Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ayrıca 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41. maddesine ilişkin ihtilaflar taşınmazın aynına ilişkin bulunmadığından 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü süreye de tabi değildir. Davanın, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali isteğine ilişkin olduğu hallerde esasen anılan madde uyarınca yapılan düzeltme işlemlerine karşı açılan davaların lehine düzeltme yapılan taşınmazların maliklerine yöneltilmesi gerekir. Ancak, düzeltme işleminin sonucu oluşan yüzölçümü farkına sadece hesap hatasının yol açtığı ve farkın komşu taşınmazlardan kaynaklanmadığı hallerde davanın Kadastro Müdürlüğüne yöneltilmesi gerekir. Kaldı ki kişilerin yüzölçümü farkına itirazları halinde de Kadastro Müdürlüğünün hasım gösterilmesi usul yasasına aykırı değildir....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: 1- Dava, 17/01/2014 tarihinde ilan edilerek kesinleşen 6292 sayılı yasanın 11/10 maddesi uyarınca orman tahdit haritalarındaki fenni hataların giderimi çalışmalarının esas alınması ile kadastro paftası üzerinde tespit edilen hataların 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41. maddesi uyarınca idarece 23/12/2015 tarihinde resen giderilmesi işleminde de hata bulunduğu gerekçesiyle; idarece yeniden 27/12/2016 tarihli teknik hatalar düzeltme formu kapsamına göre (resen) ikinci kez, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptaline ilişkin olmakla birlikte; davacı vekilinin aşamalardaki beyanlarında ayrıca, itiraz edilmeksizin kesinleşen orman kadastrosunun ve 6292 sayılı yasanın 11/10 maddesi uyarınca yapılan orman tahdit haritalarındaki fenni hataların giderilmesi çalışmalarının da hatalı olduğunun ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.08.2010 ve 15.10.2010 gününde verilen dilekçeler ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41.maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 21.12.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, kadastro müdürlüğünün 07.07.2008 tarihli işlemi ile 1026 parsel sayılı taşınmazda 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41.maddesi uyarınca düzeltme işlemi yapıldığını, işlemin yasaya aykırı olduğunu taşınmazın sınırlarında tescil harici yerler bulunduğunu ileri sürerek iptalini talep etmiştir. Yargılamaya katılan davalılar davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25.01.2010 gününde verilen dilekçe ile 3402 sayılı Yasanın 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 19.07.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, Kadastro Müdürlüğünün 3402 sayılı Yasanın 41. maddesi uyarınca 558 parsel sayılı taşınmazda yaptığı düzeltme işleminin hatalı olduğunu ileri sürerek iptalini ve ayrıca davalı taşınmazında düzeltme ile oluşan fazlalığın adına tescilini talep etmiştir. Davalı, yargılamaya katılmamış, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir....

      Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41.maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali isteğine ilişkindir. 5304 Sayılı Kanunun 9.maddesi ile yapılan değişiklikten sonra anılan madde; “Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re’sen düzeltilir. Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir....

        Mahkemece, düzeltme işleminin iptali için açılan davalarda davanın lehine düzeltme yapılan kişilere yöneltilmesi gerektiği belirtilerek davanın pasif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacılar temyiz etmişlerdir. Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41.maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali isteğine ilişkindir. 5304 Sayılı Kanunun 9.maddesi ile değişik anılan madde; “Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re’sen düzeltilir. Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 06.09.2005 gününde verilen dilekçe ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 21.06.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, Kadastro Müdürlüğünün 3402 sayılı Yasanın 41. maddesi uyarınca 2115 parsel sayılı taşınmazda yaptığı düzeltme işleminin hatalı olduğunu ileri sürerek iptalini talep etmiştir. Davalılardan ..., davanın reddini savunmuş, diğer davalılar yargılamaya katılmamış, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 20.04.2009 gününde verilen dilekçe ile 3402 sayılı yasanın 41.maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.10.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 311 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, komşu 312 ve 313 parsel sayılı taşınmazlarda 3402 sayılı yasanın 41.maddesi uyarınca düzeltme işlemi yapıldığını, bunun kendi menfaatini de etkileyebileceğini ileri sürerek işlemin iptalini istemiştir. Davalı davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı temyiz etmiştir....

              Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41.maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali isteğine ilişkindir. 5304 Sayılı Kanunun 9.maddesi ile yapılan değişiklikten sonra anılan madde; “Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re’sen düzeltilir. Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir....

                Müdürlüğü tarafından 3402 sayılı Kanun'un 41. maddesi uyarınca yapılıp davacıya tebliğ edilen bir düzeltme işlemi bulunmadığı ve red kararına karşı 41. maddeye dayanılarak dava açmanın mümkün olmadığı gerekçesi ile dava reddedilmiştir. Her ne kadar anılan madde hükmünde düzeltme işlemine karşı tebliğden itibaren 30 günlük sürede Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açılabileceği, dava açılmadığında yapılan düzeltme işleminin kesinleşeceği belirtilmiş ise de, kesinleşen işleme karşı ya da düzeltme talebinin reddine karşı dava açılmasını engelleyen bir düzenleme bulunmamaktadır. Hal böyle olunca idari işlem basamakları tüketildikten sonra genel mahkemelerde de dava açma olanağı bulunduğunun kabulü gerekir. Ne var ki, 6100 sayılı ...K'nun 2. maddesi uyarınca dava konusunun malvarlığı hakkına ilişkin olması nedeniyle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kuşkusuzdur....

                  UYAP Entegrasyonu