WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; iddiasını yazılı delille veya yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge ile kanıtlayamayan davacı dava dilekçesinde "yasal her türlü delile" dayanmış olup yemin deliline de dayandığı kabul edilerek davacıya bu hakkı hatırlatılmalı, teklif ederse yeminin sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır. Eksik inceleme ve araştırma ile davanın yazılı şekilde reddi doğru olmadığından karar bozulmalıdır. SONUÇ: Davacının temyiz itirazlarının yukarıda 1.bentte yazılı nedenlerle reddine, 2.bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 750.00 TL yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 25.05.2010 günü oybirliği ile karar verildi....

    İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Ancak, davacı vekili dava dilekçesinde "yasal ve takdiri diğer deliller", 29.11.2011 havale tarihli delil listesinde de “yemin delili” demek suretiyle yemin deliline dayandığını bildirdiğinden, mahkemece davacıya yemin delilini kullanıp kullanmayacağı hatırlatılarak, HMK’nun 225 ve devamı maddeleri (Eski HUMK.nun 337 ve devam eden maddeleri) gereğince işlem yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu husus yerine getirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir....

      İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Burada zamanaşımı başlangıcı Borçlar Kanununun 128.maddesi uyarınca alacağın istenebilir hale geldiği tarih, başka bir deyişle de iddiada bulunanın ferağ umudunu yitirdiği tarihten başlar. Davacı, ferağ umudunu davalının gönderdiği 02.04.2010 tarihli ihtarnameye muttali olduğu tarihte yitirdiğinden ve eldeki dava 10.05.2010 tarihinde açıldığından, zamanaşımı süresi dolmamıştır. Mahkemece, çekişmenin esasının incelenerek hüküm kurulması yerine istemin zamanaşımının varlığı sebebiyle reddi ve bu kararı yanılgılı değerlendirmeyle onayan Dairemiz ilamı yerinde değildir. Davacının karar düzeltme istemi açıklanan nedenle kabul edilmelidir....

        İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; Dava, diğer delillerle ispat edilememiş ise de davacı, dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmış, dosyaya sunduğu delil dilekçesinde de “her türlü yasal kanıt” demek suretiyle yemin deliline dayandığını tekrar etmiştir. O yüzden, mahkemece davacıya yemin teklif hakkı hatırlatılmalı, dava bunun sonucuna uygun hükme bağlanmalıdır. Değinilen yön gözardı edilerek eksik inceleme ve araştırmayla davanın reddi doğru olmadığından, karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 02.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; Davada yazılı delil veya yazılı delil başlangıcı gibi bir delile dayanılmamış ise de davacı gerek dava dilekçesinde gerekse sonradan verdiği delil dilekçesinde “vs delil” demek suretiyle yemin delilinle de dayanmış sayılır. Davacıya, davalıya yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılarak sonucuna uygun bir hüküm kurulması gerekirken davanın eksik incelemeyle reddi doğru olmamıştır. Karar açıklanan nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, 24.11.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

            Yazılı delille veya yazılı delil başlangıcı yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HUMK.m.236 yemin (HUMK.m.344) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir. İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; Davada yazılı sözleşmeye dayanılmadığı gibi, yazılı delil başlangıcı gibi bir delile de dayanılmadığından tanık sözleriyle hüküm kurmak olanaksızdır. Ne var ki davacı, gerek dava dilekçesinde gerekse delil dilekçesinde "her türlü delil" demek suretiyle yemin deliline de dayanmış sayılır. Bu nedenle, davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılmalı, istem bunun sonucuna göre hükme bağlanmalıdır....

              İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Somut olaya gelince; davacı, dava konusu taşınmazın satış bedelinin 255.000 TL olduğunu satış bedelinin kendisi tarafından ödendiğini iddia etmiştir. Davacının dosyaya sunmuş oluduğu 17.05.2010 tarihli Garanti Bankası dekontundan davacının hesabından satıcı ... hesabına 255.000 TL bedelin havale edildiği, satışın işlem tarihi olan 17.05.2010 tarihinde yapıldığı resmi senetten ve tapu kayıtlarından anlaşılmaktadır. Tanık olarak dinlenen satıcı ... satış bedelini davacıdan aldığını 18.11.2015 tarihli celsede beyan etmiştir. Bu durumda davacı satış bedelinin kendisi tarafından ödendiğini ispatladığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir....

                HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL -KARAR- Asıl dava, inanç sözleşmesine dayalı kişisel haktan kaynaklanan tapu iptali-tescil; birleştirilen dava ise satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan kişisel hakka dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir. Birleştirilen davanın davacısı ... taşınmazı, ... AŞ.' den satış vaadi sözleşmesi ile satın almış olup taşınmaz üzerinde henüz mülkiyet hakkı kurulmamış, sonrasında da anılan taşınmaz ... AŞ. tarafından davalı ...'ya kayden satılmıştır. Açıklanan nedenlerle gerek asıl dava gerekse birleştirilen dava kişisel haktan kaynaklanmaktadır. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 23.01.2020 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 28.01.2020 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 14.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır....

                  DAVA TÜRÜ : Ticari Nitelikteki İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan DOSYANIN DAİREYE GELİŞ TARİHİ: 24.12.2015 K A R A R Mahkeme tarafından yapılan nitelendirmeden de anlaşıldığı üzere taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı tarafından birlikte alındığı iddia edilen değerleri tespit edilen eşyaların bedelinin yarısının tahsili amacı ile başlatılan icra takibine itirazdan kaynaklanan itirazın iptali isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Kanunu 14. maddesi uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (3.)...

                    Mahkemece, devrin inanç sözleşmesine dayanılarak gerçekleştirildiği, sözleşmenin yazılı delille ispatının gerektiği, resmi satışlarda sözleşmenin tarafı olan davacının muvazaa iddiasında bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. Yukarıda da özetlendiği gibi, taraflar arasındaki uyuşmazlık inanç sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Davacı tarafından davalıya yazılan mektupta, tapu devrinin davacının içerisinde bulunduğu mali sıkıntıdan kurtarılması amacıyla gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. İnanç sözleşmesinden kaynaklanan dava 05.02.1947 gün ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca yazılı delil ile ispatlanmalıdır....

                      UYAP Entegrasyonu