Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava; 18/04/2018 tarihli 3 adet ön ödemeli konut satış sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.HSK kararı uyarınca görevli daireler Bölge Adliye Mahkemesi 18., 19., veya 46. Hukuk Dairesine gönderilmesi gerekmiştir. K A R A R : Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1- Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE 2- Dava dosyasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. 19. veya 46. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, Dair; HMK'nın 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda 25/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan bütün sözleşmelerin geçerliliğinin resmi şekilde yapılmasına bağlı olduğunu, resmi şekilde yapılmayan gayrimenkul satış sözleşmelerinin geçersiz olup hiçbir bağlayıcılıklarının bulunmadığını, davacının tapu iptal ve tescil istemini dayandırdığı adi yazılı sözleşmenin bu nedenle geçersiz olduğunu, bu sözleşmenin taşınmaz satış vaadi sözleşmesi olarak da yorumlanamayacağını, kaldı ki taşınmaz satışı veya taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin konusunun belirli bir taşınmaz olması gerektiğini, somut olaydaki adi yazılı belgede taşınmazın belirlenebilir dahi olmadığını, davacı ile müvekkili şirketin önceki müdürünün projesi 2018 yılında onaylanan inşaattan 1+1 daire almak için anlaştıklarını, ancak bu projenin iptal olduğunu, davacının mağdur olmaması için 816 ada 13 parsel, 3 nolu bağımsız bölümün farkı ödenmek koşuluyla 200.000,00- TL bedelle satıldığını, dairenin davacıya devredildiğini, yapılan adi yazılı sözleşmenin...

HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; asıl dava, taraflar arasındaki adi yazılı taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklı cezai şart alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ; karşı dava, yine taraflar arasındaki adi yazılı taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklı cezai şart alacağının tahsili ile ödenen kapora bedelinin iadesi talebine ilişkindir. Dava dayanağı İstanbul Anadolu 18. İcra Müdürlüğünün 2017/24255 E sayılı dozsya aslı incelendiğinde, davalı-karşı davacı borçlunun ödeme emrine 0510/2017 tarihinde itiraz ettiği, işbu itirazın iptaline ilişkin asıl davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşlımıştır....

Şti. hakkında açılan alacak davasının reddine, intifa ivazı alacağı yönünden taraflar arasındaki protokol uyarınca intifa ivazının iadesi koşulları oluştuğunda sorumlu olacak kişinin malik olduğu, intifa hakkının davalı ... adına kayıtlı taşınmaz üzerinde kurulu olduğu diğer davalıların sorumlu olmadığı gerekçesi ile 29.575,36 USD intifa ivazı alacğı ve KDV'nin davalı ...'den tahsiline, davacı taraf defterleri ve davalılara yapılan isticvaba cevap vermemeleri nedeni ile kanıtlanan 2.412,13 TL alacağın ve 12,02 TL bayi katılım alacağının davalılar ... Petrol Ürünleri ve Taş. Güv. Tur. Teks. Gıda. Tem Orm. Ürn. San ve Tic. Ltd. Şti ile davalılar ... ve ...'den tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

    Davalıya usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamış, ancak 30/06/2015 tarihli beyan dilekçesinde; ticari bir şirket olduklarını, ticari şirketlerle alakalı bütün uyuşmazlıklarda asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğunu bu sebeple davanın görevsiz mahkemede açıldığını, ayrıca davaya konu sözleşmenin geçersiz bir sözleşme olduğunu ve talep edilen 2 ödemenin geçersiz sözleşmeye binaen yapıldığını ve talep edilemeyeceklerini, ayrıca söz konusu borcun zamanaşımına uğramış olduğunu beyanla davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; itirazının iptali ile takibin devamına, asıl alacak olan 40.000,00 TL ye takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, alacağın likit olduğu anlaşıldığından asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....

      a ait taşınmaz üzerine inşa edilen binanın davalı şirket tarafından yapıldığının, ancak karşılığında davalı şirkete herhangi bir nakit ödeme yapılmadığının belirtildiği, arsa sahibi ile müteahhit arasındaki sözleşme uyarınca kat karşılığı inşaat işindeki paylaşım oranının %50 olduğu, davalı şirkete bırakılan 3-4-6-9-10-13-14-17-18-19 numaralı daireler ile 23 ve 24 numaralı dükkanların müteahhit tarafından faturalandırılarak satıldığı, fakat davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının sunulmaması sebebiyle bedelin tahsil edilip edilmediğinin kesin biçimde tespit edilemediği, davalı ...’a ait arsa üzerinde inşa edilen binanın kat karşılığı inşaat sözleşmesi çerçevesinde yapıldığı, sözleşmeden kaynaklı %50 paylaşım oranına göre alınması gereken bağımsız bölümlerin satışından elde edilecek gelirlerin davalı şirket kasasına aktarılması gerektiği, davalı şirket yöneticilerinin bu hususta sorumluluklarının bulunduğu, kayıtların usulüne uygun olarak tutulmamasının yöneticilerin sorumluğunu gerektirdiği...

        Dava, adi yazılı satış vaadi sözleşmesinde resmi şekle aykırılıktan kaynaklı sözleşmenin iptali talebine ilişkindir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 237. (EBK 213. mad.) maddesinde de, sözleşmenin biçimi başlığı altında; taşınmaz satımının geçerli olması için getirilen resmi senede bağlanması şartı, taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri için de öngörülmüştür. 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 60/3 ve 89. maddeleri taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin noterlerce düzenleme şeklinde (resen) yapılacağı kuralını getirmiştir. Öyle ise, kaynağını Borçlar Kanunu’nun 29.maddesinden (EBK 22. mad.) alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanunu’nun 237.maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 706 ve Noterlik Kanunu’nun 89.maddeleri hükmü uyarınca, noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan ve tam iki tarafa borç yükleyen kişisel hak doğuran sözleşmelerdendir....

          Davaya konu taşınmaz satış sözleşmesi geçersiz olduğuna göre, her geçersiz satışta olduğu gibi taraflar aldıklarını sebepsiz iktisap hükümleri dairesinde iade ile yükümlüdürler. Bu durumda mahkemece, davacının davalılara ödediği kaparo bedelinin de sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir." (Yargıtay 3. HD. 06/02/2020 tarih, 2020/236 E, 2020/987 K) Yukarıda bahsi gen emsal Yargıtay kararında da belirtildiği üzere, davaya konu taşınmaz satış sözleşmesi geçersiz olduğuna göre, her geçersiz satışta olduğu gibi taraflar aldıklarını sebepsiz iktisap hükümleri dairesinde iade ile yükümlüdürler. Alacaklı borçluyu icra takibinden önce temerrüde düşürmediğinden, asıl alacak yönünden itirazın iptaline ilişkin ilk derece mahkemesince verilen karar yerinde olup, alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmiş olması da yerindedir....

          Bu durumda dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlığın ticari satım mahiyetindeki tarım malzemesi satışından kaynaklı alacağın tahsili istemine ilişkin olup, temyiz inceleme görevi Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu Kararı uyarınca Yargıtay 19. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında dosyanın görevli Yargıtay 19. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE 01.07.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi....

            Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı, görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, harici taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklı zararların tazmini istemine ilişkindir. ... Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın 6502 sayılı Kanun gereğince, tüketici mahkemesinin görevinde olduğu gerekçesi ile görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. ... Tüketici Mahkemesince ise davanın 6502 sayılı Kanundan önce açıldığı ve asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle karşı, görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. ......

              UYAP Entegrasyonu