Anılan bu dava llK.nun 33/a-2 maddesinde öngörülen icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin alacaklıya tebliğinden sonra zamanaşımının vaki olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde genel mahkemelerde açılan dava niteliğinde olmadığından, icra mahkemesince verilen icranın geri bırakılması kararı bu takip yönünden kesin hüküm teşkil eder. O halde şikayete konu icra müdürlüğünün borçlunun taşınmazındaki haczinin kaldırılması isteminin reddine dair 13.02.2004 tarihli kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken reddi yönünden hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir....
Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla başlatılan takibin kesinleşmesinden sonra borçlu, zaman aşımı nedeniyle icranın geri bırakılması istemiyle icra mahkemesine başvurmuş mahkemece; istem süreden reddedilmiştir. Takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı İİK'nun 168/3. maddesine göre 5 günlük süreye tâbi ise de, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığına ilişkin şikayet, İİK'nun 170/b maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 71/2 ve 33/a maddeleri gereğince bir süreye tabi olmayıp, iddianın yerinde olduğunun belirlenmesi halinde icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekir....
Takibin kesinleşmesinden önce zamanaşımı itirazı İİK.nun 168/3. maddesine göre 5 günlük süreye tabi ise de, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede bonoda zamanaşımının geçtiğine ilişkin şikayet ise İİK.nun 71. maddesi göndermesi ile uygulanması gereken İİK.nun 33/a maddesine göre süreye tabi değildir (HGK.nun 4.11.1998 tarih ve 1998/12-763 E. - 1998/797 K.). Somut olayda 28.01.2013 tarihinde başlatılan takipte kambiyo senetlerine mahsus ödeme emri şikayetçi borçluya 27.03.2013 tarihinde tebliğ edilmiş, borçlu tarafından, bu tarihten sonra şikayet tarihine kadar dosyasının işlemsiz bırakıldığı ileri sürülerek icranın geri bırakılması talep edilmiştir. O halde, takipten sonra gerçekleşen zamanaşımı şikayeti süresiz olarak ileri sürülebileceğinden şikayetin TTK.nun 749. maddesi koşullarında esasının incelenmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, şikayetin süre yönünden reddine karar verilmesi isabetsizdir....
olmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında kurularak şikayet eden borçlu yönünden icranın zaman aşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına kara verildiği görülmüştür....
İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/20 E. sayılı dosyası ile dava açtığını, davacının davayı 15 gün sonra açtığını, söz konusu davanın süresinde açılmadığını, zamanaşımı itirazında bulunulmasının 5 günlük itiraz ve 7 günlük şikayet sürelerine tabi olduğunu, 14/03/2012-01/10/2012, 07/10/2012- 24/04/2013 tarihleri arasında işlem yapılmayarak 6 aylık zamanaşımı süresinin geçtiğinin iddia edildiğini, buna göre zamanaşımı süresinin işlemeye başladığı tarihin 14/03/2012 olduğunu, çeklerde zamanaşımı süresinin 3 yıla çıkarıldığı tarihin ise 03/02/2012 olduğunu, bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra zamanaşımı süresinin işlemeye başladığını, bu nedenle yeni kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğini ileri sürerek, zamanaşımının gerçekleştiği iddiasıyla icranın geri bırakılması kararının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, borçlunun ödeme emri tebligatının usulsüzlüğüne yönelik şikayeti ile bu şikayet kabul görmediği taktirde zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması talebine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla başlatılan takibin kesinleşmesinden sonra borçlunun zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece; istemin süreden reddedildiği görülmektedir....
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; İcra hukuk mahkemesince zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verildiğinden bahisle açılan dava reddedilmiş ise de, “her dava ve şikayetin açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesi” zorunlu olup, şikayet tarihi olan 11/05/2009 tarihi itibariyle icranın geri bırakılması şartlarının oluşmadığı ve anılan tarihte geçerli bir icra takibinin bulunduğunun anlaşılması karşısında; İcra mahkemesince işin esası incelenip, deliller toplanarak sonuca göre davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi, Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak...
İzmir Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacının alacaklı olduğu Selçuk İcra Müdürlüğünün 2010/2153 E. sayılı takip dosyasında başlatılan icra takibine karşı, borçlu tarafından, takip konusu alacağın takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımına uğradığı ileri sürülerek, icranın geri bırakılması istemiyle yapılan şikayet üzerine, Selçuk İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/45 E. ve 2016/67 K. sayılı kararı ile İİK'nın 33/a maddesi gereğince icranın geri bırakılmasına karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 12....
Hukuk Dairesi’nin 2013/35301 Esas-2014/1483 Karar sayılı ilamı ile düzeltilmek suretiyle onanarak kesinleştiği, şikayet tarihi itibariyle zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması şartlarının oluştuğu anlaşılmakla, suçun unsurları oluşmadığından sanıkların beraatine karar verilmesi gerektiği halde yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi, Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, hükümlerin BOZULMASINA, bozma sebebi 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesi uyarınca, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan, hüküm fıkrasının 1 numaralı bendi çıkartılarak yerine “Suçun unsurları oluşmadığından sanıkların ayrı ayrı beraatine” ibaresi eklenmek suretiyle başkaca yönleri kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 11/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....