Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

. - KARAR - Davacı vekili, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve ek protokol gereğince dubleks daire tercih eden arsa sahiplerinin müteahhite 30.000,00 TL ödemesinin kararlaştırıldığını, davalının dubleks tercih ettiğini ancak 30.000,00 TL'yi ödemediğini, yapılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, 18.04.2008 tarihli adi yazılı protokolün imzalanmasından sonra 01.05.2006 tarihli düzenleme şeklinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin yapıldığını, sözleşmede protokole atıf yapılmadığını, bu nedenle protokolün geçersiz olduğunu ve yüklenicinin edimlerini yerine getirmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir....

    Sözleşmenin tarafı olan arsa sahibinin taşınmaz üzerindeki payını yüklenici olan davalılar dışında kalan dava dışı .... kişilere tapuda devretmiş olması, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan hakları ayrıca yazılı olarak temlik etmedikçe, anılan sözleşmeye dayalı hakların da devri anlamına gelmez. (YHGK'nın ....03.2008 tarih ...-279 E., 2008/277 K. sayılı ilamı ile Dairemizin ....03.2013 tarih ve 327 E, 1732 K sayılı ilamı bu yöndedir.) BK'nın 163. maddesi gereğince, alacağın temliki kapsamında sözleşmeden doğan şahsi hakların temliki yazılı biçimde yapılmadıkça geçerli olmaz. Davacı arsa sahibi yüklenici ile arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan haklarını bağımsız bölümü sattığı dava dışı .... ile....'e temlik etmemiş ise sözleşmeye dayalı olarak talepte bulunma hakkının bulunduğunun kabulü gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan hakların temlik edilmiş olması halinde, arsa sahibinin sözleşmeye dayalı olarak talepte bulunma hakkı olmayacaktır....

      TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, dava konusu Konya ili Selçuklu İlçesi Molla Gürani Mahallesi 28967 Ada, 9 Parsel B Blok Kat:5 21 numaralı bağımsız bölümü, davalı yükleniciler ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi akdeden dava dışı arsa sahibi Fahri Erdemir’den satın alarak arsa sahibinin tüm hak ve alacaklarına külli halef olduğunu, davalıların 31/12/2010 tarihinde iskan ruhsatı da alarak daireleri anahtar teslim olarak teslim etmeyi yükümlenmiş olmalarına rağmen süresinde iskan ruhsatı alamadıklarını sözleşme ve mimari projede, otopark ve yangın merdiveni yapılması taahhüt edilmişken davalılar tarafından bunca zamandır bu eksikliklerin yapılmadığını, davalılarla ile arsa sahipleri arasında yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin 4....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali (eser sözleşmesinden kaynaklı) davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında 27.12.2011 tarihinde Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalandığını, yan parselinde alınması sonucu dairelerin m²'lerinin büyüdüğünü, arsa sahiplerinin talebiyle alınan parsele yönelik ödemenin müvekkilince yapıldığını, davalının dairesini teslim almış olmasına rağmen hissesine düşen bedeli ödemediğini, bunun tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan takibin haksız itirazın üzerine durdurulduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile icra-inkâr tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....

        Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri, 818 sayılı BK'nın 155 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerinin kendine özgü bir türüdür. Bu sözleşmelerin bir tarafı arsa sahibi diğer tarafı yüklenicidir. Bu tür sözleşmelerde arsa sahibinin Tüketici Kanununda 3/1- (k) maddesindeki tüketici tanımına uymadığı anlaşılmaktadır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde arsa sahibi açısından güdülen amaç, kullanmak için konut edinmek değil arsasını değerlendirmektir. Bu nedenle, arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalarken güttüğü saikin 6502 sayılı Kanunda tanımlanan tüketicinin saikinden farklı olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Bu durumda, davacı, 6502 sayılı Kanunun 3/1-(k) maddesi uyarınca tüketici sayılamayacağından, eldeki davada uyuşmazlığın, HMK'nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... 9....

          Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri 818 sayılı Mülga Borçlar Kanunu'nun 355 vd., 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerinin kendine özgü bir türüdür. Bu sözleşmelerin bir tarafı arsa sahibi; diğer tarafı yüklenicidir. Bu tür sözleşmelerde arsa sahibinin Tüketici Kanununda 3/k maddesindeki tüketici tanımına uymadığı açıktır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde arsa sahibi açısından güdülen amaç, arsasını değerlendirmektir. Bu nedenle arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalarken güttüğü saikin 6502 sayılı Yasada tanımlanan tüketicinin saikinden farklı olduğu gözden kaçırılmamalıdır....

            Somut olayda, taraflar arasındaki 11.08.2009 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi adi yazılı şekilde yapılmasına rağmen inşaatın tamamlanması sebebiyle geçerli hale gelmiştir. Bu nedenle mahkemenin sözleşmenin geçersiz olduğu yönündeki kabulünde isabet yoktur. Ayrıca, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan alacaklar TBK'nın 147/6. maddesi uyarınca beş yıllık zaman aşımına tabiidir. Davacı arsa sahibinin kendisine düşen bağımsız bölümleri başkasına satarak devretmesi, bağımsız bölümleri zımnen kabul ettiği anlamına gelmeyeceği gibi sözleşme gereği eksiklik nedeniyle tazminat istenmesine de engel değildir. Bu nedenle davacı arsa sahibi beş yıllık zaman aşımı süresi içerisinde eksik ifa nedeniyle alacak talebinde bulunabilir....

              Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesindeki edimlerin kıyas yoluyla satım ya da trampa sayılması ve bu kapsamda vergiye tâbi olduklarının düşünülmesi de doğru değildir. Açıklamalar çerçevesinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerine konu edimlerin katma değer vergisi doğurması söz konusu olamayacağından davacının bu çerçevede bu verginin doğduğunu ileri sürmesi yasal dayanaktan yoksundur. Diğer taraftan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin götürü bedelli sözleşme olduğu tartışmasız bulunduğuna göre yükleniciye ait bir edimin, sözleşme ile dahi olsa arsa maliklerine devrine de yasal olanak bulunmamaktadır. Bu şekilde sözleşmenin 13 üncü maddesinde yapılan düzenlemenin yazılmamış sayılması gerektiği kabul edilmelidir. Sırf bu şekilde sözleşmeye derc edilen vergi yükümlülüğü, zaten doğmamış bir vergi alacağının ödenmesi mükellefiyeti de getirmez.”...

                Bakırköy Tüketici Mahkemesi ise, davanın arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklandığı, davacıların murisinin arsa sahibi olduğu ve davacı ile davalı müteahhit arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın 4077 sayılı Kanun kapsamında olmadığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/d maddesinde hizmet, bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyet olarak, 3/e maddesinde de, tüketici, bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişi olarak tanımlanmıştır. Borçlar Yasasının 355. maddesinde ise, istisna akdi bir tarafın iş sahibi, diğer tarafın yüklenici konumunda olduğu ve bedel karşılığında bir şeyin yapılmasının sağlandığı sözleşme olarak tanımlanmıştır....

                  Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile ilgili davaların kapsamı ve karmaşıklığı dikkate alınarak, basit yargılama usulüne tabi tutularak kısa ve basit bir şekilde sonuçlandırılmasının sakıncalarıda dikkate alınmalıdır. Buna göre, işbu uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan sözleşmenin feshi ve tazminat istemleri içermesi karşısında davaya genel mahkeme olarak Asliye Hukuk Mahkemesinin bakması gerekirken, yanılgılı gerekçeyle tüketici mahkemesinin görevli olduğu kararı verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02.07.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu