Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir. . İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur. Başka bir anlatımla, 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı Kanunun 72. maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 79. maddesinde “… Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin ./.....

    İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur. 6183 sayılı Yasanın 55. maddesi kapsamında davacı adına düzenlenmiş ve anılan Yasanın 58. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin ya da başlatılmış bir icra takibinin bulunmaması durumunda, yapılan bu tebligat ödeme emri niteliğinde olmayıp borç bildirim yazısından ibaret olacak ve buna göre, davanın menfi tespit davası olarak kabul edilmesi sonucunu doğuracaktır. Somut olaya bakıldığında, davaya konu olan ancak davacı adına bizzat düzenlenmesi gereken 2012/12144 nolu ödeme emrinin dosya içerisinde bulunmadığı, tebliğ evrakının bulunduğu ve 30.06.2012 tarihinde davacının babası Hüseyin Şahin imzasına tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....

      Başka bir anlatımla, 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı Kanunun 72. maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 79. maddesinde “… Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna, borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. …” düzenlemesi ile yalnız üçüncü kişiler yönünden yer verilmiş, bu hak ve olanak, kamu alacağı borçluları için tanınmamıştır....

        Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davanın kabulüne, davacı şirketin davalı tarafa 90.747,23 TL borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 79. maddesi gereğince açılmış menfi tespit istemine ilişkindir. Anılan madde uyarınca haciz ihbarnamesi davacı şirkete 30.11.2012 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı şirket tarafından da haciz ihbarnamesine 7 günlük yasal sürede cevap verilmemiş olması nedeniyle 6183 Sayılı AATUHK'nun 79.maddesinde öngörülen bir yıllık süre içerisinde iş bu menfi tespit davası açılmıştır. Mahkemece dosyadan aldırılan bilirkişi raporuna göre haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibari ile davacının dava dışı borçluya borçlu olmadığının tespitine karar verilmişse de dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre varılan sonuç dosya içerisindeki bilgi ve belgelere uygun düşmemektedir....

          Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu 6183 sayılı Kanun'un 10. maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir (m.79/4). 6183 sayılı Kanun ile menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini” düzenleyen 6183 sayılı Kanunun 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, asıl borçlu yönünden yukarıda açıklanan mevzuat uyarınca ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak açılacak davaların 7 günlük hak düşürücü süre içinde açılması gerekir ise de; 3. şahıslar yönünden dava açmanın aynı süre ile sınırlandırılması aksine bir kuralın gerek 6183 sayılı gerekse 506 sayılı Yasa'da yer almaması nedeniyle doğru değildir....

            Elektrik A.Ş. adına düzenlendiği, ancak davacıya tebliğ edildiği anlaşılmakla, 6183 sayılı Yasanın 55. maddesi kapsamında davacı adına düzenlenmiş ve anılan Yasanın 58. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin ya da başlatılmış bir icra takibinin bulunmaması, yapılan bu tebligatın ödeme emri niteliğinde olmayıp borç bildirim yazısından ibaret bulunması karşısında, davanın menfi tespit davası olarak kabul edilip esastan karara bağlanması gerekirken, yazılı biçimde davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır....

              B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 168. maddesine 16/06/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5904 sayılı Kanunun 35. maddesiyle eklenen “Şu kadar ki hazırlanan tarifede; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir.” hükmü gereği maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekçesiyle; “1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.2 maddesi gereğince kabulüne, 2-... 1....

                ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/425 Esas KARAR NO : 2023/36 DAVA : Menfi Tespit DAVA TARİHİ : 30/05/2022 KARAR TARİHİ : 19/01/2023 KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/01/2023 Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılan yargılaması sırasında davacı tarafından açılan iş bu davanın, HMK 150/1.maddesi gereğince işlemden kaldırıldığı 13.10.2022 tarihinden itibaren HMK 150/5.maddesi gereğince üç aylık yasal süre içinde yenilenmediği anlaşılmakla; davanın açılmamış sayılmasına karar verme gereği doğmuştur. HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davanın H.M.K.'...

                  ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/425 Esas KARAR NO : 2023/36 DAVA : Menfi Tespit DAVA TARİHİ : 30/05/2022 KARAR TARİHİ : 19/01/2023 KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/01/2023 Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılan yargılaması sırasında davacı tarafından açılan iş bu davanın, HMK 150/1.maddesi gereğince işlemden kaldırıldığı 13.10.2022 tarihinden itibaren HMK 150/5.maddesi gereğince üç aylık yasal süre içinde yenilenmediği anlaşılmakla; davanın açılmamış sayılmasına karar verme gereği doğmuştur. HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davanın H.M.K.'...

                    Başka bir anlatımla, 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı Kanunun 72. maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 79. maddesinde “… Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna, borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. …” düzenlemesi ile yalnız üçüncü kişiler yönünden yer verilmiş, bu hak ve olanak, kamu alacağı borçluları için tanınmamıştır....

                      UYAP Entegrasyonu