Davacı kurumun alacağı 4904 sayılı Türk İş Kurumu Kanunu'nun 1. ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu'nun 53. ve 54. maddeleri uyarınca kamu alacağıdır. Limited şirket ortaklarının kamu borçlarından sorumluluğu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun'un 35. maddesinde düzenlenmiştir. 6183 sayılı Kanun'un 35/1. maddesi “(04.06.2008 tarih 5766 sayılı K.'la değ.) Limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.'' hükmünü içermektedir. Limited şirket ortaklarının kamu borçlarından sorumluluğu “sermaye hisseleri oranında” ve doğrudan doğruyadır. Bu hüküm ile limited şirketlerde ortağın şirketin borcundan dolayı doğrudan, kişisel olarak sorumlu tutulamayacağına ilişkin 6762 sayılı TTK'nın 532. maddesinde yer alan ilkeye bir istisna getirilmiştir....
DOSYADA TOPLANAN DELİLLER: Bolu İcra Müdürlüğünün 2020/275 talimat sayılı dosyası. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ; Mahkemesince; ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmiştir....
Şu halde, yerel mahkemenin gerekçesi dosya kapsamına uygun değilse de verilen red kararı sonuç olarak doğru olduğundan, davalının karar düzeltme istemi kabul edilmeli, Dairemiz bozma kararı kaldırılmalı ve mahkeme gerekçesindeki "...ihalenin feshi davasının ihale tarihinden 12 gün sonra 08/06/2011 tarihinde İcra Müdürlüğünün 2011/619 esas sayılı dosyasına açıldığı, esasen 7 günlük dava açma süresinin geçmesi nedeniyle davada hak düşürücü sürenin söz konusu olduğu, ancak ihalenin feshi davasındaki davalının davayı kabul etmesi nedeniyle, icra mahkemesinin davanın kabulü yönünde hüküm kurduğu, davacının ihalenin feshi davasını açmak için gerekli hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açması nedeniyle esasen zararın doğmasına kendisinin sebebiyet verdiği..." şeklindeki sözcük dizeleri gerekçeden çıkartılmalıdır....
İhalenin bozulma nedenleri gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamasında 1- İhaleye fesat karıştırılmış olması, 2- Arttırmaya hazırlık aşamasındaki hatalı işlemler, 3- İhalenin yapılması sırasındaki hatalı işlemler, 4- Alıcının taşınmazın önemli nitelikleri hakkında hataya düşürülmüş olması şeklinde sıralanmıştır. Öncelikle, davaya konu ihalenin kamu düzeni yönünden incelenmesi gerekmektedir....
yapılmayan ilgili tarafından ileri sürülebileceğini, kaldı ki arttırmaya hazırlık işlemleri nedeni ile ihaleden sonra ihalenin feshinin talep edilemeyeceğini, ihalenin usulüne uygun olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
İhale bedelinin, ihale konusu malın tahmini değerinin üzerinde satılması halinde, kural olarak, şikayetçinin, ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı sonucuna varılabilir. Ancak her ihalenin feshi isteminin bu gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru değildir. Örneğin, borçluya kıymet takdiri tebliğ edilmemiş veya borçlunun ihaleden önce süresi içinde usulüne uygun olarak ilgili hukuk mahkemesinde kıymet takdirine itiraz etmiş olması şartı ile malın tahmini değerinin düşük olduğu sebebiyle ihalenin feshi talep edilmiş ise, ihale bedelinin, tahmini bedelden yüksek bulunması, tek başına şikayetçinin ihale dolayısı ile zarara uğramadığını göstermeye yeterli değildir. Ayrıca ihalenin, Kanun'un emredici hükümlerine ve kamu düzenine aykırı olarak yapıldığı durumlarda, şikayetçinin, ihalenin feshini istemekte kişisel yararı olduğunu ispat edemese dahi, ihalenin feshine karar verilmesi gerekir. Bu hallerde ihalenin feshinde kamunun da yararı bulunmaktadır....
Borçluya kıymet takdiri tebliğ edilmemiş veya borçlunun ihaleden önce süresi içinde usulüne uygun olarak kıymet takdirine itiraz etmiş olması şartı ile malın tahmini değerinin düşük olduğu sebebiyle ihalenin feshi talep edilmiş ise, ihale bedelinin, tahmini bedelden yüksek bulunması, tek başına şikayetçinin ihale dolayısı ile zarara uğramadığını göstermeye yeterli değildir. İhalenin, kanunun emredici hükümlerine ve kamu düzenine aykırı olarak yapıldığı durumlarda, şikayetçinin, ihalenin feshini istemekte kişisel yararı olduğunu ispat edemese dahi, ihalenin feshine karar verilmesi gerekir. Bu hallerde ihalenin feshinde kamunun da yararı bulunmaktadır. İİK'nun 134/2. maddesi, Borçlar Kanunu'nun 281. maddesinde düzenlenen hukuka ve ahlaka aykırı yollara başvurularak ihalenin yapılması halinde, her ilgilinin ihalenin feshini isteyebileceğini düzenlemektedir....
İhalenin feshi istemi bir dava değil şikayet olup, ihalenin feshi yargılamasında paraya çevirme işlemlerinin hukuka uygun olup olmadığının denetimi yapılmaktadır. Harçlar Kanunu 1 sayılı tarifenin 2/a maddesine göre şikayette maktu harç alınır. Oysa nisbi karar ve ilamın harç konusu parayla ölçülebilen davalar hakkında uygulama alanı bulmaktadır. 7343 sayılı Kanun öncesinde ihalenin feshi isteminde maktu harç geçerli idi. 7343 sayılı kanunla ihalenin feshini isteyecek kişilerin kategorilerine göre maktu veya nisbi harç yatırması gerektiği kabul edilmiştir. Öte yandan bu harcın yarısının peşin yatırılması gerektiği ihalenin feshi kararı verilmesi halinde başkasına yükletilmeksizin taleple birlikte iade edileceği, ancak ihalenin feshi talebinin reddedilmesi halinde talep ileri sürülürken yarısı yatırılan nisbi harcın iade edilmeyeceği gibi kalan kısmın da tahsil edileceği ifade edilmiştir....
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.12.2022 tarih ve 2021/345 E. - 2022/1820 K. sayılı kararında da işaret edildiği gibi; ihalenin feshi istemleri, şikayet niteliğinde olup şikâyet hakkının kullanılabilmesi için şikâyet ehliyetinin yanında diğer bir koşul şikâyeti ileri sürmek isteyen kişinin şikâyette hukuki yararının bulunmasıdır. İİK’nın 134. maddesinin 11. fıkrasında ihalenin feshi isteminde bulunanın fesihte hukuki yararı bulunması gerektiği açıkça hükme bağlanmıştır. Bu madde uyarınca ihalenin feshini isteyebilecek kişilerin, somut bir olayda ihalenin feshini isteyebilmesi için ihalenin feshedilmesinde hukuki yararının (menfaatinin) bulunması şarttır. Bir başka ifadeyle ihalenin feshini isteyen kişinin, somut bir ihalenin feshi sebebine dayanması ve bu yolsuzluk nedeniyle menfaatinin ihlâl edilmiş olması gerekir....
İcra müdürlüğünün 2016/125 Talimat sayılı dosyası gösterilmiş ve dosya ekinde 2016/125 Talimat sayılı dosya Dairemize gönderilmiş ise de; davanın dayanağının İstanbul Anadolu 16. İcra müdürlüğünün 2018/125 talimat sayılı dosyası olduğu anlaşılmaktadır. HMK’nın 33. maddesi gereğince bir davada olayları anlatmak taraflara, hukuki nitelendirme görevi ise hakime aittir. Somut olayda; vekili bulunmayan davacı asilin dava dilekçesinde gerek konu başlığında gerekse sonuç kısmında ihalenin feshi ile bilirkişi raporunun yeniden değerlendirilmesine karar verilmesini talep ettiği, karar oturumunda da davacı asil tarafından davasının konusunun ihalenin feshi davası olduğunun belirtildiği görülmektedir. Ancak gerek dava dilekçesinin içeriği gerekse dava tarihi olan 05/02/2020 tarih itibariyle henüz talimat icra dosyasından yapılan bir ihalenin bulunmadığı sabittir. İstanbul Anadolu 16....