Davalı vekili, hak düşürücü süreden sonra genel kurul kararının iptalinin istenemeyeceğini, üç yıl sonra açılan davanın iyi niyetle bağdaşmadığını, 6762 sayılı Kanun'a göre ana sözleşme değişikliği niteliğindeki sermaye artırımı kararının yeterli nisapla alındığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin 28.12.2009 tarihinde aldığı sermaye artırımı kararında ortaklardan imzasının bulunduğu, diğer ortaklar ... ve ...'nın toplantıda hazır olmadığı, davet prosedürüne uyulmadığı, diğer ortaklara bildirim yapılmaksızın sermaye artırımı kararı alındığı, dolayısıyla yapılan toplantının usulsüz olduğu gerekçesiyle davalı şirketin 28.12.2009 tarihli genel kurul ve sermaye artırımına ilişkin alınan genel kurul kararının yoklukla butlanına karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. .../......
Davalı-davacı babadan nafaka artırımı davasına yönelik temyiz itirazı bakımından alınması gerekli nispi temyiz karar harcının; velayetin değiştirilmesi davasına yönelik temyiz itirazı bakımından ise maktu temyiz karar harcının alınmadığı görülmektedir. Sözü edilen noksan harcın Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 434/3. maddesinde gösterilen usul uygulanılarak temyiz edenden tahsili ile buna ilişkin makbuzun dosyaya alınmasından sonra gönderilmek üzere dava dosyasının mahalli mahkemesine İADESİNE oybirliğiyle karar verildi....
Davalı vekili, alınan sermaye artırımı kararında hukuka aykırılık bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, Sermaye Piyasası Kurulu'nun 01.02.2013 tarih ve 4/130 sayılı kararı ile davalının sermaye artırımı başvurusunun olumsuz karşılanarak işlemden kaldırılmasına karar verildiği, bu nedenle davanın konusuz kaldığı, anılan karar göz önüne alındığında davanın açılmasına davalının sebebiyet verdiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davalar hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin ve davacılar için takdir edilen vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davacılar ... vekili ile davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Asıl davada davacılar davalı şirketin sermaye artırımına ilişkin kararının iptalini talep etmişlerdir....
Somut olayda;Dava açıkça yoksulluk nafakasının artırımı talebinden ibaret olmasına,mahkemece öninceleme duruşmasında da uyuşmazlık bu şekilde tespit edilmesine ve gerekçeli kararın başlığında dava türü"nafakanın artırımı"olarak belirtilmesine rağmen TMK 166/1 md.kapsamındaki boşanma şartlarının gerçekleşmediğine ve ispatlanamadığına,sadece davacının isteği dikkate alınarak kabul kararı verilemeyeceği şeklinde gerekçe bulunmaktadır.Bir başka deyiş ile davacının talebi ile ilgili yukarıda belirtilen HMK 297 nci maddesine uygun herhangi bir gerekçe bulunmamaktadır.Dolayısı ile davada talep edilen miktara ilişkin kesinlik değerlendirilmesinin yapılabilmesi de mümkün olmamıştır. Belirtilen eksiklik HMK 353/1- a-6 md.kapsamında giderilebilecek nitelikte bulunmakla aşağıdaki şekilde hüküm tesisi uygun görülmüştür....
Mahkemece; davacı-karşı davalı kadının sürekli gelir getiren bir işinin olduğu, müşterek çocuğun ise, ihtiyaçlarının arttığı gerekçesiyle asıl davada yoksulluk nafakasının artırımı talebinin reddine, iştirak nafakasının artırımı talebinin kısmen kabulü ile 300 TL'den 400 TL'ye artırımına; karşı davanın ise kısmen kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı-karşı davacı vekilinin tüm, davacı- karşı davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Taraflar arasında görülen boşanma dava dosyasında davalı kadın lehine 400 TL yoksulluk nafakasına 08.05.2012 tarihinde karar verilmiş, bu dava ise 09.05.2014 tarihinde açılmıştır....
olması durumunda genel kurul toplanma ve karar şartlarına aykırı olan, müvekkilinin rüçhan hakkını kısıtlayarak, dürüstlük kurallarına aykırı olarak müvekkilini borçlandıran genel kurul kararının ve sermaye artırımı kararının iptaline telafisi imkansız zararlar doğacağı muhakkak olduğundan sermaye artırımı kararı yönünden ihtiyati tedbir kararı verilerek sermaye artırımı kararının dava sonuna kadar uygulanmamasına ve bu durumun ticaret sicil gazetesinde ilanına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı yan uhdesinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava iştirak ve yoksulluk nafakasının artırımı davası, karşı dava ise yoksulluk nafakasının kaldırılması isteminden ibarettir. İlk derece mahkemesince iştirak nafakasının artırımı talebi dışındaki davalar reddedilmiş, karar davalı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmiştir. HMK'nun 355. maddesine göre; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir. Davalı davacı vekili dosyanın karar oturumu için mazeret dilekçesi sunmuş, mazeretine konu başka bir mahkemedeki duruşmasına dair belgeyi dilekçesine eklemiştir. İlk derece mahkemesince mazeret yerinde görülmeyerek reddedilip esas hakkında karar verilmiş ise de yapılan işlem davalı davacının savunma hakkını ihlal eder mahiyettedir. Dava ve karşı dava basit yargılama usulüne tabidir. HMK'nun 321....
Davalı vekili, 2013 yılında davacının da imzası ile sermaye artırımı kararı alındığını, dava dışı ortakların şirketten alacaklı göründüğüne dair şirket kayıtlarının gerçeği yansıttığını, nakten artırılan tutarın 1/4'ünün tescilden önce yatırılacağının kararda belirtildiğini, 32 çalışanı, 2.000.000.- TL'yi aşkın demirbaşı, 8.000.000.- TL civarı yıllık hasılatı bulunan şirketin sermaye artırımının zorunluluk olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....
, ( Ek-9, Moroğlu, Sermaye Artırımı, s.301 ) Yargıtay 11....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma-Tedbir Nafakası Artırımı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm birleşen nafaka artırımı davası, maddi tazminat ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Birleşen davada, hükmolunan yıllık nafaka artış miktarı karar tarihi olan 2008 yılı itibarıyla 1250 TL.'yi aşmadığından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/2.maddesi gereğince temyiz edilebilme sınırı altında kalan nafaka artışına ilişkin karar kesindir. 2-Davacı-davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanması gerekmiştir....