Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosyanın konusunda uzman Bankacı VE Mali Müşavir bilirkişi heyetine tevdi ile tarafların iddia ve savunmalarını karşılar, dosyada daha önce alınmış raporları irdeler, mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık noktaları ile sınırlı olmak üzere var ise davacı alacağının tespiti yönünde ve adi ortaklığın tasfiye edilip edilmediğine yönelik rapor tanzim edilmesinin istenilmesine, karar verilmiştir. Bilirkişi Raporunda Özetle; Dosyada mevcut 2 dekonta göre 05.03.2013 tarihinde Adi ortaklığI...ortağı olan ....'nin ... şubesindeki... nolu hesabına “... ortaklığına ait ...hes. virman” açıklamasıyla 18.500,00-TL ödendiği, ödemenin yapıldığı ...nolu hesabın adi ortaklığa ait olup olmadığı hususunda bir kanaate varılamamakla birlikte, davalı bankanın havaleyi yapan hesabın adi ortaklığa ait olmadığı yönünde bir iddiasının olmadığı, ...olu hesabın adi ortaklığa ait olduğu ve bu hesaptan ...nin hesabına dava konusu 18.500,00 TL'lik virman işlemini gerçekleştiren kişinin ...'...

    Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 19/11/2020 gün ve ... E. ... K. sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek tevzi sonucu dosya mahkememize gönderilmiştir. Yapılan yargılama sonunda Mahkememizin 22/12/2021 gün ve ... E. ... K. sayılı ilamı ile sulh hukuk mahkemelerinin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmiş, karara karşı istinaf yoluna gidilmesi üzerine Konya BAM . HD'nin 17/05/2022 gün ve ... E. ... K. sayılı ilamı ile Mahkememizin görevli olduğu gerekçesiyle karar kaldırılmış, dosya Mahkememize gönderilmiş ve Mahkememizin ... E. sırasına kaydedilmiştir. Davacı vekili 22/02/2023 tarihli son duruşmada tarafların anlaştıklarını ve davadan feragat ettiklerini beyan etmiş, vekaletnamesinde feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür. Davalı vekili de feragat nedeniyle vekalet ücreti ve yargılama gideri istemediklerini bildirmiştir. İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; Dava, "Adi Ortaklığı Fesih ve Tasfiyesi" davasıdır....

      Bölge adliye mahkemesince, 70.110.00 TL tutarındaki çek, banka dekontu, fatura, yansıtma faturası, takipsizlik kararı ve alınan beyanlara, davacının defter kayıtlarına göre taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine yönelik açılmış bir dava olmadığı, adi ortaklık hakkında fesih ve tasfiye işlemleri tamamlanmadan, davalı şirketin tasfiye sonucunda payına düşen kısım tespit edilmeksizin, ortaklık inancıyla davacı şirketin hesabına yatırdığı 15.000.00 TL nakit para ve 70.110.000 TL tutarındaki yansıtma faturası nedeniyle verilen çek bedelini icra takibi yoluyla davacıdan talep etmesi mümkün olmadığı gerekçeleriyle davalının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, sonucu itibariyle doğru olan anılan kararın gerekçesi düzeltilerek davanın kabulune karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir....

        -T4 A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı işçinin müvekkili şirketler çalışanı olmadığını, davacı işçinin taahhüt işi kapsamında dava dilekçesinde yer alan diğer davalılar Makin Delta Adi Ortaklığı çalışanı olduğunu, davacı işçi ile müvekkili şirketler arasında işçi işveren ilişkisi ve müvekkili şirketler ile diğer davalılar Makin Delta Adi Ortaklığı ve Ortakları Mak-ln Mühendislik İnş. ve Tic. Ltd. Şti. ve T7 arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi olmadığı için müvekkili şirketlerin taraf sıfatı olmadığını, bu nedenle müvekkili şirketler için davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, Makin Delta Adi Ortaklığından ücret bordrolarının temini ile ayrıca beyanda bulunulacağını ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını savunarak davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR VE GEREKÇESİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulüne karar verilmiştir....

        Bu aşamalardan sonra ise; tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hâkim, tarafların hak ve yükümlülüklerini belirleyip, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır. Adi ortaklığın tasfiyesinde yukarıda belirtilen bu aşamaların tamamen uygulanması mümkün olmayabilir. Mesela, adi ortaklığın borcu yoksa, üçüncü aşamada ortakların yaptığı giderler ile katılım payı (sermaye) geri verilmeli, artan kazanç veya zarar ortaklar arasında paylaştırılmalıdır. Yine ortaklık malvarlığı satılmış ise, ikinci aşamada sadece satılan malvarlığının değeri tasfiye memuru tarafından belirlenmelidir. Bu nedenle, tasfiye aşamalarının ortaklığın niteliğine uygun olarak hakim tarafından belirlenmesi ve bu doğrultuda tasfiyenin gerçekleştirilmesi gerekir....

