Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlk derece mahkemesince tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, yoksulluk nafakasının niteliği, yoksulluk nafakasının belirlendiği boşanma ilamının kesinleşmesinden eldeki dava tarihine kadar geçen süre gözetilerek önceki nafaka takdirinde taraflar arasında oluşan dengeyi koruyucu oranda uygun bir artırıma karar verilmesi gerekirken, talebin kısmen kabul edilerek 350 TL artırım ile aylık 700 TL'ye yükseltilmesi doğru görülmemiştir. Dairemizce davacı için hükmedilen yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 1.000 TL artırılarak aylık 1.350,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle davacı tarafın iştirak nafakasının artırımına ilişkin istinaf başvurusunun HMK'nın 341/2 Maddesi gereğince miktar yönünden reddine, davacı tarafın yoksulluk nafakasının artırımına yönelik istinaf talebinin HMK'nın 353/1- b-2 maddesi gereğince kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

nın her biri için 250 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen zamanda davalının çalışmaya başladığını, müvekkilinin ise işsiz olduğunu, bu nedenle davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılması ile müşterek çocuklar lehine bağlanan nafakaların her bir çocuk için 200 TL 'ye indirilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-birleşen dava davacısı; açılan davayı kabul etmediğini, davanın reddi ile ... 1.Aile Mahkemesi'nin 2011/116 Esas ve 2013/286 karar sayılı ilamı ile davalı için 300.00 TL yoksulluk nafakası, müşterek çocuk ile 2006 doğumlu ..., 2010 doğumlu ....'nın herbiri için 250 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini; aradan geçen zamanda takdir edilen nafakaların ihtiyaçları karşılamada yetersiz kaldığını, bu nedenle yoksulluk nafakasının 1.500 TL'ye, iştirak nafakasının müşterek çocuk ... için 1.250 TL, .... için 1.000 TL 'ye yükseltilmesini talep ve dava etmiştir....

    Davalı – birleşen dosya davacısı dilekçesinde; müvekkilinin yoksulluğunun ortadan kalkmadığını, davacının şoför olarak çalışmaya başladığını, maddi durumunun iyi olduğunu savunarak yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddine ve birleşen davasında ise boşanma davasında belirlenen 200 yoksulluk nafakasının 600 TL’ye ve 150 TL iştirak nafakasının 500 TL’ye çıkarılmasını ve her yıl enflasyon oranında arttırılmasını talep ve dava etmiştir. Mahkemece; asıl davanın reddine, birleşen davanın ise kısmen kabulü ile davalı- birleşen dava davacısının yoksulluk nafakası artışı talebinin reddine, müşterek çocuk için daha önce aylık 150 TL olarak belirlenen iştirak nafakasının aylık 250 TL'ye çıkartılmasına karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir....

      tarafın geliri oldukça yüksek olup beş sene önce hükmedilen nafaka miktarından çok daha yüksek bir nafaka ödeyebileceğinin aşikâr olduğunu, müvekkillinin ev hanımı olup hiçbir işte çalışmadığını, geçimini babadan kalma maaş ve davalı tarafın ödediği 300,00TL'lik yoksulluk nafakası ile sağlamakta olduğunu, bu nedenlerle çocuklar için hükmedilen aylık 200,00TL iştirak nafakasının 1.000,00TL'ye çıkartılmasına, müvekkili için hükmedilen aylık 300,00TL yoksulluk nafakasının 1.500,00TL'ye çıkartılmasına, hükmolunan nafakaların karar tarihinden itibaren her yıl TEFE-ÜFE oranında artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalı vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; Tarafların Mersin 3....

      Mahkemece asıl davada; davacı – karşı davalının ekonomik durumunun kötü olduğunu ispatlayamadığı, doktor olmasına rağmen çalışmadığı, davalı – karşı davacının 750' şer TL iştirak nafakası ile müşterek çocukların ihtiyaçlarını karşılayamacağı, davalı – karşı davacının, yoksulluk nafakasına, müşterek çocuklar için ihtiyacı olduğu, yoksulluk nafakasının kaldırılma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, karşı davada ise; davacı – karşı davalının müşterek çocukların eğitim masraflarına katkıda bulunduğu ve ayrıca harçlık verdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı – karşı davalı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Asıl dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması; karşı dava ise, iştirak nafakasının artırımına ilişkindir....

        Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini talep ettiklerini, boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda davacı T1 usulüne uygun olarak yoksulluk nafakası talebi bulunmadığından yoksulluk nafakası talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, kararın temyiz ve karar düzeltme aşamalarından geçerek 23/10/2019 tarihinde kesinleştiğini, TMK 178'de ''evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yılı geçmekle zamanaşımına uğrar.'' düzenlemesinin mevcut olduğunu, boşanma kararının kesinleşmesi ile hükmedilen tedbir nafakasının artık ortadan kalktığını, yine boşanma kararının kesinleşmesi ile 1 yıllık dava açma süresinin dolduğunu, ayrıca tedbir nafakasının yoksulluk nafakası olarak artırılması veya yoksulluk nafakasına hükmedilmesi talebinde bulunulamayacağını, müşterek çocuklar için hükmedilen iştirak nafakasının artırılması talebinin reddi gerektiğini, müvekkilinin 19/06/2020 tarihinde yeniden...

          Tarafların Alaşehir 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.02.2002 tarih, 2001/219 E. 2002/29 K. sayılı ilamı ile boşandıkları, müşterek çocukların (1993,1996 ve 1998 doğumlu) velayetinin davacı anneye bırakıldığını, aynı mahkemenin 25.09.2003 tarih 2003/231 E.2003/304 K. sayılı ilamı ile yoksulluk nafakasının 100 TL'den 150 TL'ye, iştirak nafakasının ise 40'ar TL'den 60'ar TL'ye artırıldığı ve her yıl TEFE oranında artırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Artış şartına göre dava konusu 2009 yılında yoksulluk nafakasının 205 TL'ye iştirak nafakalarının ise 82'şer TL'ye ulaştığı tespit edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı kadın yönünden yoksulluk nafakasının artırılması talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....

            Bu durumda, boşanma davasının açıldığı tarih olan 28.05.2008 ile karar tarihi olan 23.12.2008 tarihleri arasında biriken tedbir nafakası toplam miktarı yönünden 23.12.2008 tarihinden itibaren faiz istenebilecektir. Yine; karar tarihi olan 23.12.2008 ile kesinleşme tarihi olan 12.02.2009 tarihleri arasında biriken tedbir nafakasına icra emrinin düzenlendiği tarih olan 16.07.2014 tarihine kadar ve kesinleşme tarihi ile icra emrinin düzenlendiği tarihler arasında biriken yoksulluk ve iştirak nafakasına, nafaka alacağı muaccel hale gelmedikçe faiz istenemeyeceği kuralı gözetilerek -her ay için ve doğduğu ay nazara alınarak- nafaka miktarı bakımından faiz hesabı yapılması gerektiği, ayrıca, nafaka arttırım kararında arttırımın ne zaman başladığına ilişkin bir hüküm bulunmadığından, karar tarihi ile iştirak nafakasının arttırılmış şekilde istenebileceği anlaşılmaktadır. Öte yandan, faiz hesabında yıl 365 gün olarak kabul edilmelidir....

              gerekçesi ile; "1- Davacı karşı davalının yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin REDDİNE, 2- Davacı karşı davalının iştirak ve yoksulluk nafakalarının uyarlanması talebinin KISMEN KABULÜ ile; -Kemer 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/358 Esas - 2014/427 Karar sayılı kararı ile davalı karşı davacı için verilen aylık 700,00 dolar olan yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 2.097,85 TL'ye uyarlanarak mahkememiz dava tarihinden itibaren başlamak üzere aylık 2.097,85 TL yoksulluk nafakasının davacı karşı davalıdan alınarak davalı karşı davacıya VERİLMESİNE, - Kemer 2....

              Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davada, iştirak ve yoksulluk nafakalarının arttırılmasına karar verilmiştir.Mahkemece, aylık 100 TL. olan yoksulluk nafakasının 250 TL.ye, aylık 200 TL. olan iştirak nafakasının ise 400 TL.’ye çıkartılmasına karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. İştirak nafakası yönünden; Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katkıda bulunması gerekir. Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin ana-baba tarafından müşterek karşılanması da ilke olarak kabul edilmiştir (TMK. 327 md.)....

                UYAP Entegrasyonu