Maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında hak düşürücü zamanaşımı süresinin uygulanmadığı ve İİK'nın 277 vd. Maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesinin muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmadığı açıktır. Dava, TBK 19 maddesinden kaynaklanan muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası olup, bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2020 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 25/06/2020 tarih ve 564 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1. Hukuk Dairesi'nin görev alanına girdiği anlaşıldığından, aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı verilmiştir....
Mahkemece, davacı işçinin şirket aleyhine açtığı bir dava olmasına rağmen dava dışı şirketin tasfiye işleminin yürütülmesinin ve tasfiyenin sonuçlandırılmasının haksız eylem olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının dava dışı D ... Tekstil San ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine İstanbul 8. İş Mahkemesinin 2009/786 esas sayılı dosyası ile dava açtığı, davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve verilen kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır. Hukuki ilişkinin tarafı olmayan üçüncü kişiler kural olarak borçtan sorumlu değildir. Ancak üçüncü kişilerin hukuki ilişkinin alacaklı tarafını zarara uğratmak amacıyla borçlu ile yaptıkları kimi tasarruflar kanunlarla iptal edilebilir muameleler olarak kabul edilmiş ve alacaklıya TBK 19; İİK 277 vd. maddelerinde düzenlendiği gibi alacağın tahsili zımnında imkan tanınmıştır....
ada 8 parsel, 277 ada 3,4 ve 5 parsel, 262 ada 2 parsel nolu taşınmazların devrine yönelik işlemlerin İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince iptaline, taleplerinin kabul görmemesi halinde ise TBK 19. maddesinde yer alan muvazaa hükümleri gereği müvekkili bakımından iptaline karar verilmesini ve İİK 283. madde uyarınca müvekkile söz konusu taşınmazlar üzerinde Trabzon İcra Müdürlüğü'nün 2019/30079 Esas sayılı dosyasından cebri icra yolu ile satış yetkisinin tanınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Maddesi ile İİK.’nun 277 ve devamı maddeleri gereğince muvazaalı olarak yapılan işlemlerin, müvekkil banka yönünden iptali ile İstanbul 11. İcra Müdürlüğünün 2018/23560 Esas sayılı takibinin muvazaa nedeniyle iptaline, borçlu T6'nın işbu dosyadan hacizli tüm taşınır ve taşınmaz malları, üçüncü şahıslar üzerindeki hak ve alacakları ile istihkakları üzerine teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiği, davacı banka alacağının tahsili amacıyla 09.12.2015 tarihinde, takip çıkış tutarı (tüm harç, masraf ve diğer feriler hariç olmak üzere) 5.032.556,00- TL üzerinden İzmir 28. İcra Müdürlüğü’nün 2015/17769 E. sayılı dosyası üzerinden T6, Doğa Organik Gıda Ve Tarım Ür. Üret. Ve Tic. İth. İhr. A.Ş. ve diğerleri hakkında icra takibi başlatıldığını, icra takibi kesinleşmiş olup, şikayetçi borçlu T6’nın hissedarı olduğu Yonca Gıda A. Ş....
hısımlık ilişkisinin mevcut olmadığını, dava konusu taşınmazı satmak suretiyle yapmış olduğu tasarruf işleminin İİK 277, 278 vd. ve Borçlar Kanunu'nun 19. maddesi hükümlerine göre iptalinin mümkün olmadığını, dosyada davacı tarafın iddialarını doğrulayacak herhangi bir delilin de mevcut olmadığını beyan ederek dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, İİK 277 vd. maddelerindeki koşullar gerçekleşmediğinden davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir....
İİK 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. Somut olayda, dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
İcra Müdürlüğünün 2016/54805 EÇ Sayılı dosyaları yönünden İİK 277 ve devamı maddelerine istinaden, olmadığı takdirde muvazaa hukuki sebebine dayanarak iptalini talep etmiştir. Davalı T4 davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda aciz vesikası dava şartı sağlanmadığından davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İİK'nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır....
Bu anlamda dairemizin sayın çoğunlunun görüş ve düşüncesine göre açılan, İİK’ nun 277 ve devamı maddelerindeki koşulları taşımamasına rağmen sadece B.K nun muvazaayı düzenleyen 18. maddesine göre kabul edilen, borçlu olduğu iddia edilen kişi ile 3. kişi arasındaki mal kaçırmaya ilişkin hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptali davalarında davaların yasal dayanağı, davacının dava açmakta hukuki yararı ve verilen kararın uygulanma (infaz) kabiliyeti yoktur. Şöyleki, 1- İİK nun 277 ve devamı maddelerindeki koşulları taşımayan hukuki işlemlerin (tasarrufların)iptali davalarında dairemizin sayın çoğunluğunun yasal dayanak olarak kabul ettiği B.K nun 18. maddesi, tüm muvazaalı işlemlerde uygulanan genel ve işlemlerin yorumlanması ile ilgili bir madde olup, tek başına bu davaların yasal dayanağını oluşturmaz. Yargıtay 4....
Yine, dairemizin sayın çoğunluğunun kabul ettiği görüş ve uygulama doğru kabul edildiği takdirde İİK nun 277 ve devamı maddelerinin uygulanma alanı kalmaz. Zira, herkes alacak ve tazminat talepleri, ile ilgili açtığı davalarda alacak veya tazminatın kesinleşmesini, borçlu (davalının)acze düşmesi nedeniyle aciz vesikası alınması gibi alacağın takibini zorlaştıran koşulları gerçekleştirmeden bu yolla amacına ulaşabilir. Bunun sonucu olarakta İİK nun 277 ve devamı maddelerinde ki düzenlemenin, yasa koyucu tarafından uygulanmamak üzere düzenlendiğini kabul etmemiz gerekir ki bu durum, yargının görevinin yasaları uygulamak olduğuna ilişkin prensibe uygun düşmez. 2- Diğer yandan (alacak veya tazminatın kesinleşmediği, aciz belgesinin alınmadığı, diğer bir deyişle İİK nun 277 ve devamı maddelerindeki koşulların oluşmadığı haller nazara alındığında davacının dava açmakta hukuki yararı da bulunmamaktadır. Halbuki hukuki yarar davanın açıldığı anda var olmalıdır....
Yine, dairemizin sayın çoğunluğunun kabul ettiği görüş ve uygulama doğru kabul edildiği takdirde İİK nun 277 ve devamı maddelerinin uygulanma alanı kalmaz. Zira, herkes alacak ve tazminat talepleri, ile ilgili açtığı davalarda alacak veya tazminatın kesinleşmesini, borçlu (davalının) acze düşmesi nedeniyle aciz vesikası alınması gibi alacağın takibini zorlaştıran koşulları gerçekleştirmeden bu yolla amacına ulaşabilir. Bunun sonucu olarakta İİK nun 277 ve devamı maddelerinde ki düzenlemenin, yasa koyucu tarafından uygulanmamak üzere düzenlendiğini kabul etmemiz gerekir ki bu durum, yargının görevinin yasaları uygulamak olduğuna ilişkin prensibe uygun düşmez. 2-Diğer yandan (alacak veya tazminatın kesinleşmediği, aciz belgesinin alınmadığı, diğer bir deyişle İİK nun 277 ve devamı maddelerindeki koşulların oluşmadığı haller nazara alındığında davacının dava açmakta hukuki yararı da bulunmamaktadır. Halbuki hukuki yarar davanın açıldığı anda var olmalıdır....