Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; "Yetki ve görev itirazında bulunduklarını, dava dilekçesinde iddia edilen hususları kabul etmediklerini, alacaklı görünen tarafın icra takibine konu ettiği hususlarda açıklık bulunmadığını; icra takibine konu borç ve borca ilişkin fahiş bir miktar faiz olarak belirtildiğini; müvekkili aleyhine açılan haksız ve mesnetsiz dava açıldığını; Mahkememizin görevli ve yetkili olmadığından görevsizlik ve yetkisizlik kararı verilmesine, dosyanın görevli ve yetkili bucak asliye hukuk mahkemelerine gönderilmesine, davalı aleyhine haksız ve mesnetsiz olarak açılmış davanın reddine, kötü niyetli alacaklının takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Dava; cari hesap alacağından kaynaklanan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır. Antalya Genel İcra Müdürlüğünün ......
Mahkemece, icra takip dosyasında borca itirazla birlikte icra dairesinin yetkisine de itiraz edildiğinden, bu durumda İİK'nun 50. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisi inceleneceğinden, olayda haksız fiilin gerçekleştiği yer ile davalıların ikameti İzmir olup, İzmir İcra Daireleri yetkili bulunduğundan, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminatın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nun genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasında "Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir." hükmüne yer verilmiştir. Aynı yasanın 16. maddesinde ise, "Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir." hükmü yer almaktadır....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 18/03/2021 NUMARASI : 2020/556 E. 2021/358 K. DAVA KONUSU : TAKİBİN TALİKİ VEYA İPTALİ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil aleyhine İstanbul 8. İcra müdürlüğünün 2020/11467 E. sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, takibe konu bononun taraflar arasında düzenlenen Finansal Kiralama Sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini, bonolardan dolayı her hangi bir borçlarının bulunmadığını, takibe, borca, ödeme emrine, faiz oranına, işlemiş faize ve bütün fer'ilere itiraz ettiklerini belirterek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı -alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının takibe konu bonodaki imzaları ikrar ettiğini, borca ilişkin ifa, itfa, ihmal veya zaman aşımı haricinde itirazda bulunması mümkün olmadığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/2438 KARAR NO : 2021/671 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/12/2019 NUMARASI : 2018/959 ESAS, 2019/1162 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının yasal süresi içerisinde istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü. İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı dava dilekçesinde özetle , İstanbul 1....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından " ...Gösterilen adreste iş yeri yetkilisi toplantıda olduğundan daimi çalışana tebliğ edilmiştir şeklinde kaşe basılan ve bunun dışında bir bilgi içermeyen tebliğ mazbatası göz önüne alınarak tebligatın usulsüz olduğu kanaatine varılmış ve ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğünün tespiti ile ıttıla tarihinin 07/06/2021 olarak tespitine karar verilmiştir. '' Diğer itirazlar hakkında; Davacı her ne kadar senedin ipotek teminatı nedeniyle verildiğini iddia etmişse de; davacının bu iddiası 2004 sayılı İİK'nun 169. maddesi uyarınca borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın İİK'nun 169/a maddesi gereğince incelenmesi gerekmektedir. İİK'nun 169/a maddesi uyarınca; borca itiraz halinde, borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin, resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat külfeti borçlulara aittir....
Davalı borçlu tarafından icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz edilmiş, ayrıca mahkemenin yetkisine de itirazda bulunulmuştur. Bu durumda mahkemece İİK.nun 50.maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, itirazın iptali davasının koşullarından olan yetkili icra dairesinde ilamsız icra takibi yapılması gerektiği hususu üzerinde durulup incelenmeden işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 22.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İtirazın iptali davaları, icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardandır. İtirazın iptali davasında, icra dairesinin yetkisine itiraz halinde, yetkili icra dairesinden ödeme emri gönderilmiş olması, HMK'nın 114/2. maddesi anlamında özel bir dava şartıdır. İcra dairesinin yetkisine itiraz bulunduğundan öncelikle İİK'nın 50. maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisi konusunda bir karar verilmeli, ardından mahkemenin yetkisi incelenmelidir. (İstanbul BAM 14. HD 2020/1067E., 2022/625K. 26.05.2022) Somut olayda, davalı şirketin merkezinin 'Şişli/İstanbul" adresinde bulunduğu, ödeme emrinin Bakırköy İcra Daireleri üzerinden gönderildiği, borçlu tarafından yetki itirazında bulunulduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, yetkili İstanbul İcra Müdürlüğünden ödeme emri gönderilmeden dava açıldığı anlaşıldığından, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden ret kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
takibine itiraz ettiğini, haksız icra takibine itiraz sonrasında icra takibinin durdurulduğunu, davalı/borçlunun haksız ve kötü niyetli borca, masrafa, faize ve tüm ferilerine itirazlarının iptaline, davalı/borçlu aleyhine %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatı hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davacının davalı hakkında düzenlediği 22 adet elektrik tüketim faturasının davalı tarafından ödenmediği, faturaların toplam bedelinin yapılan hesaplama sonucu 2.474,15 TL olduğunun belirlendiği, davalının icra takibine süresinde itiraz ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Yapılan takiple ilgili olarak çıkartılan ödeme emri davalıya 11.05.2004 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalı tarafından icra takip dosyasına tarih ve havalesi bulunmayan itiraz dilekçesinin sunulduğu görülmüştür. İcra ve İflas Kanunu'nun 8. maddesindeki “İcra ve iflas daireleri yaptıkları muamelelerle kendilerine vaki talep ve beyanlar hakkında bir tutanak yaparlar. “ hükmü uyarınca işlem yapılması gerekirken, borca itiraz dilekçesinde icra müdürlüğünün havalesi bulunmadığı gibi dilekçe hakkında da bir tutanak tutulmamıştır....
Mahkemece, davalı yanca icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemiş ise de Sulh Hukuk Mahkemesi basit usul yargılamasına tabi olup, ilk itiraz olarak yetki itirazında bulunulduğu, HUMK.nun 9 ve B.K.nun 73.maddeleri gereğince ödemelerin .../...’ye yapıldığı gözetilerek yetkili icra dairesince yapılmış geçerli bir icra takibi olmadığı gerekçesiyle takibin yetkisiz icra dairesinde yapıldığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, su tüketim faturasının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı, icra takibinde sadece borca itiraz etmiş, icra dairesinin yetkisine itiraz etmemiştir. İcra takibinde sadece borca itiraz edip, yetkiye itiraz etmeyen davalı icra dairesinin yetkisini kabul etmiş sayılır. Ne var ki, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemiş olması mahkemenin yetkisine itiraz edilmesine engel teşkil etmez....