Dairece verilen 12.11.2013 tarihli ve 2013/14847 E., 2013/15812 K. sayılı ilamla;"...Taraflar arasında BK 520 ve devamı maddeleri (TBK 620.mad. vd) gereğince adi ortaklık kurulduğu, dava konusu taşınmazın da adi ortaklık konusu olduğu, ortaklığın fiilen sona erdiği anlaşılmaktadır. Bir ortak tarafından adi ortaklığa ait bir taşınmazdaki payının bedelinin istenmesi, aynı zamanda ortaklığın feshi ve tasfiye istemini de kapsar.Uyuşmazlık için maddi ve hukuki vaka bu şekilde değerlendirildiğinde inceleme bu yönde yapılmalıdır......
Bu durumda, taraflar arasındaki adi ortaklıkta; ortakların dışa karşı bir ortaklık ilişkisinin tarafı sıfatıyla ortaya çıkmadıkları, ortaklığa konu inşaat ile ilgili olarak imzalanmış olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin, yüklenici (ve sonradan kurulan ortaklığın yöneticisi) sıfatıyla davalı ortak tarafından kendi adına ve iç ilişkide tüm ortaklar hesabına sonuç doğuracak biçimde gerçekleştirildiği, dolayısıyla adi ortaklığın, davacı ve dahili davalının gizli ortak, davalının ise aktif ortak olarak yer aldığı bir gizli adi ortaklık şeklinde kurulmuş olduğu anlaşılmaktadır....
Her ne kadar mahkemece adi ortaklık sözleşmesinin açılan önceki davada, bu davanın davacısının kusuru nedeniyle fesih edildiği ve yine davacının açtığı tapu iptal ve tescil davasının da reddedildiği gerekçe gösterilmek suretiyle dava reddedilmiş ise de, sözleşmenin feshine ilişkin davada adi ortaklık ilişkisinin tasfiye edilmediği anlaşılmaktadır. Ayrıca tapu iptal ve tescil davası taşınmazların 3. kişiler 2011/10028-12186 satışı nedeniyle reddedilmiştir. Bu hali ile, dava tarihi itibariyle ortaklığın sonlandırılmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece taraflar arasındaki adi ortaklığın “ sözleşmenin feshinin kesinleştiği tarih itibariyle “ tasfiyesi zorunludur....
Davacı, yapılan sözleşme dışında adi ortaklığın kurulmadan 3.şahsa yapılan devir ile son bulduğunu beyan etmiştir. Dinlenen davacı tanıkları, davacının lokantaya ortak olduktan sonra, zaman zaman lokantaya gittiğini, ancak zarar edince satmak istediğini söylediğini, lokantada personel müdürlüğü yapan davalı tanığı da davacının 40 ... kadar lokantada çalıştığını, söylemişlerdir. Dosyadaki tüm bilgi ve belgelerden, davalının işletmesi altındaki lokantaya davacının sermaye ödeyerek ortak olduğu, yani B.K.nun 526 ve devamı maddelerinde düzenlenen şekilde bir adi ortaklığın kurulduğunun kabulü gerekir. Ancak işletmenin 3.şahsa devir edilmesi ile, adi ortaklığın fiilen son bulduğu anlaşılmaktadır. Ortaklık son bulduğuna göre, tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir....
davalı şirket --- tarihinden dava tarihine kadar -------beraber yönettiklerini,----kazanç sağlaması için çaba sarf ettiklerini ve ticaretlerini beraber yapıp bu kapsamda sözlü olarak tarafları tacir olan adi bir ortaklık kurulduğunu, söz konusu adi ortaklığın asıl ve müşterek amacının o dönem hali hazırda olan ve halen devam eden -------işletilmesi ve kazanç elde edilmesi olduğunu,----- kasanın iki anahtarı olduğunu, anahtarlardan birinin müvekkilinde diğerinin de davalı şirket yetkilisinde olduğunu, söz konusu adi ortaklık sözleşmesinin yazılı olarak değil sözlü olarak kurulduğunu ve bu kapsamda adi ortaklığın mevcut olduğuna ilişkin delilleri bulunduğunu, davalı tarafın --- yıl boyunca müvekkili ile adi ortaklık ilişkisi içerisindeyken -----yılının başında taraflar arasında alacak-borç ilişkilerinde anlaşmazlıklar başlaması üzerine davalı şirket yetkilisinin müvekkiline ---- kendisine ait olduğunu, kazanın ve dükkanın anahtarlarını vermesini istediğini, müvekkili hakkında kasanın anahtarlarını...
Davacı bankanın akidi, adi ortaklığın ortakları değil bizzat kendisidir ve bankanın bankacılık sözleşmesinden kaynaklı sorumluluğu adi ortaklığa karşıdır. Bankanın adi ortaklığın feshi konulu 16.07.2018 tarihli ihtarnameyi nazara alarak, adi ortaklığın dağıldığı düşüncesiyle mevduatı, ortaklık payına göre ortaklara ödemesi dahi mümkün değildir. Zira, mevduattan, ortaklığın tasfiyesine bağlı olarak hangi ortağa ne miktarda ödeme yapılacağı ancak ortaklığın tasfiyesi ile açığa çıkacaktır ve bu aşamada bankadaki mevduatın adi ortaklığın hesabına iade edilmesi zorunludur. Davacı banka, davalıya adi ortaklık hesabından ödeme yaptıktan sonra ödenen miktar kadar tutarı adi ortaklık ile aralarındaki bankacılık sözleşmesine uygun olarak adi ortaklık hesabına iade etmiştir....
Mahkemece, dava "alacak" davası olarak nitelendirilmiş, davanın niteliği ve davacı tarafın dava dilekçesindeki talebine rağmen adi ortaklığın feshi ve ilerleyen aşamada tesfiyeye geçilmesi ve nihayetinde TBK'nun 620. ve devamı maddelerine göre usulünce tasfiyesi yönünden hüküm kurulmamıştır. Mahkeme, taraflar arasındaki kar payı esasına dayalı adi ortaklığın 05/06/2014 tarihi itibariyle tasfiye olduğu ve davacının bu tasfiye sonucu 731.573,67 TL alacağı bulunduğu şeklindeki gerekçe ile karar vermiş olup,oysa ki tasfiyenin TBK Tasfiye usulünü düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 644. maddesine göre; "Ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür....
uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ,kar payı ödenmesi ,adi ortaklığa kayyım atanması talebine ilişkindir....
Davanın bu niteliğine göre uyuşmazlık, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi talebine yöneliktir. Davacı ile davalı arasında adi ortaklık kurulduğu ve bunun tasfiye edilmediği tarafların kabulündedir. Davacının bu davadaki talepleri dikkate alındığında davanın adi ortaklığın fesih ve tasfiye talebini içerdiği kabul edilmelidir. Buna göre, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin B.K nun 520 vd. (TBK'nun 620 vd.) maddeleri gereğince tasfiyesi ile çözümlenmesi gerekir. BK'nun 538. (TBK'nun 642.) maddesinde belirtildiği gibi tasfiye, bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde ise, tasfiyenin bu sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır. Böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise tasfiyenin BK'nun 539....
Kargo firmasından tahsil edilen paralarını tahsili istemişse de,davalı 26/03/2004 tarihli sözleşme ile taraflar arasındaki ilişkinin adi ortaklık ilişkisi olduğunu savunmuş,davacı da adi ortaklığa ilişkin ibraz edilen belgeye karşı çıkmamıştır. 2011/9219-18192 Bu durumda adi ortaklığın mahkemece tasfiyesi zorunludur.26.03.2004 tarihli sözleşme gereği taraflar arasındaki ilişkinin adi ortaklık ilişkisi olduğu ve taraflar aralarında anlaşamadıklarına göre B.K nun 520 vd maddeleri gereğince tasfiyesini gerektirir. BK'nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye, bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır.Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin bu sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır....