Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen alacak(istirdat) davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 4,05 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 28.04.2014 günü oybirliğiyle karar verildi....

    İcra Müdürlüğü 2013/2386 Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen icra takibinden dolayı davalıya 60.945,74 TL asıl alacak ve 30.385,57 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 91.781,31 TL borçlu olmadığının tespitine, istirdat talebinin reddine, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili; somut olayda tebligatın usulsüz olduğunu, davalı belediyenin cevabi yazıları ile borçtan çok daha fazlasını ödediklerinin açık olduğunu, bilirkişi raporunun yetersiz ve hükme esas alınmaya elverişli olmadığını, istirdat taleplerinin de kabul edilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir....

      CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle : istirdat davalarında ispat yükünün, davacı konumundaki borçluya ait olduğunu, buna göre, davacı borçlu istirdat davasında yalnız paranın verilmesi gerekmediğini ispata mecbur olduğunu, Dava, hukuksal nitelikçe, İcra ve iflâs Kanunu’nun 72/7. maddesine dayalı istirdat davası olduğunu Aynı maddenin son fıkrası hükmünce, istirdat davasında davacının, yalnız paranın verilmesi gerekmediğini ispat etmek zorunda olduğunu, buna karşılık, icra takibinin alacaklısı durumundaki davalının, takibe konu alacağının, mevcudiyetini ispatla yükümlü olduğunu, Müvekkilinin ise alacağını halihazırda ispatladığını, kendisine borç karşılığı verilen kambiyo niteliğine haiz senedi tahsil etmeyi denemiş ancak borcun ödenmemesi sonucu haklı olarak alacağını yasal yollarla tahsil etmiş olduğunu, şimdi ise haklı olarak tahsil ettiği miktarın kendisinden haksız ve mesnetsiz olarak geri alınmak istendiğini, bu davanın dayandığı ana sebebin taraflar arasındaki kambiyo...

        Ancak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla fazladan tahsil edilen bir miktar varsa istirdat talebi kabul edilebilir. Bu durumda da diğer davalılar T3 ve T4 yönünden husumet eksikliği söz konusu olacaktır. Bir başka hukuki sorun da iş ortaklığı biçiminde tanımlanan davalı şirketler arasındaki adi ortaklık halidir. Davacı tarafın sözleşmeden kaynaklanan alacak haklarına ilişkin talepleri ancak adi ortaklığa karşı ileri sürülebilir. Buna karşılık ipoteğin yalnızca T5 Şti lehine verildiği ve ipoteğin de anılan şirket tarafından paraya çevrilerek bedelin tahsil edildiği kabul edilirse ipoteğin haksız biçimde paraya çevrilmesinden kaynaklanan alacak hakkı sadece Seç İnşaat aleyhine ileri sürülebilir. Bu durum da hukuki tartışmaya açıktır. Zira ipotek adı geçen şirket lehine değil şirketin yetkilisi T4 adına verilmiştir. Nitekim ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip T4 tarafından başlatılıp sonuçlandırılmıştır....

        Maddesi uyarınca davalının iflas etmesi nedeni ile davanın durmasına karar verilmiş, adi tasfiye usulüne göre tasfiye yoluna gidildiğinin bildirilmesi üzerine davacı tarafa istirdat davasına konu ettiği alacağın masaya kaydı için başvurması için süre verilmiş, davacı tarafından yapılan başvuru neticesinde istirdat istemine konu alacağın masaya kaydedildiği anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamında istirdat istemine konu alacağın iflas masasına kaydedilmiş olması nedeni ile eldeki davanın konusuz kaldığı, bu nedenle konusuz kalma nedeni ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı, alacağın -------- kaydedilmesi nedeni ile haklılık durumu göz önüne alınarak yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesi gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir....

          kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar yönünden gerçekleştirilen tedavi hizmetleri masraflarının davacıdan tahsili için başlatılan icra takibine konu alacak yönünden menfi tespit ile ödenen bedellere ilişkin istirdat istemine ilişkindir....

            Menfi tespit davası doğrudan bir alacak talebine ilişkin değildir. Ancak her tespit davası eda davasının öncüsüdür. Eda davası aynı zamanda içerisinde tespit hükmünü de barındırır. Menfi tespit davaları şartları oluştuğunda istirdat talebini de içermektedir. İİK'nın 72/6 madde ve fıkrası ''Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.'' hükmünü içermektedir. Bu nedenle davaya konu çekin ödenmesi halinde davaya İİK'nın 72/6 madde ve fıkrası uyarınca istirdat davası olarak devam edilmesi gerekecektir. Nitekim Arabuluculuk Daire Başkanlığı'nın ''Ticari Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Arabuluculuk'' başlıklı Mart 2019 tarihli yayınının 142. sayfasında ''Söz konusu gerekçeler dikkate alındığında, TTK'nın 5/A maddesi uyarınca, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki davalar yanında, tespit davalarının da dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğu sonucuna varılmaktadır....

              TTK'nın 5/A maddesi metni göz önüne alındığında, zorunlu arabuluculuğun "ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri" yönünden dava şartı olarak öngörüldüğü düşünülebilir ise de, anılan maddede "talep sonucu" olan alacak ve tazminat istemlerine değil "dava konusuna" vurgu yapılarak, "konusu bir miktar paranın ödenmesi olan davalar" için dava şartı olan arabuluculuğun öngörüldüğünü belirtmek gerekmektedir. Alacak ve tazminat davaları yanında, menfi tespit davalarının da konusu bir miktar paranın ödemesine ilişkindir. Bu husus, alacak ve tazminat davalarında bir miktar paranın ödenmesi olarak tezahür ettiği gibi, menfi tespit davalarında ise bir miktar paranın ödenmemesi olarak ortaya çıktığından konu itibariyle menfi tespit davasının da dava şartı olan zorunlu arabuluculuk kapsamında kaldığının kabulü gerekir. Aksinin kabulü halinde kanun koyucunun amacına aykırı yorum yapılmış olacağından, bu yorum tarzı hukuka uygun düşmeyecektir....

                Bu nedenle davacının istirdat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

                  Dava, istirdat istemine ilişkindir. Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davalıya yükletilmesine 14/01/2019 günü oy birliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu