Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DAVA Davacı, malik sıfatıyla uzun yıllardır (dava dışı üçüncü kişilerle) zilyet oldukları çekişme konusu 129 ada 10 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmesi üzerine Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1995/112 E. sayılı tapu iptal ve tescil davası açtıklarını, bu dava devam ederken idare yetkilileri tarafından dava konusu taşınmazın 4072 sayılı Yasa kapsamında kaldığı, belirli bir bedel karşılığında devredilebileceği, ancak Hazine aleyhine açılmış olan tapu iptali ve tescil davasından vazgeçilmesi gerektiğinin bildirdiğini, bunun üzerine davadan vazgeçildiğini, davanın reddine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, 4072 Sayılı Yasa kapsamında cüz'i bir bedel karşılığında taşınmazın devredildiğini, ancak davalı Hazine'nin taşınmazı geri almak için dava açtığını ve görülen Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1995/193 E. sayılı davasında, anılan taşınmazın aslında 4072 sayılı Yasa kapsamında kalmadığı ve bu konuda esaslı hataya...

    DAVA Davacı, malik sıfatıyla uzun yıllardır (dava dışı üçüncü kişilerle) zilyet oldukları çekişme konusu 129 ada 10 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmesi üzerine Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1995/112 E. sayılı tapu iptal ve tescil davası açtıklarını, bu dava devam ederken idare yetkilileri tarafından dava konusu taşınmazın 4072 sayılı Yasa kapsamında kaldığı, belirli bir bedel karşılığında devredilebileceği, ancak Hazine aleyhine açılmış olan tapu iptali ve tescil davasından vazgeçilmesi gerektiğinin bildirdiğini, bunun üzerine davadan vazgeçildiğini, davanın reddine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, 4072 Sayılı Yasa kapsamında cüz'i bir bedel karşılığında taşınmazın devredildiğini, ancak davalı Hazine'nin taşınmazı geri almak için dava açtığını ve görülen Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1995/193 E. sayılı davasında, anılan taşınmazın aslında 4072 sayılı Yasa kapsamında kalmadığı ve bu konuda esaslı hataya...

      DAVA Davacı, malik sıfatıyla uzun yıllardır (dava dışı üçüncü kişilerle) zilyet oldukları çekişme konusu 129 ada 10 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmesi üzerine Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1995/112 E. sayılı tapu iptal ve tescil davası açtıklarını, bu dava devam ederken idare yetkilileri tarafından dava konusu taşınmazın 4072 sayılı Yasa kapsamında kaldığı, belirli bir bedel karşılığında devredilebileceği, ancak Hazine aleyhine açılmış olan tapu iptali ve tescil davasından vazgeçilmesi gerektiğinin bildirdiğini, bunun üzerine davadan vazgeçildiğini, davanın reddine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, 4072 Sayılı Yasa kapsamında cüz'i bir bedel karşılığında taşınmazın devredildiğini, ancak davalı Hazine'nin taşınmazı geri almak için dava açtığını ve görülen Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1995/193 E. sayılı davasında, anılan taşınmazın aslında 4072 sayılı Yasa kapsamında kalmadığı ve bu konuda esaslı hataya...

        a taşınmazlarla ilgili her türlü yetkiyi içeren geniş yetkili bir vekâletname verdiğinin sabit olduğunu, vekil babanın kızına yardımcı rolünde usule aykırı bir şekilde birleşen davada, ipoteğin muvazaalı olduğunu, daire satışlarının dava dışı şirketçe yapıldığını söylediğini, sözlü yargılamanın usulüne uygun yapılmadığını, iyiniyetli olduğunu, davacının aksini ispat edemediğini, vekilin azli gerçekleşmeden davacının iddiasını iyiniyetli üçüncü kişiye karşı ileri süremeyeceğini, tapu iptal ve tescil davasında yolsuz tescile ilişkin hiçbir değerlendirme yapılmamışken, birleşen ipoteğin terkini davasında, muvazaaya dayalı yolsuz tescil değerlendirmesi yapılmasının dayanaktan yoksun olduğunu, hükümde tedbire ilişkin değerlendirme yapılmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir. 3. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin 31.12.2021 tarihli ve 2021/504 E., 2021/1938K. sayılı kararıyla; davaya konu ipoteğin ...'ün ... İnşaat Gıda Tekstil San ve Tic. Ltd....

          Davalı birleşen dosya davacısı vekili cevap dilekçesinde özetle; davayı kabul etmediklerini, öncelikle davanın usulden reddine karar verilmesini, usulden red kararı verilmezse Isparta 1.Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları tapu iptal ve tescil davasının kabulüne karar verildiğini ancak sehven ipoteğin kaldırılması talep edilmediği için ipoteğin kaldırılmadığını, bu ipoteğin muvazaalı olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme; Isparta 2....

