Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmesi, İİK'nun 16. maddesi anlamında bir "şikayet" olup, aynı maddenin 1. fıkrası gereğince borçlunun bu şikayetini, işlemi öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede icra mahkemesine yapması gerekir. Öte yandan, 7201 sayılı Tebligat Kanun'un 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Somut olayda, usulsüz tebligata ilişkin şikayete konu icra dosyasından davacı borçlu T1 14.12.2019 tarihinde kıymet takdirinin, 14.10.2020 tarihinde de satış ilanının tebliğ edildiği, borçlunun 19.12.2020 tarihinde ödeme emri tebligatının usulsüzlüğüne ilişkin şikayette bulunduğu, şikayetinde kıymet takdiri ve satış ilanı tebligatının usulsüz olduğunun ileri sürülmediği anlaşılmıştır....

tarihten sonra 30 günlük sürenin bitim tarihi olan 12.04.2021 tarihi itibariyle tebligatın Türk ve Hollanda mevzuatına göre yapılmış sayılacağı ve tebligatın usulüne uygun yapıldığı, icra dosyası kapsamında yapılan son tebligatın bu tebligat olduğu, diğer tebligatlara ilişkin usulsüz tebliğ şikayetinin ise 12.04.2021 tarihinden itibaren yedi günlük süre içinde yapılmadığı gerekçesiyle usulsüz tebliğ şikayetinin ve ilama dayalı olarak ilamsız takip yapılamayacağına ilişkin şikayetin reddine karar verilmiştir....

    Başvuru bu hali ile İİK'nun 16. maddesi kapsamında şikayet niteliğinde olup, borçlunun icra dairesine yaptığı itiraz üzerine takibin durmuş olması şikayetin esasının incelenmesine engel teşkil etmez. O halde mahkemece usulsüz tebligata ilişkin şikayetinin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/02/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Şikayetçi tarafından açıkça şikayetten vazgeçilmedikçe dosya borcunun ödenmiş olması, icra mahkemesince usulsüz tebligata ilişkin şikayetin incelenmesine engel teşkil etmez. Her dava ve şikayet yapıldığı andaki şartlara göre değerlendirilmelidir. O halde mahkemece, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayetin esası incelenerek sonucuna göre olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, dosya borcunun ödenmesi sebebiyle "davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm tesisi isabetsiz olup, Dairemizce kararın belirtilen nedenle bozulması gerekirken, onandığı anlaşılmakla, borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir. SONUÇ: Borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 21.03.2019 tarih 2018/15910 E. - 2019/5038 K. sayılı onama ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 20/06/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi....

        Ancak borçlu, takibe ilişkin olarak kendisine gönderilen ödeme emri tebligatının usulsüzlüğünü icra mahkemesi nezdinde şikayet konusu yapabilir. Somut olayda, borçlu tebligatın usulsüzlüğü yanı sıra, borca itiraz etmiş olup, mahkemece tebligata yapılan şikayetin değerlendirilerek tebligatın usulsüzlüğüne karar verilmesi doğru ise de; borca itiraz ile ilgili olarak bu itirazın icra müdürlüğüne yapılması gerektiğinden bu isteğin reddine karra vermek gerekirken, kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yargılama sırasındaki yazılı ve sözlü beyanları ile taleplerini daralttıklarını ve davanın usulsüz tebligat şikayeti olarak değerlendirilmesini talep ettiklerini, HMK hükümlerine göre davalının ön inceleme duruşmasına mazeretsiz olarak gelmemesi halinde davacının davalının muvafakatı aranmadan davasını genişletip değiştirebileceğini, kendileri tarafından davalının mazeretsiz gelmediği ön inceleme duruşmasında talep sonucu daraltılarak davanın yalnızca şikayet davası olarak kabul edilmesinin talep edildiğini, bu nedenle davanın tebligatların usulsüzlüğüne ilişkin şikayet davası olarak görülmesi gerektiğini, kaldı ki usulsüz tebligatın kendiliğinden dikkate alınması gerektiğini, davacıya gönderilen 1., 2. ve 3. haciz ihbarnamelerinin tümünün usulsüz tebliğ edildiklerini, davacının her üç ihbarnamenin tebliği tarihinde de bağ evinde olduğunu, bu durumun komşuları tarafından da bilindiğini, ayrıca tebligatların TK'nun 21/1 maddesindeki...

          Ödeme emri tebliğinin usulüne uygun yapılmadığı anlaşılmakla davacının usulsüz tebligata ilişkin şikayetinin kabulü ile ödeme emrinin tebliğinin iptaline, ödeme emri tebliğinin davacını öğrenme tarihi olarak tespitine, söz konusu işlemlerde davalı tarafın kusuru bulunmadığından sebebiyet ilkesi uyarınca yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ilişkin karar verilmiştir. İstinaf başvuru dilekçesinde özetle: İstinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılması veya bozulmasına karar verilmesi, yargılama giderleriyle avukatlık vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir....

          Şikayet dilekçesinde ileri sürülmeyen ve kamu düzenine ilişkin olmayan bu iddianın temyiz aşamasında değerlendirilemeyeceği tabiidir. Bu durumda, borçlunun en geç 04.02.2016 tarihi itibariyle icra takibinden haberdar olduğunun kabulü gerekeceğinden, 11.04.2016 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru, İİK.nun 16/1.maddesinde öngörülen yedi günlük süreden sonradır. O halde; Dairemizin önceki bozma ilamının maddi hataya müstenit olduğu, maddi hataya dayalı bozma kararına uyulmasının ise usuli kazanılmış hak teşkil etmeyeceği gözetilerek, mahkemece, borçlunun usulsüz tebligata yönelik şikayeti ile imzaya itirazının süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

            verilmiş olması sebebiyle vekalet ücretine de hükmedilmesi gerektiğini beyan ederek usulsüz tebligata ilişkin şikayetinin kabulüne, Tebligat Kanununa aykırı yapılan usulsüz tebligatın iptalini, TK m.32/2 uyarınca 21/04/2022 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulünü istemiştir....

            İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu şikayet usulsüz tebligata ilişkin olup devamında yapılan haciz işlemleri nedeni ile kamu düzenine aykırılık hallerinden olduğunu ve bu sebeple şikayetin süreye tabi olmadığını, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. Davacı-borçlu vekilince, müvekkiline yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu, takipten 06/12/2021 tarihinde haberdar olunduğu ileri sürülmüştür. Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince; tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır....

            UYAP Entegrasyonu