İcra müdürlüğünün 2020/944 Esas sayılı dosyası, İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: Aldırılan bilirkişi raporlarına göre imzaların davacı borçluların el ürünü olduğu anlaşıldığından, davacıların imzaya ve borca itirazlarının ayrı ayrı reddine, asıl alacağın %20'si oranında tazminatın davacılardan alınarak davalıya verilmesine, %10'u oranında para cezasının davacılardan alınarak hazineye irat kaydına karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili tarafından, raporların hüküm kurmaya elverişli olmadığı, delillerin yeterince toplanmadığı, eksik inceleme ile karar verildiği, tazminat ve para cezasının hukuki dayanağının olmadığı belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, kambiyo senetlerine özgü takipte takip borçlularının açtığı imzaya ve borca itiraz davasına ilişkindir....
İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki imzaya ve borca itiraz ile şikayet uyuşmazlığından dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ve tazminat ve para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın muteriz borçlu tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı borçlu tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
HMK'nın 33. maddesi gereği, hukuki tavsif, hukuki sebebin ve uygulanacak yasa maddesinin tespiti hakimin görevine giren bir konudur (HGK 5.6.1991 tarih, 1991/12-258 E-344 K). Borçlu vekilinin itiraz dilekçesinde bildirdiği takibe konu bonoda şirkete atfen atılı bulunan imzanın şirket yetkilisine ait olmadığına dair itirazı, imzaya itiraz niteliğinde olmayıp İİK'nın 169. maddesinde düzenlenen borca itiraz niteliğindedir. Dairemizin bozma ilamında borçlunun ''imzaya itirazının kabulüne'' şeklinde ki ifadenin maddi hata sonucu yazıldığından belirlenen hukuki tavsife göre olaya uygulanması gereken İİK'nın 169/a maddesinin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: Mahkemece; davacının resmi kurum ve kuruluşlarda bulanan ıslak imzalı evrakların dosya içerisine alındığı ve eli ürünü olup olmadığının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve bilirkişi raporunda, T1 isimli şahsın eli mahsulü oldukları yönünde kanaate varıldığı, buna göre söz konusu bono üzerindeki imzanın davacıya ait olduğunun tespit edildiği, bu nedenle imzanın borçlu davacıya ait olduğu, hükme dayanak alınan raporla sabit olduğu gerekçesiyle davacının imzaya itiraz davasının reddine; borca itiraz yönünden yapılan değerlendirmede, yazılı kanun maddeleri, dosya içeriği, tüm bilgi ve belgeler değerlendirildiğinde borçlunun İİK 169. madde kapsamında borca itiraz ettiği ve yine aynı madde kapsamında "resmi veya imzası ikrar edilmiş bir" belge sunmak zorunda olduğu, somut olayda ise borçlunun İİK 169/a-2 maddesinde belirtilen nitelikte belge sunamadığı, sunulan belgelerin kayıtsız şartsız borç ikrarını içermediği, bunun dışında mahkemenin...
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: davacının icra mahkemesine müracaat ile imzaya ve borca itirazda bulunduğu, mahkemece İmzaya ve borca itirazın reddine, İtiraz ile birlikte İİY’nin 170/2. maddesine göre takibin durdurulması kararı verilmediğinden, İİY’nin 170/3. maddesi gereğince borçlu aleyhine tazminat ve para cezasına hükmolunmasına yer olmadığına karar verildiği görülmektedir. Borçlunun iddiası, İİK'nun 168/5. maddesine dayalı borca itiraz niteliğindedir. Bu durumda, itiraz hakkında İİK'nun 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup; anılan maddenin 6. fıkrasında borçlunun itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle reddi halinde takibin muvakkaten durdurulmuş olması koşuluyla alacaklının isteği üzerine borçlunun takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceği hükme bağlanmıştır....
Hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu ve rapor doğrultusunda imzaya itirazın reddine karar verilmesi de yerindedir. Davacının sair itirazları ise borca itiraz niteliğinde olup İİK'nın 169/a-l. maddesi gereğince; borcun bulunmadığı ve itfa yahut imhal edildiği, resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlandığı takdirde mahkemece itiraz kabul edilir. Somut olayda, davacının İİK'nın 169/a maddesi gereğince iddialarını ispatlayamadığı, takibe konu senedin kambiyo vasfına haiz olduğu anlaşılmış olup, mahkemece davacının borca itirazının reddine ilişkin duruşmalı olarak verilen karar yerindedir....
itirazlar yönünden dosyanın incelenmek üzere Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi yönündeki talep hakkında karar verilmeden eksik inceleme ile imzaya itirazların reddine karar verildiğini, bu davanın sadece imzaya itirazların değil, aynı zamanda borca itirazları da içerdiğini, dava dilekçesi içeriğinden, böyle bir borcun bulunmadığını ifade ettiğiklerini yani borca da itiraz edildiğinin açık olduğunu, imzaya itiraz dışındaki tüm itirazlar borca itiraz olarak kabul edileceğinden, gerek dava dilekçesindeki borca itirazlar gerekse yargılama sırasında ortaya çıkan tahrifat hususu dikkate alındığında öncelikle haklı davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken haklı borca itirazların reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, halbuki, mahkemeden, itirazların ve bilirkişi raporu ile tespit edilen tahrifat hususu doğrultusunda bilirkişilerce daha detaylı bir inceleme yapılmasının talep edildiğini, İzmir 19....
Takibe konu çek incelendiğinde; keşidecinin davacı şirket, lehtar/cirantanın davalı alacaklı olduğu, çekin yasal süresi içerisinde ibraz edildiği ve kambiyo vasfını taşıdığı anlaşılmıştır. Somut olayda; davacı keşideci sıfatıyla yer aldığı çekteki imzaya itirazı ile birlikte takibe konu çekin, taraflar arasında 12/06/2020 tarihli Gayrimenkul Satış Protokolü gereğince davalıya teminat olarak verildiğini iddia ederek imzaya ve borca itiraz etmiştir. Borçlu tarafından ödeme emri tebliğinden itibaren beş gün içinde icra mahkemesine verilecek itiraz dilekçesiyle takibe konu çekle ilgili imza itirazıyla birlikte, imzaya itirazla çelişmeyen itiraz sebepleri de bildirilebilir (örneğin, zamanaşımı, yetki, derdestlik vb.). Buna karşılık borçlu, imza itirazıyla birlikte çekin teminat için verildiğini bildiremez. Çünkü imzaya itirazla çekin teminat amaçlı verildiği iddiası birbiriyle çelişme halindedir....
DAVA Davacı borçlu vekili itiraz dilekçesinde, takip konusu senetler üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını ve borcu bulunmadığını beyanla imzaya borca ve tüm ferilere itirazla takibin iptali ile icra tazminatına ve para cezasına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. II. CEVAP Alacaklı vekili cevap dilekçesinde iddiaların yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, grafoloji uzmanı bilirkişi tarafından tanzim edilen 06.01.2022 havale tarihli raporda takibe konu senetteki imzaların borçlunun eli ürünü olduğu kanaatine varıldığı, raporun denetime uygun olduğu, imzaya itirazın reddi gerektiği öte yandan, davacının borçlu olmadığına dair resmi veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belge sunamadığından borca itirazının da yerinde olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....
İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili tarafından, bilirkişi raporunun kesin kanaat bildirmediği, yeniden rapor aldırılması gerektiği belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İhtilaf konusu, taraflar arasındaki kambiyo senetlerine özgü takipte, davacı borçlunun açtığı imzaya ve borca itiraz davasına ilişkindir....