kendisinin gerekse 3. kişilerin savcılık ve mahkeme huzurunda vermiş oldukları ifadelerde açık olarak yer aldığını, "Gizli Ortaklık” bir şahsın (gizli ortak) aralarındaki sözleşmeye dayanarak bir başka şahsın (aktif odak) yürüttüğü biçyişletme faaliyetine, kara ve zarara katılmak suretiyle iştirak ettiği, gizli ortağın (iştirak eden şahsın) katılma payının aktif ortağın (işlemlerde bulunan şahsın) malvarlığına geçtiği ve gizli ortağın iç ilişkide belli ölçüde yönetime katılma ve denetleme haklarına sahip olduğu bir adi ortaklık olarak tanımlanabildiğim, Türk hukukunda "gizli ortaklık” için ayrı bir yasal düzenleme getirilmemekte, adi ortaklık kapsamında değerlendirildiğini, Bu nedenle, söz konusu ilişkiden kaynaklanan ihtilaflarda BK md. 620 ve devamında düzenlenen hükümler uygulandığını, "Gizli ortaklık" ilişkisinin kurulması için şekil şartı aranmadığını, müvekkil şirketin Dina şirketinden ve Havim Ovadia’dan kesinleşmiş alacağı bulunduğu; davalı ile Dina şirketi ve Hayim Ovadia arasında...
Somut olayda uyuşmazlık adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Adi ortaklık, 6098 sayılı TBK.'nun 620. vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Adi ortaklık sözleşmesi; iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir (TBK. 620/1 md.) Adi ortaklık sözleşmelerden kaynaklanan davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine dair yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Adi ortaklıktan kaynaklanan bir davanın (nispi) ticari dava olarak kabul edilebilmesi için iki tarafın da tacir olması ve adi ortaklığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gereklidir. Sakarya Ticaret Sicil Müdürlüğünün 16/01/2022 tarihli cevabında davacı Metin Kıratlı'nın ticaret şirket ortağı ve müdürü olduğu belirtilmiş, gerkeç kişi olarak tacir kaydına rastlanılmamıştır. Şirket ortaklığı kişiye tacir sıfatını kazandırmamaktadır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf talebinde, mahkemece adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi hakkında bir karar verilmediğini, sadece davalının ödemekle yükümlü olduğu alacak tutarının belirlendiğini, mahkeme verilen kısmen kabul kararının hatalı olduğunu, davalı ortak tarafından verilen bonolar ile bu borcun fazlası ile ödendiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE :Dava, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanan, davacı ortak tarafından yapılan gider ve harcama kalemlerinin hissesi oranında davalı ortaktan tahsili talebine ilişkindir....
Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanmaktadır. 818 sayılı Borçlar Kanununda "Adi şirket" ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda "Adi ortaklık sözleşmesi" başlıkları altında yapılan tanımlarda adi ortaklık, "iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, davanın açılış tarihi (25.06.2009) itibariyle 818 sayılı Borçlar Kanunu yürürlükte bulunduğundan dolayı uyuşmazlığın, bu kanunun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir. Adi ortaklık sözleşmesi geçerlik şekli olarak herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ispat şekli bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Ayrıca adi ortaklık ilişkisinde, bir ortak tarafından açılan alacak talebi, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar....
Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 22/03/2016 gün ve 2009/165-2016/141 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık, adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanan alacak davasından kaynaklanmaktadır. Kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 3. Hukuk Dairesi'ne ait olup, 6723 sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 21/2. maddesi ile değişik 2797 sayılı Kanun'un 60/3. maddesi gereğince dosyanın anılan Yüksek Daireye gönderilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 07.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Şirketinin ise; adi ortaklık içerisinde bir tüzel kişilik olduğunu, sözkonusu adi ortaklığın tasfiyesi amacıyla yine müvekkili tarafından ... 15.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/141E. (... 38.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2021/37E. sayılı dava dosyasında açılan davanın halen derdest olduğunu, adi ortaklık ilişkisinde elde edilen paraların adi ortaklıkta yönetici konumunda olan 2017 yılına kadar davalı ...'...
Davalılar ise yargılama sırasında tasfiye olmadan alacak isteminin dinlenemeyeceğini savunmuşlardır. Mahkemece adi ortaklığın feshi ile ilgili dava müracaata kalıp yasal süresi içinde yenilenmediği gerekçesiyle ortaklığın feshi ile ilgili davanın açılmamış sayılmasına, ortaklığın vergi, prim ve telefon borçları nedeniyle davacı tarafından yapılan ödemelerden dolayı davalı hisselerine düşen kısımların ödetilmesine karar verilmiştir. Adi ortaklıkta fesih ve tasfiye olmadan alacak konusunda karar verilemez. Adi ortaklıktan kaynaklanan alacak istemleri resen fesih ve tasfiyeyi gerektirdiğinden sadece davacı vekilinin bu konudaki beyanı esas alınarak adi ortaklığın feshi talebi konusunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru değildir....
kira sözleşmesi kapsamında ödenmeyen fatura bedellerinden dolayı icra takibine yapılan itirazın iptali " şeklinde hatalı tespit yapıldığını, müvekkil şirket ile davalı arasında bir kira ilişkisi bulunmadığını, iptali istenen takibin, herhangi bir faturaya dayanmadığını, dilekçede "fatura vs." ile ilgili beyan da yokken, bu hususa gerekçede nasıl yer verildiğinin anlaşılamadığını, müvekkil şirketin davalıdan olan alacağının kira ilişkisinden değil; adi ortaklık ilişkisinden kaynaklandığını, dava dilekçelerinde ayrıntılı şekilde açıklanan olaylar neticisinde ikisi de ticaret şirketi olan dava taraflarının oluşturduğu adi ortaklık adına, davacı müvekkil şirket tarafından yapılan ödeme sonrasında, ödenen tutarın ortağı davalının payına düşen miktarının, ondan talep edilmesi müvekkilin Türk Borçlar Kanunu md.627'den kaynaklanan haklarına dayandığını ,taraflar arasında, dönemsel ödemeler yapılmasını gerektiren kullanım hakkının devrine ilişkin bir sözleşme bulunmadığını, davanın tarafları...
Mahkemece; davacı ile davalıların murisi arasında yapılan 29.06.1989 tarihli adi ortaklık sözleşmesinin 10 yıl süreli olduğu, bu sürenin 29.06.1999 tarihinde dolduğu, bu tarihten sonra ortaklığın uzatıldığına dair davacı tarafın herhangi bir kanıt ibraz edemediği, davacının ortaklık ile ilgili tüm talep ve dava haklarının bu tarihten sonra 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu ve zamanaşımı süresinin de dolduğu gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; adi ortaklıktan kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. TBK.nun 147/4 maddesi gereğince; bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasında açılmış bulunan davalar hakkında beş yıllık zamanaşımı uygulanır. (BK. m. 126/4) Sözleşmeden doğan alacaklarda zamanaşımı alacağın muaccel olduğu tarihten başlar....
Mahkemenin nitelendirmesi ve temyiz kapsamına göre, uyuşmazlık; adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, hükmün temyiz incelemesi Yüksek 3. Hukuk Dairesi'nin görevi kapsamındadır. Bu durumda, 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda değişiklik yapılması hakkındaki 6644 sayılı Kanun gereğince dosyanın Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın, Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 28.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....