Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

dosyasında davalının icra takibine vaki itirazının iptaline,takibin devamına, davalı borçlu tarafından icra takibine haksız bir şekilde itiraz edildiğinden icra takibine konu alacağın %20sinden aşağı olmamak üzere belirlenecek icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile müvekkilimize ödenmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına, peşin olarak ödenen yargılama giderleri ve harçlarla tespit edilecek avukatlık vekâlet ücretinin davalı borçludan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmesin davacı adına bırakılmasını talep ve dava ettiği görülmüştür....

    Davalı, icra dairesinin ve mahkemenin yetkisiz olduğunu, yetkili icra dairesinin ve mahkemenin şirketin merkezinin bağlı olduğu Tire İcra dairelerinin ve mahkemelerinin olduğunu savunmuş, aksi halde davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davalının icra müdürlüğünün yetkisine yaptığı itiraz yerinde görüldüğünden itirazın iptali davasının reddine, kötü niyet kanıtlanamadığından davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, davacının davalıya sattığını iddia ettiği tarlalarındaki mısırın bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık yetkili icra dairesinin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. Somut olayda dava, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasına ilişkin olduğuna göre TBK.nun 89/1 maddesi gereğince, para borçları götürülecek borç niteliğinde olup alacaklının ikametgahında da dava açılabilir....

      İcra Müdürlüğü’nün 2014/9719 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını; davalı idare tarafından icra takibine itiraz edilmesinin ardından, takip konusu alacağı noter kanalı ile temlik aldığını beyan ederek, davalı kurumun icra takibine yönelik itirazının iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesi isteminde bulunmuştur. Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; dava konusu yapılan memur alacağının, idari yargı kurallarına göre idare mahkemesinde dava açılarak tahsil edilmesi gerektiği gerekçesi ile talebin yargı yolu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; davacının, icra takibine konu alacağı, dava dışı ...’dan .... 6. Noterliğinin 15.10.2014 tarih, 24963 sayılı işlemle temlik aldığı anlaşılmıştır. Davalı ... Belediye Başkanlığı, bir kamu kurumu olup, eylem ve işlemleri kamusal nitelik taşımaktadır....

        İcra Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararı vermesi üzerine Gölmarmara Asliye Hukuk Mahkamesine gönderilen davanın yapılan yargılaması sonucunda yerel mahkemece 1 yıllık sürede açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacılar kefil sıfatı ile ödedikleri bedelin tahsili için başlattıkları icra takibine haksız itiraz edildiğinden bahisle genel mahkemelerde, İİK.nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası açabilecekleri gibi, İİK.nun 68.maddesi hükmüne göre İcra Mahkemesinde itirazın kaldırılmasını da talep edebilirler. Alacaklı itirazını İİK.nun 68/1.maddesinde belirtilen nitelikte bir belge ile ispat ederse İcra Mahkemesi itirazın kaldırılmasına aksi halde itirazın kaldırılması talebinin reddine karar verir. Dava, itirazın iptali olarak açılmış olsa dahi İcra Mahkemesi görevsizlik kararı veremez....

          Davalı vekili 03/02/2015 havale tarihli dilekçesi ile, icra takibine itirazdan feragat ettiklerini bildirmiştir. Mahkemece toplanan delillere göre; tarafların ticari defter kayıtları arasında 75,20 TL fark bulunduğu, bu farkın tarafların düzenlediği birer adet faturanın diğer tarafın defterinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı, buna göre davacının 3.203,40 TL alacaklı olduğu, davacının işlemiş faiz talebinde ise haklı olmadığı, bunun yanında yargılama devam ederken davalının icra takibine itirazdan feragat edildiğini bildirdiği, itirazın haksız olması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 3.203,40 TL'nin %20'si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, faturadan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir....

            Eldeki davada; davacı tarafından, davalı adına dava dışı üçüncü kişiye ödenen paranın tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesi talep edilmektedir. Mahkemece, yapılan yargılama sonunda sadece davanın kabulüne karar verilerek karardan bir suretin icra dairesine gönderilmesi şeklinde hüküm kurulmuştur. Bu durumda; itirazın iptaline konu icra dosyası hakkında asıl alacak, işlemiş faiz yönünden bir hüküm tesis edilmediği gibi icra inkar tazminatı hakkında da olumlu ya da olumsuz karar verilmemiştir....

              Mahkemece yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı bankanın kredi kartı alacağına ilişkin toplam 6.906.50 TL üzerinden icra takibine geçtiği,takip öncesinde usulüne uygun çekilmiş ihtar olmadığı için temerrüdün icra takibi ile başladığı, davacı bankanın 6.203,83 TL asıl alacak, 647,40 TL işlemiş akti/temerrüt faizi, 9,28 TL BSMV alacağı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne,%20 icra inkar tazminatına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kredi kartlarından ve kredili mevduat hesabından kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine ilişkin itirazın iptali istemine ilişkindir....

                Hukuk Dairesi, icra takibine karşı süresinde yapılacak itirazın takibi durduracağını, dosya kapsamının incelenmesinde ödeme emrinin davalıya 06.07.2016 tarihinde tebliğ edildiğini ve davalının da buna karşı 10.08.2016 tarihinde itiraz ettiğini ve icra dairesinin de 27.08.2016 tarihli kararı ile tebligat parçası dönmediğinden, itirazın süresi olması halinde takibin durmasına karar verdiğini, borca itirazın süresinde olmadığından icra takibinin kesinleştiğini, kesinleşen icra takibine karşı itirazın iptali davası açılamayacağını, itirazın iptali davası açan davacının hukuki yararı bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş, bu karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

                  Dava İİK.nun 67. maddesine dayalı itirazın iptaline ilişkindir. Davacı tarafından, İzmir 2. İcra Müdürlüğünün 2007/639 esas sayılı dosyası üzerinden davalı aleyhine icra takibine girişilmiş olup, borçlu davalı, gerek icra dosyasında, gerekse eldeki itirazın iptali davasında hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz etmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, itirazın iptali davasının görülebilmesi için, ortada yöntemine uygun bir geçerli bir şekilde yapılmış icra takibinin bulunması zorunludur. Şayet icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise, bu itiraz sonuçlandırılmadığı sürece geçerli bir icra takibinden söz edilemez. Bu nedenle, itirazın iptali davasını gören mahkemenin öncelikle İİK.nun 50. maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi gerekir....

                    Bilindiği üzere, icra takibi sebebiyle gönderilen ödeme emrine karşı borçlu sadece yetki itirazında bulunmuş ise, bu itirazın kaldırılması yetkisi münhasıran icra mahkemesine ait olup, yine yetki itirazıyla birlikte borcun esasına itiraz edilmişse alacaklı gerek gördüğü takdirde bu itirazın kaldırılmasını yine icra mahkemesinden isteyebileceği İcra ve İflas Kanunu’nun 50/2. maddesi hükmü gereğidir. Yetki itirazıyla birlikte borcun esasına itiraz edildiği durumda ise; alacaklı, icra mahkemesine başvurmadan aynı Yasanın 67. maddesi hükmü gereğince itirazın iptâli davasını mahkemede açmışsa, mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisi araştırılmalı ve şayet buna ilişkin itiraz yerinde değil ise, borcun esasına karşı itirazın incelenmesine geçilerek hüküm kurulmalıdır....

                      UYAP Entegrasyonu