WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğü'nün 2012/25339 Esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız takibin kesinleşmesi nedeniyle davalının taşınmazlarına 07.01.2013 tarihinde haciz konulduğunu, takip borçlusunun 11.01/2013 tarihinde takibe itiraz ederek tebligat usulsüzlüğü nedeniyle şikayette bulunduğunu, icra mahkemesince Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan tebliğinin geçerli olmadığı gerekçesiyle şikayetin kabulüne dair verilen kararın temyiz edildiğini, borçlunun taşınmazlara konulan haczi fek ettiğini, tebligat ile ilgili iddiaların yersiz olması nedeniyle şikayete ilişkin kararın bozulacağını ancak, davalının bu süre içinde taşınmazlarında tasarrufta bulunabileceği ileri sürerek, borca yetecek miktarda borçlunun taşınır ve taşınmaz mallarına ve 3. şahıslardaki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir....

    Borçluya takip talebinde gösterilen adrese gönderilen 13 (51) örnek ihtarlı ödeme emri muhatap adreste olmadığından, komşusu (davacı ...) beyanına göre Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre tebliğ edilmiştir. Ödeme emri usule uygun tebliğ edilmemiş olsa bile şikayet yoluyla ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunu davalı şikayet yoluyla düzelttirmediği sürece icra mahkemesi ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. YHGK. 30.03.2005 gün ve 2005/6-190-220 ve 28.09.2005 tarih 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Bu nedenle takip kesinleşmiştir. Ancak Takibe dayanak yapılan ve karara esas alınan 15.09.2013 başlangıç tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesi ...'e vekaleten ... tarafından imzalanmıştır. Bu durumda kiralayan ... olduğu halde icra takibini yapan ve davayı açan ...'dir. Kira sözleşmesini vekaleten imzalayan kişinin kendi adına takip yapma ve dava açma hakkı bulunmamaktadır....

      Şikayet konusu tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiası, İİK'nun 16. maddesine dayalı şikayet olup, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca takipten haberdar olunduğu tarihten itibaren 7 günlük şikayet süresi içinde icra mahkemesine başvurulması gerekir. Somut olayda, şikayet konusunun borçlu aleyhine başlatılan takipte yapılan tebligatın usulsüzlüğü olduğu, şikayet edenin kendisine kıymet takdiri raporunun tebliğ edildiği tarihte dosyadan haberdar olduğunu belirttiği, kıymet takdir raporunun 17/04/2019 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği görülmüştür. Bu durumda, anılan takipten en geç 17/04/2019 tarihinde haberdar olunmasına rağmen, borçlunun tebligat usulsüzlüğü şikayetini 7 günlük yasal süre aşıldıktan sonra 25/02/2020 tarihinde yapmış olması nedeniyle şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine" karar verildiği görülmüştür....

      Uyuşmazlık, usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. Takip dosyası incelendiğinde; davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine başlatılan ilamsız takipte ödeme emrinin 29/01/2020 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlunun 17/03/2020 tarihinde dosyaya itirazlarını bildirdiği görülmüştür. Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nın 16/1. maddesidir. Bu yöndeki şikayetin ise, usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük süre içinde yapılması gerekmektedir....

      , Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesinde ise; “Kendisine tebligat yapılacak kişi adresinde bulunmazsa tebliğ, kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır” düzenlemesi yer almaktadır....

        HMK'nun 119/1-e maddesi uyarınca; şikayetçi, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaları şikayet dilekçesinde göstermek zorundadır. Aynı Kanun'un 25. maddesi hükmüne göre de; hakim, şikayet dilekçesinde bildirilen vakıalarla bağlı olup; ileri sürülmeyen maddi olayları kendiliğinden gözetemez. Somut olayda; borçlu, şikayet dilekçesinde, kıymet takdir raporu tebligatının usulsüz olduğunu ileri sürmediği halde, mahkemece, borçlunun şikayet dilekçesinde dayandığı vakıaların dışına çıkılıp, re'sen dikkate alınacak hususlar kapsamında da olmayan tebligat usulsüzlüğü nedenine dayalı olarak, kıymet takdir raporunun borçluya usulüne uygun tebliğ edilmediği, dolayısı ile kıymet takdiri kesinleşmediği,ihalenin feshi aşamasında aşamasında kıymet takdirine itirazın değerlendirilebileceği, bilirkişiden alınan rapor içeriklerine göre borçlunun kıymet takdirine yönelik itirazının yerinde olduğundan bahisle ihalenin feshine karar verilmesi doğru değildir....

          Davalıya 13 örnek ödeme emri 07.05.2013 tarihinde, adresinde bulunmadığından bahisle Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre mahalle muhtarına tebliğ edilmiştir. Davalı duruşmada, icra tebligatından haberi olmadığını savunmuş, ancak icra mahkemesinde şikayet yoluyla tebliğ tarihini düzelttirdiğini ileri sürmemiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.03.2005 gün, 2005/6-190-220 sayılı kararı doğrultusunda, İcra Mahkemesi ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. Bu durumda 07.05.2013 tarihinde yapılan tebligatın kesinleştiğinin kabulü gerekir. Mahkemece, kesinleşen takip üzerine yasal sürede ödemenin yapılıp yapılmadığı üzerinde durularak ve işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile ödeme emri tebligatının usulsüz yapıldığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....

            Davalıya 13 örnek ödeme emri, 16/10/2012 tarihinde adresinde bulunmadığından Tebligat Kanunu'nun 21.maddesine göre mahalle muhtarına tebliğ edilmiştir. Davalı, duruşmada, ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu, ancak icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürüp tebliğ tarihini düzelttirmediğini beyan etmiştir. Bu durumda 16.10.2012 tarihinde yapılan, tebligatın kesinleştiğinin kabulü gerekir. İcra Mahkemesi, ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30/03/2005 ve 2005/6-190-220 ve 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Mahkemece, kesinleşen takip üzerine yasal sürede ödemede bulunup bulunmadığı üzerinde durularak işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....

              Diğer taraftan borçlunun yurtdışında cezaevinde olduğuna dair belgenin Türkçe tercümesi mahkemece temin edilip, şikayet edilen hususlar yöntemince değerlendirilmeden tebligat usulsüzlüğü ispat edilemediği gerekçesi ile noksan inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ :Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                garanti kurumlarına sağlanan hazine desteğine ilişkin kararda değişiklik yapılmasına dair kararın (karar sayısı: 162) KGF destekli krediler açısından söz konusu olabileceğini, müvekkili bankanın, Adapazarı Şubesi kredili müşterilerinden olan şikayet eden borçlu T1 ve diğer şikayet eden borçlu T2 San.ve Tic....

                UYAP Entegrasyonu