Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ayrıca borçlunun vekili aracılığıyla 20/10/2020 tarihinde borca itiraz ettiği görülmüş, Her ne kadar ödeme emri tebligatı yapılmadan itiraz edilmişse de, İstanbul BAM 22.HD 04/05/2017 tarih 2017/561 esas 2017/699 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere borçluya ödeme emri tebliğ edilmese de borçlunun itiraz hakkı doğduğundan ve ödeme emrinin tebliği halinde bu tebliğ ile İstanbul BAM 21.HD 19/02/2019 tarih 2018/2749 esas 2019/256 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere ödeme emrinin tebliği ile başkaca itiraz ve şikayet sebepleri sunma imkanı doğduğundan, ödeme emrinin tebliğinden önce itiraz edilmesinde ve bu itiraz kapsamında değerlendirme yapılmasında engel bulunmamaktadır....

    İmzaya itiraz dışında kalan diğer bütün itirazlar borca itiraz olarak değerlendirilir. Bu bağlamda, borçlunun borcu olmadığına ilişkin itirazı, takip konusu senedin karşılıksız olduğu (veya kaldığı), hatır senedi olduğu, teminat senedi olduğu, anlaşmaya aykırı doldurulduğu, kambiyo senedinde tahrifat yapıldığı, borçlunun senedin düzenlendiği tarihte temyiz kudretine sahip olmadığı, mirası reddetmiş olduğu veya mirasın hükmen reddedilmiş olduğu gibi sebeplere dayanan itirazlar borca itiraz niteliğindedir.” (Prof. Dr. Baki KURU; İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.197, Kasım 2004-İstanbul)Borçlu tarafından imzaya itiraz edilmiş ise de, adı geçenin vekilinin 22/04/2015 tarihli duruşmada ayrıca senedin miktar kısmında tahrifat yapıldığı itirazında da bulunduğu görülmektedir....

      nun 62. maddesine dayalı borca itiraz niteliğinde olduğu kuşkusuz olup, borca itirazın ise; aynı Kanun'un 62/1. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 7 günlük sürede icra dairesine yapılması zorunludur. Ne var ki, borçlu ...'ya ödeme emri 24.07.2013 tarihinde tebliğ edildiği halde 01.08.2013 tarihinde icra takibine itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, itiraz, İİK.'nun 62/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süre geçirildikten sonra yapılmış olduğundan, adı geçen borçlu hakkındaki takip kesinleşmiş bulunmaktadır Mahkemece bu nedenle istemin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi isabetsiz ise de sonuçta istem reddedildiğinden sonucu itibariyle doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir....

        Mirasın reddi kararına dayanan takibin iptali talebinin borçlu sıfatına itiraz olarak nitelendirilip borca itiraz müessesesi kapsamında değerlendirilmesi başvurunun borca itiraz süreleri ile sınırlandırılması takip hukukunun bütünlüğü ile uyum sağlamaz. İcra hukuku ilâmlı icrayı da bünyesinde bulundurmaktadır. İlâmlı icrada itiraz “İtfa”, “imhal”, “zamanaşımı” ile sınırlı olup, yasada bir başka nedenle ilâmlı takibe itiraz edilebileceğine ilişkin düzenleme bulunmamaktadır. Murisin ilâma bağlanmış bir borcu için takip yapıldığında daha önce mirasın reddi kararı almış kişi, kendisine karşı yapılan takip işlemlerinin iptalini ancak şikâyet yolu ile ileri sürebilir....

          Davacı taraf istinaf dilekçesinde, yerel mahkemenin borca itirazlarını dikkate almadan karar verdiğini beyan etmişse de, yetki itirazının kabulüne karar verilmekle, sair itiraz ve şikayetlerin de konusuz kalacağı ve bu hususlarda, yetkili icra müdürlüğünce çıkartılacak ödeme emri üzerine, itiraz halinde yetkili icra mahkemesince gerekli kararın verilebileceği aşikardır. HMK.'nun 355. Maddesi kapsamında Dairemizce resen nazara alınması gereken herhangi bir kamu düzenine aykırılık da bulunmamaktadır....

          dilekçesinde ileri sürdükleri nedenlerin borca itiraz mahiyetinde olduğu, takibin şekline göre ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 7 günlük süre içerisinde icra müdürlüğüne ileri sürülmesi gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verildiği görülmektedir....

            İcra Müdürlüğü'nün 2011/5324 Esas sayılı dosyasından takip başlattığını, davalının yetkiye ve borca itiraz ettiğini belirterek, itirazının iptaline, BK'nın 42 maddesi gereği tazminata ve haksız inkar nedeniyle icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, yetki itirazında bulunarak, davanın reddini istemiştir....

              Vergi Dairesi tarafından sunulan davacı şirkete ait kurumlar vergisi beyannamesi ekindeki şirket bilançosunda mali verilerin bulunmaması ve bilançonun boş olarak verilmesi ve dava dosyasında davacı şirketten alacaklı olanlar ile davacı şirkete borçlu olanları gösteren listelerin (alacak-ve borçluları gösterir listeler) bulunmaması nedeniyle borca batıklık bilançosunun dosyaya celp edilen belgelere göre düzenlenmesi mümkün olamamıştır. Bilirkişi olarak davacı şirketin borca batıklık bilançosunun düzenlenebilmesi için Mahkeme kanalıyla davacı şirketin, güncel mali verileri içeren detay mizan bilgileri ile bilanço ve gelir tablolarını dosyaya sunması gerekmektedir. Netice itibariyle, davacı şirketin borca batık olup olmadığının tespiti için gerekli bilgi ve belgeler dava dosyasında bulunmadığından ve borca batıklık bilançosunun dosyaya celp edilen belgelere göre düzenlenmesi mümkün olmadığından, davacı şirketin borca batıklık tespiti yapılamamıştır....

                İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 16/09/2021 NUMARASI : 2017/1041 ESAS 2021/670 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda mahal tarih ve numarası açıklanan ilk derece mahkeme kararı aleyhine süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, HMK'nun 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme ve heyetçe yapılan müzakere sonunda, gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine İstanbul 13....

                Davalı borçlu icra takibine süresinde yaptığı itirazında sadece borca ve faize itiraz etmiştir. Bu şekildeki itiraz borca itiraz niteliğinde olup, borçlu itiraz ettiği kısmın cihet ve miktarını açıkça göstermediğinden İİK.'nun 62.maddesi gereğince takip talepnamesinde belirtilen kira miktarı kesinleşmiştir. İcra takibinin dayanağı 17.12.2005 tarihli kira sözleşmesi olduğuna göre artık davalı borçlu kira borcunu ödediğini İİK.'nun 269/c maddesindeki belgelerden biri ile kanıtlamakla yükümlüdür. Hal böyle olunca kiralayandan yazılı delil istenmesi ve ispat yükünün ona yükletilmesi kabul edilemez. Davalının İİK.'nun 63.maddesi gereğince itiraz sebepleri ile bağlı olduğu, bu itiraz nedenlerini değiştirip genişletemeyeceği de dikkate alındığında olayda uyuşmazlığın hallinin yargılamayı gerektirmediğinin kabulü ile işin esası hakkında bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Karar bu nedenle bozulmalıdır....

                  UYAP Entegrasyonu