          Fesih ve tasfiye edilmeyen adi ortaklıkta da zamanaşımı süresi başlamaz. Eş söyleşiyle, zamanaşımı süresi ancak fesih ve tasfiye anında başlar. Dava konusu olayda, ortaklık konusunu oluşturan ... 28.2.2002 tarihinde tamamlanmış ise de, taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiye edildiği iddia ve ispat edilemediği için zamanaşımı süresi henüz başlamamıştır ve bu nedenle olayda zamanaşımı süresinin dolduğundan da söz edilemez. Taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi kurulup, ortaklık konusu işte gerçekleştirildiğine göre, tasfiyeninde bizzat mahkemece yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. BK.nun 538.maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün mal varlığının belirlenip ortaklarının birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan ... tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması yada satış yoluyla elden çıkarılmasıdır....

            Somut olaya bakıldığında; tarafların tacir olmayıp, taraflar arasındaki adi ortaklığın tüzel kişiliğinin bulunmaması nedeni ile adi ortaklığı oluşturan tarafların her ikisinin de tacir olmaması durumunda davanın nispi ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, ticaret mahkemesinin bir davaya bakması için gerekli olan 6102 sayılı yasanın 4/1 maddesinde düzenlenmiş olan, her iki tarafın tacir ve işin de her iki tarafın işletmesi ile ilgili olması şartının bu dava yönünden gerçekleşmediği, keza 6102 sayılı yasanın 4/1-a,b,c,d,e ve f bentlerinde sayılan tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın mutlak suretle ticaret mahkemelerinin görev alanına giren mutlak ticari dava türünden de olmadığı, davaya genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemelerinin bakmakla görevli olduğu anlaşılmakla davanın görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddi ve görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

              ve karara bağlanmıştır.Davacı dava dilekçesinde, "taraflar arasında Bosna Hersek'ten et getirilmesi, Türkiye'de satış ve pazarlaması yapılarak karın paylaşılması şeklinde ortaklık kurulduğunu, ortaklık payının % 50 olduğunu" beyanla tasfiye ve alacak talep etmektedir....

                San. ve Tic. Ltd. Şti. ve İnta .... İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’den oluşan adi ortaklık arasında imzalanmıştır. Adi ortaklık iki ya da daha fazla gerçek ya da tüzel kişinin ortak bir amaca ulaşmak için emek, sermaye ve mallarını birleştirdikleri bir ortaklıktır. Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından taraf oldukları sözleşmelerden doğan dava ve icra takiplerinin adi ortakların hepsine karşı açılıp yapılması ya da dava ve takiplerin adi ortakların tamamınca açılması gerekir. Kural bu şekilde olmakla birlikte Yargıtay içtihat ve uygulamalarında adi ortakların tamamının davaya katılarak cevap-itiraz dilekçeleri vermeleri veya adi ortaklığı oluşturan kişi ve şirketlerin vekâletnamelerinin sunulması halinde adi ortaklığı oluşturan kişi ve şirketler yönünden taraf teşkilinin sağlandığı kabul edilmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.10.2003 gün 2003/12-574 Esas, 2003/564 Karar, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 09.09.2013 gün 2013/3675 Esas, 2013/4699 Karar, Yargıtay 15....

                  (Mülga 818 sayılı BK'nın 522 ve 523.) maddeleri gereğince; adi ortaklıkta her ortak şirketin iştirak hakkına sahip olduğundan, ortağın kişisel alacaklıları, borçlu ortağın şirketteki, yıl sonunda bilançonun düzenlenmesi ile ortaya çıkan kâr payını haczettirebilirler. Ayrıca, adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczi mümkün bulunmaktadır. Ortaklık geliri henüz taksim edilmeden onun üzerinde bütün ortakların iştirak halinde mülkiyet hakları bulunduğundan (HGK'nın 10/04/1991 gün ve 1991/13- 76 E. 1991/199 K. sayılı ilamı) henüz adi ortaklığa ait kazancın ortaklar arasında taksim edilmediği veya ortaklığın tasfiyesi halinde borçlu ortağa isabet edecek tasfiye payının belirlenmediği bir aşamada, adi ortaklığın yaptığı işin karşılığında üçüncü kişiden alacağının haczi mümkün değildir....

                  UYAP Entegrasyonu