Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesinin 18/11/2020 tarih, 2020/3334 esas, 2020/10001 kararı ile sair temyiz itirazları yerinde değil ise de, borçlu dava dilekçesinde borca, faize ve ferilerine itiraz etmiş olup İlk Derece Mahkemesince borca itiraz değerlendirilerek dava ispatlanamadığından bahisle borca itirazın reddine karar verildiği, borçlu yanca, istinaf dilekçesinde borca, faize ve ferilerine açıkça itiraz etmesine rağmen davanın reddine karar verildiğini belirterek karara itiraz ettiği, Bölge Adliye Mahkemesince borçlu tarafından faiz konusu açıkça getirilmediğinden bahisle bu husus değerlendirme konusu yapılmadan istinaf başvurusunun esastan red edildiği, ancak istinaf dilekçesinde faize itiraz tekrarlandığı gibi temyiz dilekçesinde de bu husus bizzatihi getirilerek borca ve ferilerine itirazının değerlendirilmediğini belirttiği gerekçesiyle kararın bozulduğu görülmüştür. Dairemizce Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. İzmir 18....

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme tarafından görevlendirilen bilirkişi raporunun tespite elverişli olmadığını, ilk derece mahkemesi kaldırılan gerekçeli kararında davacılar aleyhine, davalı lehine AAÜT uyarınca karşı vekalet ücretine hükmetmemesine karşın istinaf kanun yoluna başvurmalarının ve kararın kaldırılması akabinde mahkemece kurulan kararda bu durum hakkında herhangi bir gerekçeye yer verilmediğini, şikayet ile itiraz arasında hukuki mahiyet açısından önemli farklar olduğunu, borca itiraz davası ile maddi hukuk hükümlerine dayanarak alacağa karşı olan itirazlarının dile getirildiğini, borca itiraz davası ile takibe konu edilen alacağın kendisine ilişkin itirazlarda bulunulduğunu, borca itiraz davası ile takibe konu edilen alacağın kendisine ilişkin itirazlar dile getirilirken şikâyet davasına icra dairesinin yapmış olduğu usule aykırı işlemlerin konu edildiğini, beyanlarla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini...

Taraflar arasındaki tebligat usulsüzlüğü şikayeti, borca kısmi itiraz, kambiyo vasfına itiraz, çek komisyon bedeline ve tazminatına itiraz ve faiz oranına itirazdan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin kısmen kabul, kısmen reddine, çek tazminatı olan 14.859,00 TL yönünden takibin iptaline, çek komisyonuna ve borca ilişkin itirazının reddine, çekin kambiyo vasfına haiz olmadığına ilişkin itirazının reddine, davacının ödeme emrinin tebliğine ilişkin ıttıla tarihinin tespitine yönelik şikayet konusu kesinleşmiş olduğundan karar verilmesine yer olmadığına, davacının faiz oranı türü ve miktarına yönelik itirazının kabulüne, faiz oranının 9,75 olduğunun, faiz türünün avans faiz olduğunun tespitine karar verilmiştir....

    ispata elverişli olmadığı ve alacaklının da kabulü bulunmadığından davacının senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu kanıtlayamamış olup, mahkemece borca kısmi itirazın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığını, ancak davacının imzaya itirazı olmadığı halde imza yönünden inceleme yapılarak bir başka ifade ile talep dışına çıkılarak imzaya itirazın reddi ile birlikte imzaya itiraz için öngörülen İİK'nın 170. maddesine dayalı olarak tazminat ve özellikle para cezasına hükmedilmesinin yerinde olmadığından bu hususun re'sen incelendiğini, davacının borca kısmen itiraz ettiği, borca kısmi itirazın reddine karar verildiği, takibin de tensiple birlikte geçici olarak durdurulduğu ve alacaklının da cevap dilekçesinde tazminat talep ettiği gözetildiğinde, borçlu aleyhine sadece İİK'nın 169/a-6. maddesi uyarınca itiraz edilen asıl alacak kısmı olan 313.000,00 TL üzerinden tazminata hükmedilmesi gerekli ve yeterli iken, borçlunun dava dilekçesinde borcun 60.000,00 TL'lik kısmını kabul...

      İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/06/2023 NUMARASI : 2023/60 ESAS 2023/253 KARAR DAVA KONUSU : Borca İtiraz KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı ilk derece mahkeme kararı aleyhine istinaf yasa yoluna başvurulmuş olmakla, Dairemizce HMK'nun 353. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda dosyadaki belgeler okundu, incelendi....

      Borçlular vekili 2.5.2012 tarihinde borca itiraz etmiştir. İcra takibi ile borca itiraz üzerine icra mahkemesinde açılan itirazın kaldırılması davası, birbirini tamamlayan ve bütünlük arz eden takip hukuku işlemleridir. Tebligat Kanunu'nun 11.maddesine göre, vekille takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunludur. Ödeme emrinin borçlulara tebliği üzerine borca itiraz, borçlular vekili tarafından yapılmıştır. Bu durumda, dava dilekçesinin vekile tebliğ edilerek, usulüne uygun olarak taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekirken, asillere tebligat yapılmak suretiyle, taraf teşkili sağlanmadan, davalı borçluların savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Karar bu nedenle bozulmalıdır....

        Somut olayda, borçlu tebligatın usulsüzlüğü yanı sıra, borca itiraz etmiş olup, mahkemece tebligata yapılan şikayetin değerlendirilerek tebligatın usulsüzlüğüne ve teblig tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi doğru ise de; borca itiraz ile ilgili olarak bu itirazın icra müdürlüğüne yapılması gerektiğinden bu isteğin reddine karar vermek gerekirken, kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Mahkemece, çekin 4.800,00 TL bedelli olmasına rağmen tahrifat yapılarak 44.800,00 TL'ye dönüştürüldüğü kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi gereğince borçlunun borca itirazının kısmen kabulü ile 40.000,00 TL ve fer'ilerini aşan kısım yönünden takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken iptaline karar verilmesi yerinde değil ise de, temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Ancak, senet bedelinde tahrifat yapıldığı iddiası borca itiraz olup, İİK'nun 169-a/6. maddesine göre borçlunun itirazının esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklı, takip konusu (asıl) alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir....

            Somut olayda, alacaklı tarafından başlatılan ilamsız takipte borçlu tarafından, ödeme emrinin tebliğ edildiği gün icra mahkemesine yapılan başvuruda, icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz edilmekle beraber, takip konusu alacağın zamanaşımına uğradığı da ileri sürülmüştür. Borçlunun icra mahkemesinde ileri sürdüğü hususlar, İİK'nun 62. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup takibin şekline göre ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesinde bildirilmelidir. Borçlunun ileri sürdüğü hususlar, icra mahkemesince ancak, alacaklının itirazın kaldırılmasına yönelik başvurusu halinde değerlendirilebilecektir. O halde, takibin şekline göre borçlunun icra dairesi yerine mahkemeye başvurusu sonuç doğurmayacağından, mahkemece istemin reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir....

              Borçlu şirketin icra mahkemesi'ne başvurusu, İİK'nun 169 ve 169/a maddeleri kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın kabulü halinde, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca borçlu hakkındaki takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekmekte olup, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz ise de, temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; İİK'nun 169/a-6. maddesinde; borçlunun itirazının esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde, kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının, alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edileceği belirtilmiş olup, alacaklının takipte en azından ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, İİK’nun 169/a-6. maddesi uyarınca; itiraz dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak, alacaklının tazminat ile sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

                UYAP Entegrasyonu