Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde ödeme emri tebliğine ilişkin usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 7201 sayılı Tebligat Kanunu 32, 21/2. maddeleri. 3. Değerlendirme Somut olayda şikayetçi borçluya ödeme emri tebliğinin ''adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup tebliğ adresinin kapalı olması nedeniyle Tebligat Kanunu 21/2 gereği tebliğ evrakı ... mah....

    HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/284 KARAR NO : 2021/2315 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/10/2020 NUMARASI : 2020/92 ESAS, 2020/368 KARAR DAVA KONUSU : TAKİBİN İPTALİ - USULSÜZ TEBLİGAT ŞİKAYETİ KARAR : İzmir 13....

    İcra Müdürlüğünün 2019/8370 E. sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibinde ödeme emri tebliğlerinin usulsüz olduğunu, takipten 12/09/2019 tarihinde haberdar olduklarını ve icra müdürlüğüne borca ve ferilerine itirazlarını sunduklarını belirterek, usulsüz tebliğ şikayetlerinin kabulü ile öğrenme tarihlerinin 12/09/2019 olarak düzeltilmesine, hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. YANIT : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın süre yönünden reddi gerektiğini, davacılar vekilinin takip dosyasına tüm davacılar yönünden itiraz dilekçesini 10/06/2019 tarihinde sunduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davanın, davacılardan T1 T4 ve T3 bakımından süre yönünden reddine, davacılardan T2 bakımından aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir....

    Kural olarak icra mahkemesi kararlarının uygulanması için kesinleşme gerekmez. İcra Mahkemesi kararları verildikleri tarih itibariyle hüküm ve sonuç doğurur. Ayrıca usulsüz tebligat şikayetine ilişkin kararın infazı için kesinleşmesi gerektiğine dair özel bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır. Somut olayda ilk derece mahkemesince; "...borçlunun ... 4....

      Davacılar istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirketin birden fazla şubesi olduğunu, Çanakkale içinde iki şubesi olduğunu, bunların Çanakkale ve Lapseki şubeleri olduğunu, davalının Lapseki şubesinde çalıştığını, şirket merkezinin de İstanbul olduğunu, Lapseki şubesinin icra kanalıyla satıldığını, ödeme emri tebligatının İstanbul adresine yapılması gerekirken Çanakkale adresine yapılmasının usulsüz olduğunu, ilamlı icra takibinde usulsüz tebligat yapılabileceğinden davanın reddine karar verilmesinin tebligat kanununun emredici hükümlerinin yok sayılması olduğunu bu nedenlerle kanuna, esasa ve usule aykırı kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İşçi alacağının tahsiline yönelik ilamın Gelibolu İcra Müdürlüğü'nün 2019/194 e sayılı dosyası üzerinden icra takibine konu edildiğini ve ödeme emri borçlu şirketin İsmetpaşa Mah. Onurcan Sok....

      Nitekim ilamlı icra takibinde borçlunun itirazı takibi durdurmayacağı gibi itfa ve imhal itirazlarının ispatı ancak "yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya tetkik merciinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle" (İİK. m. 33) mümkün olacaktır. Halbuki ilamsız icra takibinde itiraz üzerine takip duracak ve alacaklının itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurarak olumlu karar alması gerekecektir. Yine ilamlı icra takibini, alacaklı istediği icra dairesinde yapabilecekken(İİK. m.34), ilamsız icra takibinde genel yetki kurallarına göre (İİK. m.50) takip yapması gerekecektir. O zaman elinde ilam olan bir alacaklı bu kadar avantajlar var iken neden ilamsız icrayı tercih eder? Burada ilk akla gelen ilamlı icra takiplerinde uygulanan İİK.'nun 36. maddesini, bir diğer anlatımla borçlunun icranın geri bırakılması kararı alarak takibi durdurmasını bertaraf etmek olabilir....

        Somut olayda, borçlu vekilinin icra müdürlüğüne 14.12.2015 tarihinde sunduğu dilekçe ile usulsüz ödeme emri tebliğinden 08.12.2015 tarihinde haberdar olduğunu belirterek ödeme emrine, borca ve ferilerine itirazda bulunması üzerine, tebligat usulsüzlüğü itirazının icra müdürlüğünce değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle 24.12.2015 tarihinde itirazın reddine karar verildiği, yine borçlu vekilinin icra mahkemesine 25.12.2015 tarihinde yaptığı başvuruda da usulsüz tebligattan 08.12.2015 tarihinde haberdar olduğunu belirttiği görülmüştür. Bu durumda, borçlu vekilinin icra mahkemesine 25.12.2015 tarihinde yaptığı usulsüz tebliğ şikayetinin 7 günlük süre içerisinde yapılmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, şikayetin ve dolayısıyla borca itirazın bu gerekçe ile süreden reddi gerekirken, esası incelenerek yazılı gerekçe ile reddi yerinde değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından borçlu şirket aleyhine genel haciz yolu ile ilamsız takip başlatıldığı, borçlunun icra mahkemesine başvurarak, usulsüz tebligat şikayeti ile ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesini talep ettiği, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Tebligat Kanunu'nun 10. maddesinin 1. fıkrası "Tebligat tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adreste yapılır" hükmü düzenlenmiştir. Bu hüküm tüzel kişiler için de geçerlidir....

            Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine göre; “Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur.” Şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 12/02/1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere, beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez. Somut olayda, şikayetçi 3. kişi ... ’a 06.02.2017 tarihinde 103 davet kağıdı tebliğ edilmiş ve buna yönelik olarak usulsüz tebligat şikayeti ileri sürülmemiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının bozulmasını mutazammın 24/11/2016 tarihli, 2016/30780 E. - 24173 K. sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkikinin alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde borçlunun; haczedilen meskeni ile ilgili olarak icra mahkemesine yaptığı başvuruda, süresinde satış istenmediğinden haczin düştüğünü, 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiğini, haczi yeni öğrendiği için meskeniyet şikayetinde bulunduğunu ileri sürerek haczin kaldırılmasını talep ettiği görülmektedir....

                UYAP Entegrasyonu