Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şayet itirazın kaldırılması davası devam etmekte ise tahliye davası yargılama devam ettiği sürece her zaman açılabilir. Eğer itirazın kaldırılması kararı kesinleşmiş ise bu takdirde tahliye davası itirazın kaldırılması kararının kesinleşmesinden itibaren altı ay içinde açılmalıdır. Zira İİK.nun 269/a maddesinde "takibin kesinleşmesi halinde tahliye davasının ihtar müddetinin bitim tarihini takip eden altı ay içinde açılması gerektiği" öngörülmüştür. Yasa koyucunun amacının 269/a maddesinde olduğu gibi tahliye davası için süre bakımından bir sınırlama getirmek olduğuna göre bu madde de öngörülen sürenin itirazın kaldırılması kararının kesinleşmesini müteakip açılacak tahliye davalarında da uygulanması gerekir....

    İİK. 67/1 maddesi "Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir" düzenlemesini getirmiştir. Bu yasal düzenleme doğrultusunda yapılan icra takibine borçlunun itiraz etmesi halinde davanın bir yıllık süre içinde açılması zorunludur. Bu süre sukutu hak süresidir. Ne var ki, bu sürenin başlaması için itirazın alacaklıya tebliği zorunludur. Yasada bu sürenin itirazın alacaklıya tebliğinden başlıyacağı açıkça vurgulanmıştır. Yasa koyucu bu sürenin sukutu hak süresi olması, bu bağlamda hakkı söndüren bir süre olması nedeniyle alacaklının borçlunun itirazlarına tam olarak muttali olması, bunun da ancak itirazın tebliği yoluyla olacağını öngördüğünden sürenin tebligatla başlayacağını kabul etmiştir. Davacının yaptığı icra takibine itiraz edildiğini öğrenmesi itirazın içeriğini tam olarak öğrendiğini göstermez....

      Dosyanın, mahkememize - sayılı kararı geldiği anlaşılmıştır.Davacı vekili 09/08/2023 tarihinde UYAP tan gönderdiği tarihsiz dilekçe ile davanın davalıların müvekkili bankadan kullandıkları kredileri geri ödememelerinden dolayı yapılan takibe itirazın sonucu açılmış olan itirazın iptali davası olup; ------- sayılı dosyasından işbu konu ile ilgili olarak davalıları aynı olan kredi alacağının tahsili amacıyla açılmış itirazın iptali davası olduğunu, usul ekonomisi açısından işbu davanın esas numarası küçük olan ----- esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep etmiştir.Mahkememizce -------sayılı dosyasının incelenmesinden taraflarının aynı olup; kredi alacağının tahsili amacıyla açılmış itirazın iptali davası olduğu, Mahkememiz dosyasının da davanın davalıların müvekkili bankadan kullandıkları kredileri geri ödememelerinden dolayı yapılan takibe itirazın sonucu açılmış olan itirazın iptali davası olduğu tespit edilmiştir....

        Alacaklı itirazın kaldırılması dilekçesinde itirazın iptali tabirlerini kullanmış olsa dahi icra mahkemesince bu dava İİK’nın 68.maddesi anlamında itirazın kaldırılması olarak nitelendirilip sonuçlandırılmalıdır. İcra mahkemesinde itirazın kaldırılması yoluna başvuran alacaklı, bu yolu bırakarak mahkemede itirazın iptali davası da açabilir. Somut olayda alacaklı, icra mahkemesinde “borçlunun itirazının kaldırılmasını icra takibinin devamına karar verilmesini” talep etmiş olup, bu talebi İİK’nın 68. maddesi anlamında itirazın kaldırılması olarak nitelendirilmelidir. Mahkemece takibe dayanak belgelerin İİK’nın 68. maddesi kapsamında sayılan belgelerden olup olmadığı incelenerek itirazın kaldırılması talebinin reddi veya kabulüne karar verilmesi gerekir. Bu durumda uyuşmazlığın takibin yapıldığı yer olan Malkara İcra Hukuk Mahkemesi’nde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22....

          Alacaklı, borçlunun bu itirazını gidermek (hükümden düşürmek) için, itirazın kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde, ya icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemek (m.68-70) veya mahkemede itirazın iptali davası açmak (m.67) zorundadır ( m.264,II,c.2). Alacaklı, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemez veya mahkemede itirazın iptali davası açmaz ise, ihtiyati haciz kendiliğinden hükümsüz kalır (düşer) ve ilgililer isterse lazım gelenlere bildirilir (m.264,IV). Alacaklının yedi gün içinde icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istememesi ya da mahkemede itirazın iptali davası açmaması halinde yalnız ihtiyati haciz hükümsüz kalır (m.264,IV); icra takibi ise, (ihtiyati haczin hükümsüz kalmasına rağmen) derdest kalmakta devam eder....

