Şti'nin yasal sürede icra dairesine verdiği dilekçesinde borca itiraz ettiği, alacaklının itirazın kaldırılması isteminde bulunduğu, mahkemece, takip dayanağı belgenin İİK'nun 68. maddesinde sayılan belgelerden olmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. İİK.nun 68/1. maddesi gereğince; talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenit ise, alacaklı itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Somut olayda, takip dayanağı belge, "alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi" başlıklı olup, belgede borcun konusunun, borçlunun alacaklıya ödeyeceği tutarın ve ödeme günlerinin açıkça belirtildiği ve sözleşmenin taraflarca imzalandığı, borçlunun itiraz dilekçesinde belgedeki imzasına itiraz etmediği anlaşılmaktadır....
İİK 16 gereği itiraz ve şikayet yolu açık olmak üzere karar verildi....
Borçlu vekili icra takibine itirazında, takip konusu faturalardan 7 adedi ile ilgili olarak sadece icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş ve bu faturalarla ilgili olarak borca itiraz etmemiştir. 3 adet fatura yönünden ise hem icra dairesinin yetkisine hem de borca itiraz etmiştir. Sadece icra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi halinde bu yöndeki itirazı incelemek İİK'nın 50. maddesi hükmü uyarınca icra hukuk mahkemesinin görevine girmektedir. Hem icra dairesinin yetkisine hem de borca itiraz edilmesi halinde ise itirazın iptali davasında görevli olan genel mahkeme İİK'nın 50. maddesi uyarınca itirazın iptali davasının koşullarından biri olduğundan öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemek ve sonucuna göre bir karar vermek durumundadır....
nun 62. maddesi uyarınca her türlü borca itirazın İcra Müdürlüğüne yapılması gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir . İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, müvekkilinin talebinin ve başvurma gerekçesinin ödeme emrinin iptaline yönelik olduğunu , ödeme emrinin iptali istenmesine rağmen yerel mahkemenin bu talebi borca itiraz olarak değerlendirmiş olduğunu , davanın borca itiraz değil, şikayet niteliğindeki ödeme emrinin iptali davası olduğunu , İcra Dairesine ait banka adının ve hesap bilgilerinin ödeme emrinde belirtilmemesi halinde bu konudaki şikayetin kabulü ile ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur....
İcra takibinin dayanağı yapılan senedin teminat olarak verildiği iddiası İİK'nun 168/5. ve İİK'nun 169. maddesi kapsamında borca itirazdır. Buna göre borçlular vekilinin icra mahkemesine başvurusu İİK'nun 169 ve 170. maddelerine dayalı borca ve imzaya itiraz niteliğinde olup icra mahkemesince borca itirazın İİK'nun 169/a, imzaya itirazın ise aynı Kanun'un 170. maddelerine göre incelenerek oluşacak sonuca göre ret ya da kabul kararlarından biri verilmelidir. O halde, mahkemece borçluların imzaya, borca ve feri'lerine yönelik itirazların İİK'nun 169/a ve 170. maddelerine göre esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, 6100 sayılı HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsif hakime ait olduğu kuralı göz ardı edilmek suretiyle istemin görev yönünden reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece yapılan yargılama sonunda, ''Davacının borca itiraz niteliğindeki taleplerinin incelenmesinde; Borçlu, alacaklının takibe konu ettiği senedin çalındığını, çalıntı senet nedeni ile davalıya borcu ve sorumluluğu olmadığını ileri sürmüştür. Bu itiraz, borca itiraz niteliğinde olduğundan, itiraz İİK'nun 169/a maddesi dikkate alınarak incelenip değerlendirilmesi gerekir. İİK'nun 169/a-1. maddesi gereğince; borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiği, resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlanamadığı takdirde mahkemece itiraz reddedilir. İncelenen icra takip dosyası ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı Van 2....
Sayılı dosyası ile başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte asıl borçlu eşi Adem Çatal'ın vefat ettiğini, vefat etmeden önce boşandıklarını, adı geçen borçlu çocuklarının velayetinin kendisinde olduğunu, kendilerinin borçtan, eski eşinin yaptığı alışverişten haberdar olmadığını, borcun tamamına, işlemiş faizlerine, avukatlık ücretine ve ferilerine itiraz ettiklerini beyan ederek itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde olmadığını, davacı tarafın borca itiraz ettiğini, imzaya itiraz etmediğini, borca itiraz hususunda da senede karşı senetle ispat zorunluluğu olduğunu, borçluların mirası reddettiğine dair reddi miras kararının bulunmadığını, beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
gönderildiğini, davalı tarafından borca yapılan itirazın haksız, yersiz ve hukuka aykırı olduğunu, makul ve kabul edilebilir bir tarafı bulunmadığını, bu nedenle itirazın borcun tamamı bakımından iptalini, haksız ve yersiz itiraz nedeniyle duran icra takip işlemlerinin devamının gerektiğini, davacı müvekkili ile davalı arasında yapılan çeşitli işler nedeniyle davacı müvekkili tarafından faturalar düzenlendiğini, bu faturaların davalı şirket defter ve kayıtlarında dahi yer aldığını, müvekkilinin ticari defter ve kayıtları incelendiğinde davalı-borçlunun takip başlamadan önce müvekkiline ---- bakiye borcunun bulunduğunun ortaya çıkacağını, borçlunun ---- tarihli itiraz dilekçesinde tüm borca itiraz ettiğini, fakat yapılan bu itirazdan önce davalı-borçlu tarafından müvekkiline ----- haricen ödemede bulunduğunu, davalı borçlu tarafından yapılan bu ödemelerden sonra bakiye borç miktarının ------olduğunu, yapılan ödemelerden de anlaşılacağı üzere davalı borçlunun açıkça müvekkiline böyle bir...
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/04/2021 NUMARASI : 2020/508 ESAS - 2021/271 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı İcra Hukuk Mahkemesince verilen karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmakla; dosyadaki tüm kayıtlar okunup gereği düşünüldü; Davacı dava dilekçesinde özetle; hakkındaki takibin dayanağı bonodaki yazıların kendisine ait olmadığını, borcu davalının babasına ödediğini, ancak senedin iade edilmeyip bonodaki alacaklı hanesine İbrahim Dönmez yerine T2 yazıldığını, borcun banka ve PTT aracılığı ile ödendiğini belirterek, takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili arasında hayvan alım satımında ödeme amaçlı senet düzenlendiğini, ödemenin yazılı delille ispatlanamadığını belirterek, borca itirazın reddini ve inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının asılsız olduğunu, davacının takibe konu çeki ciro ettiğini kabul ettiğini, imzaya itiraz etmeyerek borca itiraz etmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı vekilinin müvekkil şirkete değil başka bir şirkete borcu olduğunu beyan ettiğini, davacının icra dosyası borçlusu olduğundan bahisle, davanın reddine, davalının %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Didim İcra Hukuk Mahkemesi'nce yapılan yargılama sonunda; davacının yetkiye ve borca ilişkin itirazlarının ayrı ayrı reddine, takibin durdurulmasına karar verildiğinden asıl alacağın %20'si oranında inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir....