ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 21/02/2019 NUMARASI : 2017/256 Esas - 2019/99 Karar DAVA KONUSU : İmar Uygulamasından Doğan İpotek Bedelinin Artırılması KARAR : Yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün istinaf incelemesi talep edilmiş olmakla, dairemizce dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda gereği görüşülüp düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul İli, Kartal İlçesi, Çavuşoğlu Mahallesi, 2029 ada 3 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması sırasında bedele dönüştürüldüğünü, takdir edilen bedelin artırılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece davanın kabulü ile; imar uygulaması sonucu belirlenen bedelin 115.218,93- TL'ye çıkartılmasına, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsili ile davacılara payları oranında ödenmesine karar verilmiştir....
nın imar öncesi parsellerde kayda dayalı bir hakkının bulunmadığı; davacıya ait .. sayılı imar parseline taşkın yapılardan birinin imar öncesi 796 sayılı kadastral parselde, diğerinin de imar öncesi .. sayılı kadastral parselde kaldıkları ve davalı ... ait oldukları, imar öncesinde mevcut yapıların imar uygulaması ile davacının imar parseline taşkın hale geldikleri benimsenmek suretiyle, yapıların bedelinin depo ettirilmesi ve davalı tarafa ödenmesi karşılığında elatmanın önlenmesine ve yıkıma karar verilmesi kural olarak doğrudur. Ne var ki; imar öncesi .. sayılı kadastral parselde davalılardan hiçbirinin hukuken korunmaya değer bir haklarının bulunduğu kanıtlanamadığına göre, anılan kadastral parseldeki yapı nedeniyle herhangi bir bedel ödetilmeden elatmanın önlenmesine ve davacının imar parselinde kalan kısmının yıkımına karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru olmadığı gibi; imar öncesi .. sayılı kadastral parseldeki yapıların anılan parselin paydaşı ...'...
Davalı İdare vekili dava dilekçesinde özetle; davacının talebinin 2904 parsel sayılı taşınmaza kamulaştırmasız el atılması nedeniyle el atma bedelinin tespiti talebi olduğunu ,kamulaştırmasız el atma davası açmak için tapuda son malik olmak gerektiğini ve davacının 2904 parsel sayılı taşınmazda hissesi bulunmadığından davacının davayı açma ehliyeti bulunmadığını, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, dava dilekçesinde her ne kadar imar uygulamasında davacının yerine karşılık yer verilmediği ve bedel belirlenmediğinden bahisle davanın kamulaştırmasız el atma olarak değerlendirilmesini talep etse de davacının bu iddasının kabul etmenin mümkün olmadığını, davanın dava dilekçesinden de işlemlerin imar uygulamasından kaynaklandığı anlaşıldığından davanın bedel artırımı olarak kabulü ile 6745 sayılı kanun değişikliği nazara alınarak yürütülmesi gerektiğini, 2904 sayılı taşınmazın imar uygulaması sonucu davacıya verilen 902 Ada 5 parsel sayılı taşınmaz üzerinde idareleri lehine davacı...
Tanık anlatımları ve bilirkişi raporuna göre taşınmazın imar uygulamasından önceki kullanım biçiminin imar uygulamasından sonrada devam ettiği tarafların kendilerine ait ev ve dükkanı kullandıklarının anlaşılmasına göre davacının davalının kullanımında olan tarafa tuvalet ve çeşme yaptığı ve bunun ortak kullanıldığı fiili taksimin olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 18.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: 1- Davacı ......
Sonuç olarak, hukuki el atma nedeniyle mülkiyet hakkından kaynaklanan davalar, öncelikle imar kanununun uygulanmasından doğan idari işlemlerin iptali istemiyle idari yargıda açılan iptal davaları, akabinde bedele ilişkin Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılan bedel tespiti ve tescil davalarından oluşmaktadır. Açılan bütün davaların ortak özelliği, mülkiyetin bedele dönüştürülmesi suretiyle, kısıtlılığın giderilmesi ve taşınmaz bedelinden oluşan zararın ödenmesi istemlerine ilişkin olmasıdır....
Sonuç olarak ortada bedel uyuşmazlığı ve adli yargıyı ilgilendiren bir durum değil, imar yasasının belediyece yanış yorumlanmasından doğan bir encümen kararı mevcut bulunmaktadır. Dava konusu uyuşmazlığın esasını belediye encümeni kararı teşkil ettiğine ve bu karar iptal edildiği takdirde vergi ihbarnamesi adı altında düzenlenen belgenin hukuksal dayanağı kalmayacağına göre davanın idari işlemlerden doğan uyuşmazlıkları çözümlemeye yetkili İdare Mahkemesinde çözümlenmesi gerekir. Açıklanan nedenlerle temyize konu Vergi Mahkemesinin kararının bozulma sına karar verildi....
Hal böyle olunca; 198 ada 45 ve 46 parsel sayılı taşınmazların imar öncesi tapu kayıtlarının ve tüm tedavüllerinin getirtilmesi, taşkınlığın imar uygulaması ile oluşup oluşmadığının, davalıların imar uygulamasından önce korunmaya değer bir hakkının olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, taşkınlık imar uygulaması ile oluşmuşsa ve davalılar korunmaya değer bir hakka sahipse taşkın kısmın yıkılması halinde binanın tümü yıkılacaksa tümünün değeri, aksi halde taşkın kısmın değeri saptanarak, bu bedel mahkeme veznesine depo edildikten sonra el atmanın önlenmesi ve yıkım kararı verilmesi, taşkınlık imar uygulaması ile oluşmamışsa ya da davalılar imar öncesi korunmaya değer bir hakka sahip değilse, bedel depo edilmeksizin el atmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesi gerekirken, değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir. Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir....
Dava konusu taşınmazla emsal taşınmazın eksik ve üstün yönleri belirlenirken, dava konusu ve emsal taşınmazların konumları, imar durumları ve emlak metrekare rayiç değerleri de dikkate alınarak değerlendirmenin gerekçeleriyle birlikte somut ve hayatın olağan akışına uygun olarak yapılması gerekir. Bilirkişi kurulunca hazırlanan raporda, incelenen beş emsalin, emsal olarak kabul edilmediği belirtildikten sonra taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle m² fiyatının 20.00TL olduğu belirtilmiştir. Dava konusu taşınmaz, emsal taşınmaz veya taşınmazlarla kıyaslanmadan bu şekilde değer belirlendiğinden alınan rapor geçerli değildir. İmar uygulamasından doğan ipotek bedelinin artırılması davalarında esasa en etkili delil usul ve yasaya uygun olarak alınmış bilirkişi kurulu raporudur....
Ancak; 20.08.2016 tarihinde kabul edilerek 07.09.2016 gün ve 29824 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6745 sayılı Kanunun 35. maddesi ile 2942 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddesinde; "24/02/1984 tarihli ve 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan idarelerin taraf olduğu her türlü alacak ve bedel artırım davalarında taşınmazın değeri; uygulamanın tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilir. Tespit edilen bu bedel, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosu esas alınmak suretiyle dava tarihi itibariyle güncellenir ve ortaya çıkan gerçek bedel hak sahibine ödenir" hükmü getirilmiştir....