          Şti lehine ipotek tesis edildiğinin beyan edildiğini, ipotek değerinin 150.000,00 TL. olarak gösterildiğini, davalı şirket tarafından taşınmaz üzerine konulan ipoteğin üst sınır ipoteği olarak gösterildiğini ve her ne kadar bedel belirtilmemiş olsa da rehin sözleşmesinde alacağın hangi sebepten doğduğunun belirtilmediğini, taşınmaz üzerine ipoteğin 2013 yılında tesis edildiğini ancak dava tarihine kadar geçen sürede taşınmaz üzerinde herhangi bir haciz işleminin yapılmadığını, davalı şirketin taşınmaz üzerindeki ipoteğin sebebini bildirmesi ve ticari ilişkin devam ettiğini ispatlaması gerektiğini, aksi takdirde taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması gerektiğini, davalı T6 davalı Yiğiter. Ltd. Şti'nin kurucuları Serkan ve Sertan Yiğiter'in anneleri olduğunu, davalıların kötü niyetle ve mal kaçırma kastıyla söz konusu ipoteği devam ettirdiği ihtimalinin ortaya çıktığını beyanla, davanın kabulü ile Afyonkarahisar İli, Emirdağ İlçesi, İncili Mah.'...

          İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasındaki anlaşmanın (rehin sözleşmesi) bulunması ve rehin sözleşmesinin Türk Medeni Kanununun 856. maddesi gereğince tapu siciline tescil edilmesi gerekir. Alacak sona erdiği halde alacaklı, terkin taahhüdünü iradesiyle yerine getirmezse, taşınmaz maliki ipoteğin fekkini (kaldırılmasını) dava yolu ile isteyebilir. Somut olayda; incelenen ve ipotek aktinin çerçevesini tayin eden 27.04.2007 günlü resmi akit tablosu içeriğinden ipoteğin bazı koşullarla kurulduğu, taraf1arca bu koşullar yerine getirildiği takdirde ipotek aktinin geçerli olacağının kararlaştırıldığı görülmektedir. Gerçekten, ipotek akit tablosunda ipoteğin davalı şirketten alınacak 5000 ton kömür bedeli ve ... Kömür Firmasına ait çeklerin davacıya iadesi koşulu ile kurulduğu yazılıdır. Borçlar Kanununun 149. maddesi uyarınca bir aktin varlığı ileride tahakkuk edecek bir hadiseye bağlı olarak kurulabilir....

            Davalı T3 vekili; davaya konu ipoteğin Ümraniye Belediye Encümen Kararı gereği yapıldığından idari bir işlem olup davanın idari yargı görev alanına girdiğini, ipoteğin dayanağı olan imar uygulama işleminin mevzuata uygun olmadığından iptaline karar verildiğini ve kararın Danıştay'da onanarak kesinleştiğini, şuyulandırma işlemi iptal edildiğinden ipoteğin kaldırılmasında hukuki yarar bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; " ...Somut olayda; dava konusu taşınmazları içine alan bölgede yapılan imar uygulaması ile tesis edilen ipoteğin, imar düzenlemesiyle tesis edilen kanuni ipotek olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 03.07.2007 tarihli ve 2005/1496 Esas, 2007/1878 Karar sayılı ilamıyla anılan idari işlemin iptaline karar verildiği ve hükmün kesinleştiği görülmektedir....

            İmar uygulamasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK’nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; açılacak kadastral parselin ihyası davası sonucunda, dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. İmar uygulamasıyla tesis edilen kanuni ipoteğin dayanağı da idari işlem olup, bu idari işlemin iptaliyle ipotek tesisinin de illetten mücerret, yani "yolsuz" hale geleceği ve iptal edilmesi gerektiği açıktır. Ne var ki; lehine ipotek tesis edilen davalının hakkı, kadastral parseldeki mülkiyet hakkına dayalıdır ve imar uygulamasıyla oluşturulan imar parselinin, dayanak idari işlemin iptaliyle sicil kaydının yolsuz hale gelmesi nedeniyle, davalının, kadastral parselin ihyası suretiyle mülkiyet hakkına kavuşacağı tartışmasızdır....

              İmar uygulamasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK’nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; açılacak kadastral parselin ihyası davası sonucunda, dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. İmar uygulamasıyla tesis edilen kanuni ipoteğin dayanağı da idari işlem olup, bu idari işlemin iptaliyle ipotek tesisinin de illetten mücerret, yani "yolsuz" hale geleceği ve iptal edilmesi gerektiği açıktır. Nevarki; lehine ipotek tesis edilen davalının hakkı, kadastral parseldeki mülkiyet hakkına dayalıdır ve imar uygulamasıyla oluşturulan imar parselinin, dayanak idari işlemin iptaliyle sicil kaydının yolsuz hale gelmesi nedeniyle, davalının, kadastral parselin ihyası suretiyle mülkiyet hakkına kavuşacağı tartışmasızdır....

                UYAP Entegrasyonu