Davacının icra mahkemesine başvurusunda, takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı nedeni ile icranın geri bırakılmasını talep ettiği, bu talebin süreye bağlı olmadığı, takip dayanağı bononun keşide tarihinin 20/07/1999 olduğu, vade tarihinin ise 20/07/2004 olduğu, zamanaşımı süresinin 3 yıl olduğu, alacaklı tarafından son işlem tarihinin 25/03/2009 tarihli muhtıra gönderilmesine ilişkin bulunduğu, bu tarihten sonra 13/02/2014 tarihine kadar zamanaşımını kesecek herhangi bir işlem yapılmadığı ve takip dosyasının takip sonrası zamanaşımına uğradığı anlaşıldığından, Mahkemenin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan davalının istinaf talebinin HMK 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini ya-hut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir.(İİK m.71/1) Somut olayda davacının yukarıda yasa metninde anılan belgelerden birisine dayanmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir....
İİK'nın 71/2 maddesi uyarınca, borçlu takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır. Borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olarak, İİK'nın 71/2 ve 33/a maddelerine dayalı zamanaşımı isteminin incelenmesi, bu istemin belli bir sürede ileri sürülmesi koşuluna bağlı değildir. Bartın İcra Müdürlüğü'nün 2006/4463 esas (yeni esas 2011/139) sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı T3 tarafından borçlu Adil Sucu aleyhine Kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı, borçluya ödeme emrinin 27.12.2006 tarihinde tebliğ edildiği, dosyanın 30.12.2010 tarihinde İİK'nun 78.106 ve 110 maddeleri gereğince takip dosyanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği, eldeki davanın muris Adil Sucu mirasçısı tarafından açıldığı anlaşılmıştır....
O halde, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımını keser nitelikte icra takip işlemi yapılmadığı, dolayısıyla 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmıştır. Ancak, davacının icra mahkemesine başvurusu takibin kesinleşmesinden sonraki devrede gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması istemi olup, yasal dayanağı; İİK'nın 170/b maddesi ve İİK'nın 71/2. maddesi yollamasıyla İİK'nın 33/a maddesidir. Bu durumda zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile itirazın kabulüne yönünde hüküm kurulması yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni bakımından HMK'nın 355. ve 353/1- b-2. maddesi uyarınca kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, Erzurum 2....
Organize Sanayi Bölgesi'ne ait nazım imar planı ve uygulama imar planlarının kesinleşme tarihi belirlenip davacının talep ettiği katılım payı aidatlarının imar planlarının kesinleşmesinden önceki dönem için mi, imar planlarının kesinleşmesinden sonraki dönem için mi talep edildiği tespit edilerek, şayet kesinleşmeden sonraki bir tarihe ait ise davalının katılım payı aidatından sorumlu olacağı, önceki döneme ait ise sorumlu olmayacağı gözetilerek, dosya kapsamına uygun olarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın katılım payı alacağı yönünden de kabulü ile takibin katılım payı alacağı için de devamına karar verilmesinin usul ve yasaya uygun düşmediğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, ......
H ukuk Dairesinin 19.11.2009 gün ve 2009/15653-17138 sayılı bozma kararında özetle “Davanın genel arazi kadastro tesbitinden sonraki nedene dayalı tapu iptal tescil isteminden kaynaklandığı, Kadastro Mahkemesince bir kısım katılanların davalarında görevsizliğe kararı verilmesi üzerine Asliye hukuk mahkemesine gönderildiği, H.Y.U.Y.’nın 193.maddesi gereğine görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 10 gün içinde görevli mahkemeye baş vurularak taraflara tebligat yaptırılması gerekeceği, bu 10 günlük sürenin, hak düşürücü süre niteliğinde olup, mahkeme tarafından kendiliğinden gözetilmesi gerekeceği, görevsizlik kararı temyiz incelemesi sonunda Yargıtay’ın onama kararı ile kesinleşmiş ise 10 günlük sürenin H.Y.U.Y.’nın 193/III maddesi gereğince Yargıtay onama kararının tebliği tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı, çünkü, H.Y.U.Y.’nın 440/III -3 maddesi uyarınca, mahkemelerce verilen görevsizlik kararlarının bozulması veya onanmasına ilişkin kararları hakkında karar düzeltme...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : 213 sayılı Kanununa muhalefet HÜKÜM : Mahkumiyet Bozmaya uyulmak suretiyle yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, kurulan mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra 08.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 276. maddesiyle değişik 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359. maddesinde, "kısa süreli hapis cezasının asgari ücret esas alınarak para cezasına çevrileceğine" ilişkin hükmün yer almadığı da dikkate alınarak, 213 sayılı Kanunun 359/a-2 maddesinin 5728 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki ve sonraki şekline göre uygulamalı karşılaştırma yapılarak, lehe yasanın tespitinden sonra hüküm kurulması gerektiği, maddenin değişiklikten önceki haliyle ceza tayin edilmesi durumunda, kısa süreli hapis cezasının asgari ücret esasına...
/2005 tarihinden önce veya sonra işlenmesinin mükerrirlik açısından önemi bulunmadığı sanık ...’ın adli siclil kaydı incelendiğinde kasıtlı suçtan mahkumiyeti olup 5237 sayılı TCK’nın 58.maddesinde öngörülen süreler henüz tamamlanmadan sonraki suçu işlediği ve önceki mahkumiyetin tekerrüre esas teşkil ettiği anlaşılmışise de aleyhe temyiz olmadığından bu husus bozme nedeni sayılmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Hükümlü hakkında Gülşehir Asliye Ceza Mahkemesi'nin 08/09/2004 tarih, 2004/169 Esas – 2004/73 Karar sayılı karar ile 765 sayılı TCK'nın 493/1, 522, 81 ve 40. maddeleri uyarınca verilen 10 yıl 1 ay 10 gün hapis cezasına ilişkin mahkumiyet kararının temyiz edilmeden 12/11/2004 tarihinde kesinleşmesi ile kesinleşmeden önceki sanık ile müdafii arasındaki vekaletnameye dayanan vekalet ilişkisi sona erdiğinden ve hükmün kesinleşmesinden sonraki uyarlama yargılaması aşamasında hükümlünün yeni bir müdafii talebinin bulunmadığının ve müdafiinin görevinin devam ettiği yönünde hükümlünün haberdar olmadığının anlaşılması karşısında, 12/11/2004 tarihinde mahkumiyet hükmünün kesinleşmesi sonrasında verilen 14/07/2005 tarihli uyarlama kararının (ek kararın) görevi sona eren Av. ...'...
Somut olayda, temyizen incelenmesi istenen karar, sair şikayetleri ile birlikte takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı itirazının feragat (vazgeçme) nedeniyle reddine ilişkin olup, anılan kararın temyiz kabiliyeti bulunmamaktadır. Buna göre, Dairemizce incelenmesi istenen Bölge Adliye Mahkemesi kararı, İİK’nun 365/1-son maddesinde belirtildiği üzere KESİN nitelikte olduğundan, 5311 sayılı Kanunla değişik İİK'nun 364. maddesi ve 6100 sayılı HMK'nın 366.maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun 352.maddesi uyarınca temyiz başvuru talebinin (REDDİNE), 01/09/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi....