Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ticaret Sicil Müdürlüğünün 07/04/2022 tarihli cevabi yazısında; dava konusu şirketin 20/05/2010 tescil tarihi itibariyle tasfiyeye girdiği ve tasfiye memurluğuna T2 atandığı, şirketin 05/09/2012 tarihli kararla tasfiye kapanışının yapıldığı ve sicil kaydının 09/10/2012 tarihinde tescil edilerek silindiği bildirilmiştir. Bilindiği üzere şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. Ancak tüzel kişiliğin sona erebilmesi için şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılmış olması gerekmektedir. Tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda hukuki bir işlemdir. Bu işlemin veya kararın hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün değildir. Eksik veya hatalı işlem sonucu şirketin sicilden tasfiye sonucu terkinine karar verilmiş ise, bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına sahiptir....

nin 16/09/2019 tarihinde dava konusu şirketlerdeki payını şirket ortağı ... devrettiğini, mahkeme kararından sonra davacıların dava konusu şirketteki paylarını şirket ortağına devrettiğinden şirketin tek ortağı olarak ...'ın kaldığını bildirerek devre ilişkin sözleşmeleri ve karar defteri örneklerini ve Ticaret Sicil Gazetesi fotokopilerini sunmuştur. Dava, şirket ortaklığına dayalı olarak açılan kar payı alacağı ile şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir. Bu davalarda husumetin şirketin diğer ortağına değil şirkete yöneltilmesi gerekli ve yeterlidir. Şirket ortağı tarafından ortaklıktan kaynaklanan davalarla ilgili olarak aktif dava ehliyetinin dava sonuçlanıncaya kadar devam etmesi gerekmekte olup bu dava şartıdır. Somut olayda ilk derece mahkemesi kararından sonra her iki davacının davalı şirketlerdeki hisselerini davalı ... .......

    nın taraf sıfatının bulunduğu tartışmasızdır." tespitinin karardan çıkartılmasına ve kararın bu yönü ile düzeltilmesi/değiştirilmesine, davacının istinaf talepleri ile birlikte davanın esastan reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Dava, taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile sözleşmede belirlenen alacağın tahsili ve adi ortaklık sözleşmesi gereği ortak olunduğu idida edilen limited şirketin fesih ve tasfiyesi talebine ilişkindir.Davacı adi ortaklık sözleşmesinin haklı sebeple feshi nedeniyle sona erdirilmesine, müvekkili şirketin adi ortaklık nedeniyle gizli ortağı olduğu davalı şirketinin ve adi ortaklığını tasfiyesine karar verilmesini istemiş, mahkemece davalı şirketin fesih ve tasfiyesine yönelik davada davacının ortak sıfatını taşımadığından şirkete yönelik davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, adi ortaklığın feshine ilişkin davanın ise görev nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.Her iki dava türünün, taraflarının statüsü, hakimin...

      nin 11.06.2015 tarihinde vefat etmesi sonucu mirasçılarının da mirasını reddetmeleri üzerine şirkete tebligat yapılamadığını, şirketi temsile yetkili organın bulunmadığını ve bu eksikliğin giderilmediğini, belirterek; davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        Şirketin uzun bir süredir faaliyetinin olmaması, kâr elde edememesi ve dolayısıyla kâr dağıtımı yapamaması, ayrıca ortaklar arasında ihtilâf bulunması, davacı ortağın fesih talebi için yeterince haklı neden oluşturmaktadır. Ortakların bir araya gelerek, müştereken şirketin faaliyetini sürdürme olanağının kalmadığı da anlaşılmaktadır. Bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davalı şirketin fesih ve tasfiyesi için şartlar oluşmuş gözükmektedir. Davalı şirket vekili savunmasında; davacının yapmış olduğu şikayetler nedeniyle şirketin çalışamaz hale geldiğini" öne sürmüştür. Davalı taraf, bu ifadesi ile gayri faal hale gelinmesine gerekçe olarak davacının tutumunu göstermiş olmaktadır. Bu durum; davacının ortaklıktan çıkarılması halinde de, şirketin faaliyetini sürdürme ihtimalini gündeme getirmektedir....

          Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesinde; tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse dahi şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulünün mümkün olmadığı, tüzel kişiliğin son bulmasını sağlayan fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda Borçlar Hukuku'na ilişkin bir işlem olup bu karar ve işlemin hataya dayanması karşısında gerçek anlamda bir tasfiyeden söz edilemeyeceği, Kocaeli Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne yazılan müzekkereye verilen cevapta; ihyası talep edilen şirketin TTK geçici 7. maddesi kapsamına girmediği ve resen terkin edilmediği, şirkete ait sicil kayıtlarının incelenmesinde merkez nakline ilişkin karara, tasfiyesine veya feshine dair bir karara rastlanmadığının beyan edildiğinin anlaşıldığı, ticaret sicil kayıtlarına göre ihyası talep edilen Delta İnş. San. ve Tic....

            Şti'ye aktardığını, davacıya şirketten cebir kullanarak uzaklaştırdığını, şirket kayıtlarını usulüne uygun tutmadığını, şirketi zarara uğrattığını bildirmiş, şirketin haklı nedenlerle feshine, davacı şirket ortaklık payının davalıdan tahsiline ve şirketin tasfiyesine karar verilmesini dava ve talep etmiş, davalının usulsüz işlemlerinden dolayı telafisi güç ve imkansız zararlarının dolmaması amacıyla şirket hesaplarına ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir. CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacı yanın, dava dilekçesinde adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini istediğini, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, davacı yanın her ne kadar adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini istediği, taraflar arasında bir adi ortaklık sözleşmesinin olmadığını, dolayısıyla tasfiye ve alacak isteminin asılsız ve dayanaksız olduğunu, tarafların...Yayıncılık San. Ve Tic. Ltd. Şti.'...

              Mahkemece her ne kadar takip dayanağı senetlerle sözleşmede gösterilen senetlerin bir kısım unsurları arasında farklılıklar var ise de, sözleşmenin takip dayanağı senetlerden doğan borcun tasfiyesi ve tecdidi (BK.m.114) amacıyla yapıldığı, sözleşmeyi imzalayan .....’ın davalı şirketin Ankara Şube Müdürü olduğu ve davalıyı temsil ve ilzama yetkili bulunduğu, sözleşmede takip şartı olarak gösterilen Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/344 E. sayılı dosyasının henüz kesinleşmediği ve takip tarihi itibariyle muaccel bir alacak bulunmadığı gerekçesiyle takibin iptaline, davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

                CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından yapılan olağan ve olağanüstü genel kurul toplantıları usulüne uygun şekilde yapıldığını, toplantı tutanakları ve ticaret sicil kayıtları ile de sabit olduğu üzere usulsüz hiçbir durumun söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. GEREKÇE: Dava, şirketin haklı nedenle fesih ve tasfiyesi, ortaklıktan çıkma istemine ilişkindir. Dava ön inceleme aşamasında iken davacı davadan feragat etmiştir. Davalı vekili de feragat nedeniyle vekalet üceti ve yargılama gideri talepleri olmadığı konusunda beyanda bulunmuştur. 6100 sayılı HMK'nın 307.maddesine göre davadan feragat, davaya son veren taraf işlemi olup, HMK 311.maddesi gereğince, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Davacı vekilinin feragatı, aynı yasanın 309.maddesine uygun olduğundan ve yine aynı Kanunun 74.maddesi gereğince davadan feragate yetkili bulunduğundan, feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir....

                  ileri sürerek, mülga TTK'nın 549/4. maddesi uyarınca şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu