Borçlunun; kendisine gönderilen ödeme emrinde borca itiraz süresi ile ödeme süresinin gösterilmediğinden bahisle ödeme emrinin iptali istemi ile icra mahkemesine yaptığı başvuru itiraz değil, İİK'nun 16. maddesi kapsamında "şikayet" niteliğindedir. O halde, icra mahkemesince şikayetin esası incelenmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken hukuki nitelendirmede hataya düşülerek şikayetin itiraz olarak nitelendirilip başvurunun icra dairesine yapılması gerektiğinden bahisle şikayetin reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/589 esas sayılı şikayet başvurusu sonucunda verilen kararın kesinleşmiş onaylı bir örneğinin dosya içerisine alındıktan sonra gönderilmesi için dosya geri çevrilmiş, ancak geri çevirme kararı sonrası gönderilen ödeme emrinin iptaline ilişkin şikayet dosyasında kararın kesinleşme şerhi bulunmamakla, kararın kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Davalı tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürüp usulsüz tebligatın ve takibin iptalini istediğine göre, mahkemece açılan şikayet dosyasının kesinleşmesi beklenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, şikayet dosyasının kesinleşmesi beklenmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir....
Yukarıda incelenen takip sürecinde borçlu T1 vekili T2 aracılığıyla İstanbul 27.İcra Müdürlüğü 2017/15491 takip sayılı (Eski 2013/2395takip) dosyası ile aleyhine başlatılan takipte 1 İcra Hukuk Mahkemesi'ne 2013/691 esas sayılı dosyasında usulsüz tebliğ ile birlikte icra dairesinin yetkisine borca ve takibe şikayet ve itiraz ettiği, yine aynı vekili aracılığıyla 03/07/2013 tarihindeİstanbul 1 İcra Hukuk Mahkemesi'ne 2013/691 esas kaydı ile yapılan şikayet sonucu takip konusu senet aslı icra kasasına verilmediği için 2014/475 karar sayılı 28/05/2014 tarihinde ödeme emrinin iptalini sağladığı, bu karar nedeniyle davacı/borçlu adına kendisini bu dosyalarda temsil eden vekiline yeniden ödeme emri tebliği üzerine 5 günlük süresi içinde işbu davanın açıldığı, anlaşılmıştır....
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre; Sanığın üzerine atılı 2004 sayılı İİK’nın 338/1. maddesine aykırılık suçunun kovuşturmasının şikayet şartına bağlı olduğu, İİK’nın Onaltıncı Bab’ında düzenlenen bir kısım suçlar bakımından şikayet hakkının doğması için bu suçların niteliği gereği icra takibinin kesinleşmesi gerektiği, icra takibi kesinleşmeden yapılacak şikayetin, henüz doğmamış bir hakkın kullanımı niteliğinde olacağı ve icra takibinin sonradan kesinleşmesinin de bu şikayeti süresinde ve usulüne uygun yapılmış bir şikayet konumuna getirmeyeceği cihetle; CMK'nun 223/8. maddesinde soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması halinde “davanın düşmesine” karar verileceğinin öngörülmesi, Somut uyuşmazlıkta; borçlu tarafından yapılan borca itiraz sonrası, icra takibinin 01/09/2014 tarihinde durduğu, şikayetin ise 22/12/2014 tarihinde yapılması nedeniyle icra takibi henüz kesinleşmeden şikayette bulunulduğu...
DÜŞÜNÜLDÜ: Dosya kapsamına göre, şikayetçi vekili 22.12.2005 tarihli şikayet dilekçesinde, borçlunun hakkında yapılan icra takibine karşı ......
İcra Mahkemesince anılan şikayet sebebi tartışılmadan şikayet konusu yapılmayan 2942 Sayılı yasa’nın geçici 6. maddesi gerekçe yapılarak,haczin kaldırılmasına karar verilmiştir.Yukarıda bahsedilen HMK’nun 26. maddesi göz önünde bulundurulduğunda şikayet nedeni yapılmayan husus gerekçe yapılarak, karar verilmesi doğru değildir.Mahkemece,borçlu vekili tarafından ileri sürülen hususlar incelenerek,sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 22.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, kambiyo senetlerine özgü takipte, borçlu tarafından açılan borca itiraz davasına ilişkindir. İİK'nun 168/5. maddesine göre; kambiyo senetlerine özgü takipte borca itirazın ödeme emri tebliğinden itibaren 5 günlük hak düşürücü sürede yapılması gerekmektedir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 10/01/2019 NUMARASI : 2018/621 ESAS 2019/14 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Mersin 1....
HMK'nun 119/1-e maddesi uyarınca; şikayetçi, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaları şikayet dilekçesinde göstermek zorundadır. Aynı Kanun'un 25. maddesi hükmüne göre de; hakim, şikayet dilekçesinde bildirilen vakıalarla bağlı olup; ileri sürülmeyen maddi olayları kendiliğinden gözetemez. İlk derece mahkemesince; borçlu şirket açısından, şikayet dilekçesinde, ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu ileri sürmediği halde, borçlunun şikayet dilekçesinde dayandığı vakıaların dışına çıkılıp, re'sen dikkate alınacak hususlar kapsamında da olmayan ödeme emrinin borçluya usulüne uygun tebliğ edilmediğinden davacıların davasını yasal süresi içinde olduğundan bahisle davanın esasının incelendiği görülmektedir. Somut olayda, takip borçlusu şirkete ödeme emri 16/08/2019 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen imzaya itiraz yasal süreden sonra 23/03/2020 tarihinde ileri sürülmüştür....
Davacı borçlu tarafından asıl dava ile usulsüz tebliğ şikayeti yapılmış birleşen dava da ise imzaya ve borca itirazlar ile zaman aşımı itirazı ileri sürülmüştür. Tebligatın usulsüz yapıldığına ilişkin şikayet mahkemede her türlü delille ispat edilebileceğinden, duruşma açılmadan, şikayetçiye (borçluya) ve karşı tarafa (alacaklıya) anılan konudaki delillerini mahkemeye ibraz etmeleri için imkan tanınmadan talep hakkında dosya üzerinden karar verilmesi usule aykırıdır (HGK.nun 2003/12- 600 esas 2003/606 karar). Keza davacı borçlunun birleşen davada imzaya, borca ve zaman aşımına ilişkin itirazları şikayet mahiyetinde olmayıp belirtilen hususlar yönünden duruşma açılmadan karar verilemez. HMK'nın 317 maddesine göre cevap dilekçesi verme ve itiraz süresi iki haftadır. Davalı alacaklıya dava dilekçesi ve tensip zaptının tebliğ edilmediği anlaşılmıştır....