            İİK’nun 67. maddesine göre “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” Nitekim davaya konu icra takip dosyasında davalı borçlunun itirazı davalı alacaklıya 9.7.2007 tarihinde tebliğ edilmiş, bir yıllık süre içinde ilk itirazın iptali davası açılmış, bu dava devam ederken taraflar arasında protokol düzenlenmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiş ve 21.11.2008 tarihinde karar kesinleşmiştir. Tüm bu süreçlerden sonra davacı alacaklı vekili 31.12.2008 tarihinde aynı takibe dayanarak temyiz incelemesinin konusunu oluşturan ikinci itirazın iptali davasını açmıştır. Mahkemece anılan yasa hükmü gözetilerek ilk itirazın iptali davasının kesinleşmiş olduğu ve aynı takibe ilişkin ikinci kez itirazın iptali davası açma imkânı olmadığı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....

              Mahkemece, İİK’nun 67. maddesinde belirtilen itirazın iptali davasının takip talebine itiraz edilen alacaklı tarafından borçluya karşı açılan bir eda davası olduğu, alacaklının bu davayı, itirazın kendisine veya varsa vekiline tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde açması gerektiği, bu bir yıllık sürenin hak düşürücü süre olduğu, mahkemece bu sürenin re’sen göz önünde tutulacağı, davalının itirazının davacıya 09.02.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davacının açmış olduğu itirazın kaldırılması davasının itirazın iptali davası açma süresini kesmeyeceği, davacı tarafından itirazın iptali davasının 17.08.2016 tarihinde açıldığı, davanın hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra açılmış olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İtirazın kaldırılması ve tahliye İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesi istemlerine ilişkindir. Mahkemece tahliye davasının kabulüne, kısmi itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından kısmi itirazın reddine ilişkin karara yönelik olarak temyiz edilmiştir. Davacı, 27.03.2013 tarihinde başlatmış olduğu icra takibi ile ödenmeyen kiralar ile dayanak yazılı kira sözleşmesin 19. maddesi uyarınca muaccel hale gelen kiralar toplamı 16.150,00 TL kira alacağının davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı icra takibine vaki kısmı itirazında, beş aylık kira bedeli tutarı 4.250,00 TL borcun varlığını kabul etmiş, diğer aylar kiralarını ödediğini savunmuştur....

                  Alacaklı, takibin devamı için, İİK'nun 68. maddesi kapsamında itirazın kendisine tebliğinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Bu süre içerisinde itirazın kaldırılması istenilmediği takdirde, yeniden ilamsız takip yapılamaz. İtirazın kaldırılması için öngörülen altı aylık süre, yasadan kaynaklanan hak düşürücü süre olup, bu sürenin mahkemece res'en gözetilmesi gerekir. Somut olayda, itirazın alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair dosya içerisinde bilgi ve belgeye rastlanmadığından, itiraz, henüz kendisine tebliğ edilmeyen alacaklı yönünden, itirazın kaldırılması için yasada öngörülen 6 aylık süre başlamamış olup, alacaklının 16/12/2014 tarihinde itirazın kaldırılması istemi ile icra mahkemesine yaptığı başvurunun yasal sürede olduğunun kabulü gerekir. O halde, mahkemece, itirazın kaldırılması isteminin süresinde olduğu gözetilerek işin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin süre aşımından reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

                    Oysa davacı alacaklı açmış olduğu tahliye davasında takibin kesinleştiğinden sözetmiş, daha sonra da davasına itirazın kaldırılması talebini ekleyerek vaki itirazın kaldırılması istemiştir. Islah Müessesesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 176 ve devamı maddelerinde düzenleme altına alınmış olup, ıslah usul işlemlerine ilişkindir. Islah ile dava talebine ayrı, bağımsız bir davanın eklemesi mümkün değildir. Davacı, ıslah ile itirazın kaldırılmasını isteyemez. Davacı dava dilekçesinde kesinleşen takip sebebiyle tahliye isteminde bulunmuş isede ortada kesinleşmiş bir takip bulunmadığından, tahliye talebinde bulunamaz....

                      UYAP Entegrasyonu