Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, dava dilekçesinde, borçlu olmadığı halde ödemek zorunda kaldığı bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi için başlattığı takibe itirazın iptalini talep etmektedir. Buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlık sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Böylece davacının istemi İİK.nun 72. maddesi kapsamında istirdat değil, sebebi ortadan kalkan bir ödemenin iadesi yönünde sebepsiz zenginleşmeye dayalı (TBK.md. 77) alacak istemi olup, 2 ve 10 yıllık zamanaşımına (TBK.md. 82) tabidir. Talep yönünden hak düşürücü bir süre yasada öngörülmemiştir. Türk Borçlar Kanununun konuya ilişkin 77 (818 sayılı Borçlar Kanununun 61 v.d) ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir....

    Diğer yandan TBK'nın sebepsiz zenginleşmeye ilişkin, 77 vd. maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır. Hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Bunun sonucu olarak, taraflar arasında malvarlıkları arasındaki değişim bir sözleşmeye, tarafların açıkladıkları iradeye dayanırsa, sebepsizlikten ve sebepsiz zenginleşmeden sözedilemez. Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda, borçlunun borcunu anlaşmaya uygun olarak yerine getirmesi gerekir....

      Bu durumda hamil ya doğrudan temel borç ilişkisine dayanarak tahsil davası ya da TTK'nın 730/14. bendi yollamasıyla çeklerde de uygulama alanı bulan, aynı Yasa'nın 644. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme davası açmalıdır. Somut uyuşmazlıkta da davacı hamil, temel borç ilişkisine dayanmamış ve sebepsiz zenginleşme davası açmıştır. Konuyu özel olarak düzenleyen sözü edilen maddede, bu türden bir alacak davasında hangi tarihten itibaren temerrüt faizi talep edilebileceği hakkında açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte, davanın sebepsiz zenginleşme ilkelerine dayalı olduğu kuşkusuz bulunmaktadır. O halde, uyuşmazlığın çözümünde bu hukuki dayanağın ilkelerinden yararlanılması gerekir. Nitekim doktrinde de bu davada faizin genel hükümlere göre istenebileceği vurgulanmıştır....

        Davacının alacak temelli açmış olduğu davada her ne kadar hukuki niteleme hakime ait olsa da davacının sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda talebini ıslah ettiği bu haliyle kendinden önce gelen cirantaya müracaat hakkının bulunmadığı, bunun dışında aralarındaki temel ilişkiye dayalı olarak alacak davası açma hakkının bulunduğu fakat davacının bu talep ile açmış olduğu dava konusundan vazgeçerek sebepsiz zenginleşme talebi ile davasını ıslah ettiği bu haliyle davacının talebi ile mahkememizin bağlı olduğu dikkate alınarak davacının kendinden önce gelen lehtar cirantaya karşı sebepsiz zenginleşme talepli davasının reddine" karar verilmiştir....

        Ekonomik yönden zenginleşme ve fakirleşmenin satış suretiyle taşınmazdaki ortaklığı giderildiği anda gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Daha açık deyişle, sebepsiz zenginleşme satışın yapıldığı bedelin ödendiği anda gerçekleşir. İyileştirmeden doğan sebepsiz zenginleşme nedeniyle hükmedilecek miktar, iyileştirmenin satış tarihinde taşınmazın değerinde meydana getirdiği artış oranında olmalıdır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Her ne kadar yerel mahkemenin gerekçeli kararında, dava; “Tapu İptali ve Tescil veya Borçlar Kanunun Genel Hükümlerine göre açılmış sebepsiz zenginleşme nedeniyle yapılan ödemenin tahsili “ olarak nitelendirilmiş ise de, dava dilekçesi içeriği ve ön inceleme duruşma tutanağında anlaşmazlık noktası “Tarafların anlaşamadıkları hususların Alacak davası olduğu..” şeklinde belirtilmiş olup, dava Borçlar Kanunun Genel Hükümlerine göre açılmış sebepsiz zenginleşme nedeniyle yapılan ödemenin tahsili istemine ilişkindir....

          TTK' nın 644. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayanarak alacak davası açabileceğine, davalının sebepsiz zenginleşmediğini kanıtlayamamış olması nedeniyle mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 10.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili, birleştirilen dava ise sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: esas davanın açılmamış sayılmasına birleşen davada karar verilmesine yer olmadığına dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı ile davalı (birleşen dosya davacısı) vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili, birleştirilen dava ise sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı alacak istemlerine ilişkindir....

              AŞ'nin devir alınan paylarının %2'sinin davalı şirket yönetim kurulu üyesine aktarılarak sebepsiz zenginleştiğini, sebepsiz zenginleşen kişinin zenginleştiği ölçüde iade yükümlülüğü bulunduğunu ileri sürerek, sebepsiz zenginleşme miktarının tespiti konusunda belirsiz alacak davası açmıştır. Görüldüğü üzere, üzerine tedbir konulması istenilen taşınmazlar, sebepsiz zenginleşme hukuki nedenine dayanan belirsiz alacak davasının konusunu oluşturmadığından, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin verdiği karar doğru olup, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK'nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir....

                Mahkemece; dava konusu taşınmaz hisselerinin haricen satımına ilişkin olarak 2000 yılı ve öncesinde sözleşmeler düzenlendiği, dava konusu ihtilafa uygulanacak zamanaşımı süresinin taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi bulunması nedeniyle 10 yıl olduğu, sözleşme tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-) Dava konusu uyuşmazlık; tapulu taşınmaza ilişkin adi yazılı taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklı alacağın, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi talebine ilişkindir. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir....

                  UYAP Entegrasyonu