Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İşleyecek faize itiraz ile faiz oranına itiraz birbirinden farklı itirazlar olup işleyecek faize itirazın içinde faiz oranına da itiraz olduğu (çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesinden yola çıkılarak) sonucuna varılamaz. Borçlunun icrada itirazı ile duran icra takibine devam edebilmesi için alacaklı itirazın iptali (İİK m. 67) veya itirazın kaldırılması (İİK m.68, 70) yollarından birine başvurması gerekir. İİK m. 67 de düzenlenen itirazın iptali davası (müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan) normal bir eda davasıdır (Kuru, Baki; İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013 s. 248). Hukuk Genel Kurulun da itirazın iptal davasının eda davası olduğu görüşündedir. HGK 3.5.2006; 19/260-251 (YKD 2007/4 s. 626-631). İtirazın iptali davasının tahsil davası olup olmadığı öğretide tartışmalıdır. Ancak mahkemece itirazın iptali davası sonucunda itirazın iptaline karar vermiş ise ve ayrıca ".....

    E. sayılı dosya) söz konusu itirazın kaldırılmasını talep etmiş, eldeki itirazın iptali davasını ise 09.09.2011 tarihinde açmıştır. Hâl böyle olunca yukarıda yapılan değerlendirme ve varılan sonuca göre İİK’nın 67. maddesinde öngörülen bir yıllık sürenin itirazın kaldırılması için icra mahkemesinde açılan dava tarihi (09.11.2009) itibariyle işlemeye başladığı ve itirazın iptali davasının hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığının kabulü gerekir." şeklinde içtihatta bulunmuştur. (Yargıtay HGK. 28/02/2019 gün 2018/13-602 E. 2019/218 K.sayılı kararı). Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6....

      Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkâr tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır. Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira, itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır....

        İcra İflas Kanununun 68 ve 68 (a) maddelerinde sözü edilen belgelerden birine sahip olmayan alacaklı, itirazın giderilmesini sağlayabilmek için yalnız itirazın iptali yoluna başvurabilir. Borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş ya da itiraz geçerli değilse alacaklının itirazın iptali davası açmasında hukuki yarar yoktur. İtirazın iptali davası süreye tabidir. Alacaklı itirazın kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde davayı açabilir. İcra takibi konusu alacak (davası) iş mahkemesinin görevine girmekte ise, itirazın iptali davası da iş mahkemesinde açılır (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku, ... Kasım 2004, s. 223.). Buna göre davada 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 7. maddesi uyarınca sözlü yargılama usulü uygulanır. İtirazın iptali davasında, işçilik alacaklarıyla ilgili olarak tahsil hükmü kurulması mümkün olmaz. Yargılama sonunda icra takibine itirazın kıdeme ya da tamamen iptali ile takibin devamına ya da davanın reddine dair karar verilmelidir....

          Alacaklı, esasa ilişkin itirazın iptali davasını mahkemede açarsa, itirazın iptali davasına bakan mahkeme, İİK.’nun 67. maddesine göre, borçlunun icra dairesine yapmış olduğu yetki itirazını inceleyemez). ilamsız icra takibine borçlunun süresinde, hem yetki itirazında bulunduğu, hem de borca itiraz ettiği, yetki itirazının takip hukuku ile ilgili olarak İİK.’ nun 50/2. maddesi uyarınca, İcra Tetkik Mercii’nce çözümlenmesi gerektiği, bu husus çözümlenmeden borca itirazın incelenmeyeceği, itirazın iptali ile bu davaya karşılık açılan alacak davasının incelenemeyeceği gerekçesiyle açılan davanın ön şart yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı- karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Asıl dava, İİK.’ nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali davası olup, karşılık dava ise alacak istemine ilişkindir....

            Öte yandan itirazın kaldırılmasına karar verilmeksizin doğrudan tahliyeye hükmedilmesi de hatalı olmuştur. İİK.’nun 269/b-1. maddesi son cümlesi uyarınca itirazın kaldırılması istenilmeden tahliye talebinde bulunulamayacağı gibi bazı ayrık durumlar dışında mahkemece itirazın kaldırılması kararı verilmeksizin tahliyeye de karar verilemeyeceğinden kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ve davalılar verilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 30.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/229 Esas KARAR NO : 2023/679 DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 06/04/2023 KARAR TARİHİ : 23/10/2023 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin alacağı için takip başlattıklarına ancak davalının takibe kısmen itiraz ettiğini bu itirazın haksız olduğunu öne sürmüş itirazın iptalini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde takibe konu faturaya esas işin yapılması sırasında davacının adına ve hesabına onun işinin gördürüldüğünü, gördürülen bu iş bedelinin itiraz edilen tutar kadar olduğunu öne sürmüştür. Ara buluculuk dava şartının yerine getirildiği görülmüştür. Davaya esas takip dosyasının incelenmesinde takibe itirazın 1 haftalık süresi içinde yapıldığı itirazın iptali davasının 1 yıllık süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır....

                Mahkemece, dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda itirazın 30.000 dolar üzerinden iptaline, işlemiş faiz ve icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Davanın kabulüne dair mahkemenin ilk kararının temyizi üzerine dairemizce, davacının davasının itirazın iptalini, alacak davasını olduğunun davacı tarafından açıklanması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinden bozulmuş, davacı akabinde davanın itirazın iptali davası olduğunu bildirmiştir. İtirazın iptali davasının görülebilmesi için, usulüne uygun açılmış bir icra takibinin bulunması, davalının süresinde itirazda bulunması ve davacı alacaklınında süresi içinde itirazın iptali davası açması gerekir. Davacının 24.4.1997 tarihinde icra takibi yaptığı, davalının süresi içinde itirazda bulunduğu, davacınında süresinde eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır....

                  Bu durumda işlemiş faize ilişkin itirazın iptali talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece “...itirazın iptali ile takibin 2006/14627-16424devamına” denilmek suretiyle işlemiş faiz yönünden de itirazın iptaline karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 3-Davacı, icra takibinde 5.402.061.750 TL asıl alacak, 3.762.061.750 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.164.000.000 TL üzerinden, toplam alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte takip başlatmış olup, mahkemece “itirazın iptaline, takibin devamına” denilmek suretiyle işlemiş faiziyle birlikte toplam alacak üzerinden faize faiz yürütülmüş olmaktadır ki bu durum Borçlar Kanununun 104/son maddesinde düzenlenen “faize faiz yürütülemez” hükmüne aykırı olup, kabul şekli bakımından ayrıca bozmayı gerektirir. Ne var ki bu yanlışlıkların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK.nun 438/7. maddesi gereğidir....

                    İİK. 67/1 maddesi " Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. " düzenlemesini getirmiştir. Bu yasal düzenleme doğrultusunda yapılan icra takibine borçlunun itiraz etmesi halinde davanın bir yıllık süre içinde açılması zorunludur. Bu süre sukutu hak süresidir. Ne var ki, bu sürenin başlaması için itirazın alacaklıya tebliği zorunludur. Yasada bu sürenin itirazın alacaklıya tebliğinden başlayacağı açıkça vurgulanmıştır. Yasa koyucu bu sürenin sukutu hak süresi olması, bu bağlamda hakkı söndüren bir süre olması nedeniyle alacaklının borçlunun itirazlarına tam olarak muttali olması, bunun da ancak itirazın tebliği yoluyla olacağını öngördüğünden 2012/17538-25057 sürenin tebligatla başlayacağını kabul etmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu