Kamu borçluları açısından 7 günlük sürenin geçirilmesi halinde menfi tespit davası açma hakkı bulunmamaktadır; ancak 3. kişiler bakımından menfi tespit davası açma süresi 6183 sayılı Kanunu 79. maddesi uyarınca 1 yıldır. Somut olayda davacıların kamu borçlusu olmayıp üçüncü kişi konumunda oldukları, bu nedenle davacıların kamu borçlusu olmaması nedeniyle 7 günlük dava açma süresi ile bağlı olmadıkları, davacı tarafın 6183 sayılı Yasa'nın 79.maddesinin 4. bendine dayalı olarak açtığı menfi tespit istemine ilişkin işbu davayı 1 yıllık süre içerisinde açtıkları, bu durum karşısında işbu davanın süresi içinde açıldığı, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 2019/6708 E. 2020/6139 K. sayılı ilamının da bu yönde olduğu anlaşılmakla davalı kurum vekilinin bu yöne ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir....
Başka bir anlatımla, 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı Kanunun 72. maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 79. maddesinde “… Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna, borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. …” düzenlemesi ile yalnız üçüncü kişiler yönünden yer verilmiş, bu hak ve olanak, kamu alacağı borçluları için tanınmamıştır....
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davanın kabulü ile davacının davalı tarafından kendilerine tebliğ edilen haciz ihbarnamesi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava 6183 Sayılı AATUHK'nun 79. maddesi gereğince açılmış menfi tespit istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi 6183 sayılı Kanunun 79. maddesi kapsamında menfi tespit istemi olan ve Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yargılama yapılan davada verilen karara ilişkin temyiz denetimi görevi, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesine dayanılarak Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nca alınan 21.01.2013 gün ve 1 sayılı karar gereğince Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin iş bölümü alanı içine girmektedir. S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenle dava dosyasının Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’ne GÖNDERİLMESİNE, 04.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup, “böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297, 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı kararları). Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, re'sen göz önünde tutulmalıdır. Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir....
Başka bir anlatımla, 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı Kanunun 72. maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 79. maddesinde “… Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna, borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. …” düzenlemesi ile yalnız üçüncü kişiler yönünden yer verilmiş, bu hak ve olanak, kamu alacağı borçluları için tanınmamıştır....
Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu Kanunun 10 uncu maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir. Teminat, alacaklı tahsil dairesine verilir ve haciz varakasına dayanılarak haczedilir. Taraflar arasında teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlıklar, takip işlemlerinin durdurulması hakkında kararı veren mahkeme tarafından çözümlenir. Davasında haksız çıkan üçüncü şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın % 10'u tutarında ayrıca inkâr tazminatına hükmedileceği” belirtilmiştir. Bu durumda, davacının istemi borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davası kabul edilerek görevsizlik kararı vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....
Davanın yasal dayanağı olan 6183 sayılı Yasanın 79/3 maddesinde “haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahısın borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacağın borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorunda olduğu Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borcun zimmetinde sayılacağı ve hakkında bu Kanun hükümlerinin tatbik olunacağı, 79/4 maddesinde ise “ Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahısın, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorunda olduğu Menfi tespit davası açılması...
Dava, 6183 sayılı Yasa’nın 79/4 maddesine dayalı olarak açılan menfi tesbit davasına ilişkindir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde ve değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanunun uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve 492 sayılı Harçlar Yasasının 13/J maddesi uyarınca davalıdan harç alınmamasına 4.5.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Aynı maddenin IV. fıkrası uyarınca ise III. fıkrasında yazılı itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahsın haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açma ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibariyle kamu borçlusuna borçlu olmadığını ispat etme hakkı tanınmıştır. Somut olayda da 79/III. maddede öngörülen itiraz süresini kendi ihmâli ile geçiren davacı 79/IV. madde uyarınca menfi tespit davası açmıştır. Şu halde davanın açılmasına bizâtihi davacının neden olduğu ortada olmakla, her ne kadar davanın davalı ... açısından kabulü yerinde ise de kimse kendi kusurundan yararlanamayacağından davacı lehine vekâlet ücreti ve yargılama gideri takdir edilerek davalı idareden tahsiline karar verilmesi doğru olmamıştır. Nevar ki düşülen bu hatanın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün HUMK'nın 438/VII. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur....