DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE: Talep; şikayet yoluyla ihalenin feshi istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanunu’nda ihalenin feshi nedenleri tek tek belirtilmemiş; yalnızca Türk Borçlar Kanunu'nun 281. maddesinde yazılı nedenlere dayanılabileceği belirtilmiş (İİK m. 134/2), sözü edilen hükümde ise “hukuka veya ahlaka aykırı yollara başvurulması” ihalenin feshi nedeni olarak öngörülmüştür (TBK m. 281). Yargıtay’a göre, satışı yapan icra dairesinin satışın yapılmasını düzenleyen yasa, tüzük veya yönetmelik hükümlerine aykırı hareket etmiş olması halinde icra mahkemesinden ihalenin feshi istenebilir. Ancak takibin kesinleşmesinden sonra borca itiraz nedenleri ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürülemez (HGK, 17.02.1999, 1999/82- 86)....
Somut olayda borçlunun ihalenin feshini talep ettiği tarihte verilmiş bir ödemeye çağrı mektubu ve dayanağı olan 04.10.2007 tarihli ... yönetim kurulu kararı iptali kararı mevcut değildir. İhalenin feshi, İİK 134 ve BK.nun 226. maddesinde yazılı nedenlere dayanılarak istenebilir. Somut olayda, ihaleye iştirak edip, gayrimenkul malı satın alan takip dışı üçüncü kişidir. Ödemeye çağrı mektubu ve dayanağı olan 04.10.2007 tarihli Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu yönetim kurulu kararının iptali kararı ile ilgili konular taraflar olan borçlu ve TMSF arasında tartışılması gereken hususlar olup, ihalenin feshi nedeni olarak, ilgili kanunlarda sayılmamıştır. Yerleşik Yargıtay kararlarına göre, ihalenin dayanağı idari işlem iptal edilse dahi, ihale yasal koşullara uygun olarak yapılmış ise geçerlidir....
Öte yandan, 134. maddesinde ihalenin feshi nedenleri teker teker belirtilerek gösterilmemiştir. Sadece "ihalenin BK'nun 226.maddesinde yazılı", "satış ilanı tebliğ edilmemiş olması", "satılan malın esaslı niteliklerindeki hata" ve "ihaledeki fesat" nedenleriyle ihalenin bozulabileceğine değinilmiştir. İhalenin bozulma nedenleri gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamasında; 1- İhaleye fesat karıştırılmış olması 2- Artırmaya hazırlık aşamasındaki hatalı işlemler 3- İhalenin yapılması sırasındaki hatalı işlemler 4- Alıcının taşınmazın önemli nitelikleri hakkında hataya düşürülmüş olması şeklinde sıralanmıştır. Somut olayda; dava dilekçesinde takibe dayanak olan kredi sözleşmesinin tüketici kredisinden kaynaklandığı ve ilamlı takip yapılamayacağı yönünde bir iddia ileri sürülmemiştir. Ayrıca kesinleşen takibin daha sonra iptal edilmiş olması dahi ihalenin feshini gerektirmeyecektir....
İhaleye konu taşınmazın yüzölçümünün satış ilanında gösterilmemesi, satış öncesi döneme ilişkin satışa hazırlık işlemi olup, kamu düzenine ilişkin işlemler dışında satış ilanı tebliğ edildiği halde süresinde şikayet edilmeyen satış öncesi işlemler kesinleşeceğinden, artık bu sebeple ihalenin feshi istenemez. Bu durumda mahkemece, feshi istenen ihalede herhangi bir usulsüzlük olmadığı da nazara alınarak, ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile ihalenin feshi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : İhale alıcısının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bu süreçte İİK'nın 134. maddesi uyarınca açılan ihalenin feshi davasının sonucunun beklenmesi gerekmez. Zira, yasa koyucunun amacı ihale sürecinin bir an evvel sonuçlandırılması olup, İİK'nın 133 ve 134. maddelerine göre ihalenin feshi koşulları ve doğurduğu sonuçlar da farklı olduğundan, ihalenin feshi davası, İİK'nın 133. maddesi gereğince belirtilen prosedürün işletilerek tamamlayıcı ihale yapılmasına engel olmaz. İlk ihaleye ilişkin ihalenin feshi isteminde bulunulması İİK'nın 133. maddesi uyarınca tamamlayıcı ihale yapılmasına engel olmaz ise de, bu ihalenin feshi kararının kesinleşmesi halinde ihale tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkacağından feshedilen ihaleye dayalı olarak İİK'nın 133. maddesi gereğince tamamlayıcı ihale yapılması mümkün olamayacağından, ilk ihalenin feshine dair şikayetin sonucunun beklenmesi gerekmektedir....
İİK'nın 133 ve 134. maddelerine göre ihalenin feshi koşulları ve doğurduğu sonuçlar da farklı olduğundan, ihalenin feshi davası, İİK'nın 133. maddesi gereğince belirtilen prosedürün işletilerek tamamlayıcı ihale yapılmasına engel olmaz. İlk ihaleye ilişkin ihalenin feshi isteminde bulunulması İİK'nın 133. maddesi uyarınca tamamlayıcı ihale yapılmasına engel olmaz ise de, bu ihalenin feshi kararının kesinleşmesi halinde ihale tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkacağından feshedilen ihaleye dayalı olarak İİK'nın 133. maddesi gereğince tamamlayıcı ihale yapılması mümkün olamayacağından, ilk ihalenin feshine dair şikayetin sonucunun beklenmesi gerekmektedir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :Dava, İİK'nın 134. maddesine dayalı ihalenin feshi istemine ilişkindir. Ödemiş İcra Müdürlüğünün 2017/1723 Tal. sayılı dosyasının incelenmesinde, davaya konu taşınmazın 155.451,90 TL muhammen bedelle ihaleye çıkarıldığı, 08/09/2022 tarihinde yapılan ihale ile 100.000,00 TL. bedelle davalı T6'e satıldığı anlaşılmıştır. Davacı taraf satış ilanında KDV oranının hatalı olarak yer aldığını ve satış vergi ve harçlardan muaf olmasına rağmen satış ilanında vergi ve harçların ihale alıcısı tarafından karşılanacağının ifade edildiğini ileri sürerek ihalenin feshini talep etmektedir. Davacı tarafın ihalenin feshi sebebi olarak ileri sürdüğü bu husus satışa hazırlık işlemlerine yönelik olup satışa hazırlık işlemlerinden kaynaklanan nedenlerle ihalenin feshi isteminde bulunulabilmesi için, usulsüz olduğu ileri sürülen hususun, ihaleden önce şikayetçi tarafından öğrenilmemiş olması, öğrenilmiş ise İİK.'...
DAVA KONUSU : İHALENİN FESHİ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; K.Çekmece 1. İcra Müdürlüğü'nün 2021/30 Tal. Sayılı dosyasından, İstanbul ili, Başakşehir İlçesi, İkitelli 2 Mah. 1481 ada, 5 parselde kayıtlı taşınmazın ihalesinin yapıldığını, KDV oranının %18 gösterilmesinin ihaleye katılımı engellendiğini, taşınmaz üzerinde haczi bulunan alacaklılara ihale günü tebliğ edilmeden ihalenin yapıldığını, satış ilanının tebliğ edilmemiş olmasının tek başına ihalenin feshini gerektirdiğini, eğer doğru KDV oranı belirtilmiş olsaydı ihaleye daha çok katılım olacağını, daha yüksek teklifte bulunacağını, KDV oranının yanlış yazılmış olması sebebiyle ihaleye katılımın az olduğunu, bu nedenlerle ihalenin feshini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının İİK 134'e göre ihalenin feshi davası açabilecek kişilerden olmadığını, iddialarının yerinde bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Somut olayda, İİK’nun 129. maddesi kapsamında yapılan ilk ihalenin 14.05.2018 tarihinde yapıldığı, ihale alıcısı alacaklının ihale bedelini yatırmadığı, 09.06.2018 tarihinde ikinci sırada pey sürene çıkarılan muhtıranın tebliğ edildiği, ancak ikinci sırada pey sürenin cevap vermediği, icra müdürlüğünün 25.06.2018 tarihli kararı ile ihalenin feshi davası açılması nedeni ile İİK’nun 133. maddesine göre taşınmazın yeniden ihaleye çıkartılmasının asıl ihalenin feshi halinde sorun oluşturacağının açık olduğu gerekçesiyle ihalenin feshi davasının beklenilmesine karar verildiği, alacaklının 03.12.2018 tarihinde yeniden satış talebinde bulunduğu, icra müdürlüğünün 06.12.2018 tarihli kararı ile taşınmazın İİK’nun 133. maddesi gereğince satışa çıkartılmasına karar verildiği ve taşınmazın 24.12.2018 tarihli ihalede 117.000 TL’ye satıldığı görülmüştür....
Somut olayda, ihalenin feshi nedenleri kapsamında süresiz şikayete tabi olan İİK.nun 129.maddesine aykırılık hali bulunmadığı, diğer ihalenin feshi nedenlerinin ise en geç ihalenin yapıldığı tarihte öğrenilmiş kabul edileceği ve ihale tarihinden itibaren az yukarıda açıklanan İİK.nun 134/2.maddesinin öngördüğü yedi günlük hak düşürücü sürenin başladığı, ihalenin satış ilanında belirtilen birinci arttırma tarihi olan 05/03/2020 tarihinde yapıldığı, davacının iş bu ihalede hazır bulunduğu, bu nedenlerle davacının ihalenin feshi davası açması için öngörülen 7 günlük hak düşürücü sürenin bu tarihte başladığı ve 12/03/2020 tarihinde sona erdiği, davanın ise 13/03/2020 tarihinde açıldığı anlaşıldığından davanın süre yönünden reddine ilişkin Mahkeme kararında herhangi bir isabetsizlik yoktur....