Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, davacının sehven eklendiğini öğrenince borçlu kaydının silinmesini talep ettiklerini, bu nedenlerle müvekkili aleyhine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla Mahkeme kararının bu yönlerden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacının istinaf başvurusu yönünden yapılan inceleme sonucunda: Her ne kadar davacı dava dilekçesinde imzaya ve borca itiraz etmiş ise de; davacının takibe konu bonoda borçlu sıfatıyla yer almadığı, buna rağmen takip talebinde borçlu olarak gösterildiği, bu hususun davalı tarafından sehven davacıya takip yöneltildiği beyan edilerek kabul edildiği, bu nedenle imzaya ve borca itiraz yönünde inceleme yapılmadan davacı yönünden takibin iptaline karar verildiği dikkate alındığında, Mahkemece davacı lehine tazminata hükmedilmemesi isabetlidir....
Mahkemece usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne, imzaya ve borca itirazın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından imzaya itiraz yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Takibe konu bononun zorunlu unsurları barındırdığı, usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne karar verilmiş ve bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmamış olması karşısında imzaya itirazın süresinde yapılmış olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece ilk olarak Adli Tıp Kurumu'nda imza incelemesi yaptırılmış ve imzanın kuvvetle muhtemel davacının eli ürünü olduğuna dair kesin kanaat belirtilmeyen rapor tanzim edilmiştir. Bu rapora itiraz edilmesi üzerine bu kez Jandarma Kriminal Laboratuvarı'nda imza incelemesi yaptırılmış ve imzanın davacının eli ürünü olduğuna dair kesin kanaat belirtir rapor tanzim edilmiştir....
“imzaya itiraz ediyorum” “imza sahtedir” “imzayı kabul etmiyorum” “imza bana ait değildir” “senet imza etmedim” gibi” (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı S.799) davacının itirazı imzaya itiraz mahiyetinde olmadığından bahisle.. Davanın reddine..." karar verildiği görülmüştür. Davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine, Dairemizin 11/02/2020 tarih, 2019/1178 Esas, 2020/321 Karar sayılı kararı ile yapılan istinaf başvurusu incelemesi sonucunda "... Alacaklı tarafından 4 adet çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibine karşı, borçlu tarafın icra mahkemesine yaptığı 10/09/2018 tarihli başvuruda, sair şikayeti yanında çekler üzerindeki imzanın (ciranta imzasının) borçlu şirket yetkilisine ait olmadığını beyanla takip konusuçeklerdeki imzaya itiraz etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre davalı tarafından davacı hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde bulunulduğu ,davacı tarafından imzaya ve borca itirazda bulunulduğu ,ilk derece mahkemesi tarafından davanın süreden reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır....
Somut olayda, her ne kadar davacı borçlu tarafından dava dilekçesinde ödeme emrinin 13/10/2022 tarihinde tebellüğ edildiği belirtilmişse de, takip dosyasının incelenmesinde imzaya ve borca ve ferilerine itiraz eden borçluya örnek 10 ödeme emrinin 12/10/2022 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise yasal beş günlük süreden sonra 18/10/2022 tarihinde icra mahkemesine imzaya ve borca itirazını bildirdiği, dava dilekçesinde borçlu muhataba bizzat tebliğ edilen ödeme emri tebligatındaki imzanın borçlu tarafça inkar edilmediği görülmektedir....
Davacı tarafın iddiaları İİK'nun 169/a maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olduğundan, bu iddianın sözkonusu madde hükmü gereğince resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlanması gerekmektedir. Davacı borçlu tarafça davalı alacaklıya borçlu olmadığının, İİK'nun 169/a maddesinde öngörülen belgelerden biri ile ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı tarafın bu yöndeki istinaf talepleri de yerinde görülmemiştir. Davacı taraf, davalı ve vekili hakkında Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldığını ve yargılandıklarını belirtmiş iseler de; icra mahkemesi, önüne gelen itiraz ve şikayetleri İcra ve İflas Kanunu'nda düzenlenen özel usul kurallarını uygulayarak takip hukuku bakımından kesin hükme bağladığından, anılan mahkemenin kararları kural olarak maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşımaz. Bu nedenle borca veya imzaya itirazın incelenmesi sırasında sahtelik iddiasına dayalı olarak genel mahkemelerde açılan davaları bekletici mesele yapamaz....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 21/09/2021 NUMARASI : 2021/365 ESAS 2021/590 KARAR DAVA KONUSU : İmzaya İtiraz, Tebligat Şikayeti KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde istinaf yolu ile tetkikinin istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için düzenlenen inceleme raporu dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; icra takibinden davacının 08/06/2021 tarihinde e-devlet üzerinden haberdar olduğunu, yapılan ödeme emri tebliğ işleminin geçersiz olduğunu, bono üzerindeki imzayı açıkça inkar ettiklerini, asıl alacak ve ferileri de olmak üzere borcun tamamına itiraz ettiklerini, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 08/06/2021 tarihi olarak kabulü ile borca, imzaya ve ferilerine itirazlarının kabulünü talep etmiştir....
Kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takipte itiraz ve şikayeti düzenleyen İİK.nun 172. maddesine göre, ödeme emrine itiraz veya şikayet etmek isteyen borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde her türlü itiraz veya şikayetini sebepleri ile birlikte icra dairesine bildirmeye mecburdur. Somut olayda; borçlunun, kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takipte icra mahkemesine başvurarak, itiraz ve şikayetlerini bildirdiği, mahkemece, anılan itiraz ve şikayetlerin takip yoluna göre İİK.nun 172. maddesi gereğince icra dairesine yapılması gerektiğinden bahisle talebin reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek sonuca gidildiği görülmektedir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesine dayalı usulsüz tebligat şikayeti ile İİK'nın 169. maddesine dayalı yetkiye ve İİK'nın 170. maddesi uyarınca imzaya itiraz ve borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayetine ilişkindir. İstanbul 24. İcra Müdürlüğünün 2018/38338 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, alacaklı davalı tarafından borçlu davacı hakkında 249.295,89 TL alacağın tahsili amacıyla başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihi öğrenme tarihi olarak bildirilen 11/04/2019 olarak belirlenmiş, yetkiye ve imzaya itiraz yönünden esasa ilişkin nedenlerle dava reddedilmiştir. Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, usulsüz tebligat şikayetine ilişkin karar istinafa konu edilmediğinden kesinleşmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :Uyuşmazlık, Bursa 11. İcra Müdürlüğü'nün 2021/3799 E. sayılı icra takibinde senette tahrifat iddiası sebebiyle kambiyo vasfına şikayet, dayanak belge şikayeti ile imzaya, borca, faiz ve ferilerine itiraza ilişkindir. HMK.nun 207. maddesi hükmü gereğince senetteki düzeltmelerin borçlu (keşideci) tarafından paraf edilmesi gereklidir. Yani, senette mevcut olan çıkıntı veya senet metni altındaki kazıntı veya silinti ayrıca tasdik edilmemiş ise inkâr halinde yok hükmündedir. Bu nedenle senet üzerinde yapılan değişikliklerin geçerli olabilmesi için, düzenleyen tarafından imza veya paraf edilmek suretiyle onaylanması gerekir. Anılan imzaya veya paraf imzasına itiraz halinde, mahkemece yöntemince imza incelemesi yapılmalıdır. Düzeltmenin onaylı olmaması veya imzanın keşideciye ait olmadığının anlaşılması halinde, düzeltme yok hükmünde olup, senedin düzeltme öncesi durumuna göre değerlendirme yapılır....