Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan takipte borçlu tarafından süresinde icra mahkemesine başvurularak borca, imzaya itiraz edildiği, mahkemece imzaya itirazla ilgili olarak bilirkişi incelemesi yaptırılarak imzanın borçluya aidiyeti nedeniyle imzaya itirazın reddine karar verildiği, yargılama sırasında ileri sürülen tahrifat iddiasının ise itirazının genişletilmesi olarak değerlendirilerek bu kapsamdaki itirazın reddine karar verildiği görülmüştür....

    Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde, İİK'nun 168/3-4-5. maddeleri gereğince, takibe konu senedin kambiyo vasfında olmadığına yönelik şikayet ile imzaya ve borca itirazın yasal beş günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü nitelikte olup mahkemece re'sen gözetilmelidir. Somut olayda, borçluya ödeme emrinin 21.05.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun yasal beş günlük süreden sonra 01.06.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurarak takibe konu senedin kambiyo vasfında olmadığına yönelik şikayet ile birlikte imzaya ve borca itirazda bulunduğu, başvurusunda usulsüz tebligat şikayetinde de bulunmasına rağmen mahkemece bu husus gözardı edilip imzaya itirazın esastan incelenerek sonuca gidildiği görülmektedir. Mahkemece, öncelikle usulsüz tebligat şikayeti yönünden inceleme yapılmalıdır....

      Mahkemece istemin incelenmesi sırasında takibin geçici olarak durdurulmasına karar verilmiş, inceleme sonunda usulsüz tebligat şikayeti kabul edilip, imzaya itirazın reddine hükmedilmiştir. İmzaya itirazın reddi kararı borçlular tarafından temyiz edilmiş, istemin reddine karar verilmesi sebebiyle alacaklı tarafından haciz talebinde bulunulmuş ve icra müdürlüğünce talep kabul edilmiştir. Borçlular tarafından, imzaya itiraz incelemesi sırasında icra mahkemesince verilen takibin geçici olarak durdurulmasına ilişkin tedbir kararının HMK'nun 397/2. maddesi uyarınca aksi karar verilmediğinden karar kesinleşinceye kadar devam edeceği belirtilerek hacizlerin kaldırılması talebiyle icra mahkemesine şikayet yoluna başvurulmuş, mahkemece istemin reddine karar verilmiştir....

        Somut olayda, ödeme emrinin borçluya 31.07.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise İİK'nun 168. maddesinde öngörülen yasal beş günlük süreden sonra 14.08.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurarak ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürüp, imzaya itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece; öncelikle, borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayeti hakkında HMK'nun 297. maddesine göre bir karar verilmesi, tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ve itirazın süresinde olduğunun anlaşılması halinde, işin esasının incelenmesi, aksi halde istemin süreden reddi gerekirken, tebligatın usulsüzlüğüne yönelik şikayet hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden ve dolayısıyla İİK'nun 168. maddesi uyarınca itirazın süresinde olup olmadığı saptanmadan imzaya itirazın esasının incelenmesi isabetsizdir....

          Bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir Ancak, kısa hüküm fıkrasında imzaya itirazın kabulüne karar verildiği belirtildikten sonra 1/11/2018 düzenlenme tarihli 25/05/2019 vade tarihli 210.000 TL senet yönünden imzaya itirazın süreden reddine, karar verilmesi ve "50.000,00 TL lik senet yönünden imzaya itirazdan feragat edilmediğinin anlaşılması karşısında bu durum çelişki oluşturacağından ilk derece mahkemesinin kararının HMK.nun 355/1, 353/1- b-2 maddeleri gereğince kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile Hatay İcra Müdürlüğünün 2019/36312 E SAYILI dosyası ile yapılan takibin 04/01/2019 düzenlenme tarihli 12/03/2019 vade tarihli 135.000 TL senet yönünden davacı Hüseyin Yıldırım bakımından DURDURULMASINA, 02/02/2019 düzenleme, 12/03/2019 vade, 50.000 TL meblağlı senede ilişkin imzaya itirazın REDDİNE, 11/11/2018 düzenlenme tarihli 25/05/2019 vade tarihli 210.000 TL senet yönünden imzaya itirazın süreden reddine, Davacının borca itirazlarının...

          Dava İİK'nun 170.maddesine göre açılmış imzaya itiraza ilişkindir. Davacı taraf takip dayanağı çekteki imzaya itiraz etmiş olup, imzaya itirazda ispat külfetinin davalı alacaklıda olması nedeni ile mahkemece davalı tarafa bilirkişi ücretini yatırması için 2 hafta süre verilmiş, davalı tarafça 2 haftalık süre içerisinde bilirkişi ücreti yatırılmadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş, davacı taraf ihtarın gerekli şartları taşımadığından bahisle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 2004 Sayılı İİK nun 18/1 maddesinde icra mahkemesine arz edilen hususların ivedi işlerden sayılacağı ve bu işlerde basit yargılama usulünün uygulanacağı hükme bağlanmıştır. 6100 sayılı HMK nın 316 ve devamı maddelerinde basit yargılama usulü düzenlenmiştir....

          İİK'nun 170/4. maddesine göre; imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, icra mahkemesi, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklıyı senede dayanan takip konusu alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın % 10’u oranında para cezasına mahkum eder. Somut olayda, alacaklının, takip dayanağı senette lehtar, borçluların ise keşideci ve avalist olduğu görülmektedir. Bu durumda alacaklı, borçlular ile doğrudan ilişki içinde olduğundan imzanın adı geçenlere ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır. Bonodaki imzanın borçlu keşideci ve avalistin eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklının, imzaya itirazı kabul edilenlere karşı başlattığı takipte ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. O halde, mahkemece borçlular lehine tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu yöndeki talebin reddi isabetsizdir....

            Yukarıda anılan maddede de belirtildiği üzere, imzaya itirazın kabulü halinde takibin durdurulması yerine iptaline karar verilmesi isabetsizdir. Diğer taraftan, imzaya itiraz eden takip borçlusu şirket olup, itirazın kabulü halinde şirket yönünden hüküm tesisi gerekirken, takipte borçlu olmayan şirket yetkilisi ... yönünden infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm tesisi de doğru görülmemiş olup kararın belirtilen bu nedenlerle bozulması gerekir ise de, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ......

              karar verildiği anlaşılmıştır.Kural olarak senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir (HGK. nun 26.04.2006 tarih ve 2006/12-259 esas, 2006/231 sayılı kararı).Somut olayda borçlunun 03.09.2014 tarihinde imzaya itiraz ile birlikte 150,00 TL bilirkişi ücretinin de içerisinde olduğu 290,00 TL gider avansını yatırdığı görülmüştür....

                İcra mahkemesince imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, İİK'nun 170/4. maddesinde; senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminat ve %10’u oranında para cezasından sorumlu tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, takibe konu senetteki imzanın “itiraz eden borçluya” ait olmadığı bilirkişi raporu ile tesbit edildiğine göre, icra takibinin dayanağı olan bonoda alacaklının lehtar olup, borçlunun ise keşideci olduğu ve bu durumda, lehtar ile imzaya itirazı kabul edilen keşidecinin doğrudan ilişki içinde olduğu belirlendiğinden, alacaklının, keşideci imzasının, adı geçene ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğunun kabulü gerekir....

                  UYAP Entegrasyonu