Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Ticaret Mahkemesi ise; Ticaret Mahkemesinde kayıt kabul davası açılmış olduğundan talebin kayıt kabul davası olmayıp İİK m.16 gereğince iflas dairesinini muamelesini şikayet olduğundan bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. İİK'nun 16. maddesinde “Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir.” hükmü yer almaktadır. Davacı,Muflis davalının tasfiye işlemlerinin 3. İflas Müdürlüğü'nce yapıldığını, davalı tarafından davacının alacaklarına karşı imzaya itiraz davası açıldığını, ancak iflas iadresi tarafından davaların sonucu beklenmeden ve dikkate alınmadan müflis şirket yetkilisinin imzayı inkar ettiği gerekçesiyle alacağın reddine karar verdiğini belirterek, anılan kararın iptalini talep etmiştir....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, kambiyo senetlerine özgü takipte, borçlular tarafından açılan imzaya itiraz davasına ilişkindir....

    İtiraz dilekçesi ile imzaya itiraz hakkının saklı tutulması imzaya itiraz edildiği anlamına gelmeyeceği gibi, imzaya itiraz hakkının saklı tutulduğuna dair ibarenin itiraz dilekçesine sonradan eklendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda takipte dayanılan 20.01.2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesi hükümlerine göre uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken mahkemece, davacının dayandığı kira sözleşmesinin taraflar arasında ihtilaflı olduğu, uyuşmazlığın çözümünün yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.'...

      Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tebligatın usulsüzlüğüne dair şikayetin süresinde olmadığını, ödeme emri tebligatının usule, yasaya uygun olduğunu, usulsüz olmadığını bu nedenle şikayetin reddine karar verilmesi gerektiğini, borçulunun imzaya itiraz davasının süresinde olmadığını, borçlu şirketin müvekkili şirketten inşaat iskele malzemesi kiraladığını, buna dair taraflar arasında imzalanmış sözleşme bulunduğunu, davacının bakiye borcunu ödememesi nedeniyle dava konusu çekin keşide edilip müvekkiline verildiğini, çekin karşılıksız çıkması sebebeyile icra takibinin başlatıldığını belirterek, davacının şikayetinin reddine, tebligat usulsüzlüğüne dair şikayetin redine, imzaya itirazın süre ve esas yönünden reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı uhdesinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

      İİK'nun 170/a maddesi gereğince icra mahkemesi, müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir. Buna göre borçlunun İİK.nun 168.maddesinde yazılı yasal 5 günlük sürede borca yada imzaya itiraz etmesi veya zamanaşımı itirazında bulunması durumunda, takip konusu belgenin kambiyo senedi vasfını haiz olmadığının ve dolayısıyla alacaklının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunmadığının tespit edilmesi halinde, diğer itiraz nedenleri incelenmeksizin İİK'nun 170/a maddesi uyarınca re'sen takibin iptaline karar verilmesi gerekir....

        Açılan davada 30/09/2020 ödeme tarihli senet yönünden kambiyo vasfı şikayetinde bulunulmamış, sadece imzaya itiraz edilmiştir. Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi sonunda alınan rapor ile imzanın davacı eli ürünü olmayıp sahte olarak atılmış imzalar olduğu bildirilmiştir. 30/09/2020 ödeme tarihli senette de ayrıca keşide yeri olmayıp keşideci adı yanında yazılı yer İzm'dir. Bu durumda İİK 170/ a-2 maddesi gereğince imzaya itiraz üzerine ayrıca şikayet konusu yapılmasa bile kambiyo senedi vasfının öncelikle ve kendiliğinden incelenmesi zorunludur. Bu nedenle 30/09/2020 ödeme tarihli senet yönünden de İİK 170/a-2. Maddesi gereğince takibin iptaline ve İİK'nın 170/a maddesinde tazminat öngörülmediğinden davacı yanın tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken imzaya itirazın kabulü ile takibin durdurulması ve davacı lehine tazminata karar verilmesi isabetli olmamıştır....

        Maddesine göre davacı şirkete tebliğ edildiği, davacı şirketin bu tebliğe yönelik usulsüz tebliğ şikayetinde bulunmadığı gibi tebliğ işleminde de usulsüzlük bulunmadığı, davanın ise ödeme emrinin tebliğ edildiği beş günlük itiraz süresi geçtikten çok sonra 14/02/2020 tarihinde açıldığı, bu durumda İlk Derece Mahkemesinin davacı şirket yönünden davanın süre yönünden reddine dair kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı vekilinin hukuk davasında karar verilmesi için ceza davasının sonucunun beklenilmesi gerektiğine dair iddiasının icra mahkemesinde görülen ve ivedi işlerden olan itiraz ve şikayetlerde geçerli olmadığı, diğer taraftan davacılardan T2 hakkında yapılan bir takip bulunmadığından anılan kişinin takipte taraf sıfatı bulunmadığından imzaya ve borca itiraz edemeyeceğinden aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle bu kişi yönünden davanın reddine karar verilmesinde de usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla; İstinaf edilen kararda HMK.355 mad. gereğince kamu...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında görülen imzaya itiraz davası sırasında davalı vekili 31/01/2006 günlü dilekçesiyle reddi hakim yoluna başvurmuştur. Bu konuda verilen kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı 31/01/2006 günlü dilekçesinde "teminatsız olarak takibi durdurduğu bu nedenle H.S.Y.K.'ya şikayet ettikleri” gerekçeleri ile davaya bakan hakim hakkında Reddi Hakim talebinde bulunmuştur. Red edilen Hakim ...'ın red talebinin yerinde olmadığı görüşü üzerine dosyayı inceleyen merci hakimliğince reddi hakim talebinin reddine ve H.Y.U.Y.’nın 36. maddesi gereğince (150.00.- YTL) para cezasının red talebinde bulunandan alınmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

          Dolayısıyla ilk derece mahkemesince, davacı tarafın, borçlu asilin hukuki işlem ehliyeti bulunmadığı iddiasına dayanan şikayet sebeplerinin esasının incelenmesi, yine imzaya itiraz talebi yönünden de davacı vasisinin sağlık mazeretine ilişkin belge ve raporların sorularak celbi ve sonucuna göre hukuki değerlendirmede bulunulması gerekirken, eksik inceleme ve değerlendirme neticesinde hüküm tesisi cihetine gidilmesi hukuka aykırı olduğundan, davacı tarafın istinaf başvurusunun sair sebepler bu aşamada değerlendirilmeksizin kabulü ile, HMK'nun 353/1- a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, belirtilen eksikliklerin giderilerek yargılamaya devam edilmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine oy birliği ile karar verilmiştir....

          DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü nedeniyle tebliğ tarihinin düzeltilmesi, İİK'nın 169/a. maddesi uyarınca borca itiraz ve İİK'nın 170. maddesi uyarınca imzaya itiraz istemine ilişkindir. Davacının, tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin başvurusu, İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğindedir. Şikayet başvurusu, şikayete konu işlemin öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde yapılmalıdır. Somut olayda davacı borçlu, takibi 09/04/2019 tarihinde öğrendiğini bildirmiş olup, usulsüz tebligat şikayeti yasal süresindedir....

          UYAP Entegrasyonu