Saylı dosyasında tahliye talepli icra takibi başlatıldığını, davalı kötüniyetli olarak ve zaman kazanmak maksadıyla kendisine tebliğ edilen ödeme emrine karşı, kira borcuna ve ferilerine itiraz etmiş ve bu nedenle icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, ödeme emrine itiraz edilmişse de, itiraz tarihinden sonra yine aynı tarihte katıldığı ve ihaleyi üstlendiği diğer zeytinlikler için başlatılan icra dosyalarına ödeme yapıldığını, davalı borçlu tarafından imzaya ya da kira ilişkisine itiraz edilmediğini, kısmi itirazını ise 01.11.2011 tarihinde kiralayana sözlü bildirim yapmak suretiyle kiralananı 31.01.2012 tarihinde boşaltmış oldukları ve davacılara kira borçlarının bulunmadığına dayandığını, davalı borçlunun, süre kazanmak amacıyla ödeme emrine itiraz ettiğini, davalı borçlunun itirazının kesin olarak kaldırılmasına, borçlu aleyhine alacağın %20 sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve tahliyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
ve imza olunan kredi sözleşmesine istinaden kredi kartı/krediler açıldığını ve kullandırıldığını, ancak davalı haksız ve kötüniyetli olarak taraflarınca başlatılmış olan takibe itiraz ederek borcun varlığını kabul etmemekte ve tüm sözlü ihtarlarımıza rağmen söz konusu borcu ödemeye yanaşmadığını, borcun ödenmesi amacıyla yapılan icra takibine karşı sırf alacağın tahsilini geciktirmek maksadıyla haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edildiğini, borçlu tarafından kötüniyetli olarak borca itiraz edildiğinden ve itiraz neticesinde icra takibinin durmasına sebebiyet verildiğinden borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini, bu nedenlerle, borçlunun Düzce İcra Müdürlüğü’nün 2021/18287 Esas sayılı dosyasına haksız ve kötüniyetle yaptığı itirazının iptali ile takibin devamını, takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar...
İş bu itirazın iptali davası, 31.05.2013 tarihinde, İstanbul Anadolu 24.İcra Müdürlüğü’nün 2013/10730 Esas sayılı icra dosyasında çıkarılan ödeme emrine itirazın iptali için açılmıştır. Oysa, sözü geçen icra dosyasında borçlu-davalı vekili esas yönden itirazı ile birlikte Sakarya İcra Dairesinin yetkili olduğunu savunarak 09.05.2013 tarihinde yetki itirazında da bulunmuştur. Bunun üzerine alacaklı vekili takip dosyasının yetkili icra müdürlüğüne intikalini sağlayarak Sakarya 5.İcra Müdürlüğü’nün 2013/4903 Esas sayılı dosyasından borçlu-davalıya yeni ödeme emri tebliğini yaptırmış, bu icra dosyasında da, borçlu süresinde (29.07.2013 tarihinde) borca itiraz etmiştir. Her dava, dava tarihindeki hukuki duruma göre değerlendirilir. İtirazın iptali davasının dava koşullarından birisi de, geçerli ilamsız icra takibi yapılmış ve bu dosyadan çıkarılan ödeme emrine itiraz edilmiş olması koşuludur. Bu davanın açıldığı tarihte bu koşul mevcut değildir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; davalı aleyhine İzmir 2.İcra Müdürlüğünün 2017/... sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, 12/09/2017 tarihinde 3.091,48 TL tutarında ödeme yapıldığını, Bursa 10.İcra Müdürlüğünün 2017/... sayılı dosyasında ödenen bu bedele de yeniden ödeme emri gönderilince ödeme emrine itiraz edildiğini belirterek davacının reddine ile %20'den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmolunmasına karar verilmesini taleph etmişlerdir. Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe: Dava Bursa 10.İcra Müdürlüğünün 2017/... sayılı takip dosyasında davalının ödeme emrine itirazının iptali davasıdır. Davacı daha önce icra takibini İzmir 2.İcra Müdürlüğünün 2017/... sayılı dosyasında 05/09/2017 tarihinde başlatmıştır. Davalı taraf 12/09/2017 tarihinde 3.091,48 TL tutarında ödeme yapmıştır. Taraflar arasında ödeme konusunda ihtilaf yoktur....
Ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu yasal süresinde itiraz ederek, istenilen kiraların hangi aylara ait olduğunun açıklanmadığını, borca itiraz ettiğini beyan etmiştir. Bu şekilde ödeme emrine itiraz edilmiş olduğundan kesinleşmiş bir takipten söz edilemez. İcra takibine itiraz yapıldığına göre itirazın kaldırılması istenilmeden doğrudan doğruya tahliye isteminde bulunulamaz. Bu durumda tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olduğu gibi, icra dosyasına vekil tarafından itiraz edilmiş olmasına rağmen dava dilekçesi vekile tebliğ edilmeden yargılamaya devam edilmesi de doğru değildir. Karar bu nedenlerle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 15.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Maddesinde söz konusu kanun maddesinde ödeme emrine itiraz hususunun düzenlendiğini, borçlunun ödeme emrine itiraz edebilmesinin mümkün olmadığını, takip yıllar önce kesinleştiğini, davacı borçlunun dava dilekçesi incelendiğinde davanın bir menfi tespit davası mahiyetinde olduğu görüleceğini, ancak menfi tespit davasının icra hukuk mahkemesinin olmadığını, asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu, icra takibinin ilk alacaklısı HSBC bankası olduğunu, davalı bankanın o dönem borçlu açısından hesapladığı borç miktarı 2.904,02- TL tutarında bulunduğunu, ancak geçen zaman içerisinde borçlunun borcuna faiz ve dosya masrafları eklendiğini, davanın ödeme emrine itiraz süresi kaçılmış olmasından reddine karar verilmesini, aksi kanaat oluşursa mahkemenin ödeme emrine itiraz mercii olmaması sebebiyle görevsizliğine karar verilmesini talep etmiştir....
Kira süresinin 01.07.2022 tarihinde dolmasından dolayı tarafımızca Gaizantep İcra Müdürlüğünün 2022/70149 Esas sayılı takip dosyası ile dava konusu taşınmazın tahliye edilmesi için davalı tarafa örnek no:14 tahliye emri gönderilmiştir. Davalı kiracı tarafa örnek no:14 tahliye emri tebliğ edilmiş olup 08.07.2022 tarihinde vekili aracılığıyla icra dosyasmıza itiraz etmış itiraz sonucu takip durmuştur. Davalı kiracı tarafından itiraz dilekçesinde dayanak belgenin gerçeği yansıtmadığını kiralanın tahliyesi için kanuni şartların oluşmadığını beyan etmişse de tarafımıza noter huzurunda vermiş olduğu tahliye taahhüdü göz önüne alınarak davalı tarafın iddialarının ve borca itiraz dilekçesinin kabulünün hukuken mümkün olmadığı ortadadır. Davalı tarafın tahliye emrine yapmış' olduğu soyut itirazlarının tek nedeni başlatmış olduğumuz takibi haksız ve hukuka aykırı olarak durdurarak müvekkilimin mağduriyetine sebebiyet vermek ve davaya konu taşınmazda biraz daha fazla oturmaktır....
Diğer bir yandan da, borçlu tarafından icra dairesinin yetkisi ile birlikte açılan davada mahkemenin de yetkisine itiraz edilmesi halinde, mahkemece, HMK'nın 117/2. maddesi gereğince, dava şartı niteliğinde bulunan icra dairesinin yetkili olup olmadığı hususu öncelikle incelenmelidir. İncelenen takip dosyasında, borçlu şirket vekilinin 16.1.2014 tarihli itiraz dilekçesinde, ödeme emrine "ıttıla" ettiklerinden bahisle borcun esasına ve zamanaşımına ilişkin itirazda bulunduğu, 10.9.2014 tarihli itiraz dilekçesinde ise, ödeme emrinin ikinci kez kendilerine "tebliğ edildiğinden" söz ederek, hem borcun esasına ve hem de icra dairesinin yetkisine yönelik itirazda bulunduğu gözlenmiştir....
definde bulunduklarını, müvekkillerine gönderilen ödeme emrinin iptali gerektiğini, alacaklı tarafça icra takibine dayanak yapılan belgelerin müvekillerine tebliğ edilmediğini, yine gönderilen ödeme emrinde icra müdürlüğünün mührüne de icra müdürünün imzasına da yer verilmediğini, ödeme emrinin iptali gerektiğini beyanla, icra takibinin tedbiren ve tensiben durdurulmasına, şikayetlerinin ve gecikmiş itirazlarının kabulü ile icra takibinin durdurulmasına, usulsüz tebligat nedeniyle ödeme emrinin tebliğ tarihinin 18.06.2020 olarak düzeltilmesine, ödeme emrine, ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep ve şikayet etmiştir....
-TL.nin ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla davalı hakkında girişilen icra takibinin itiraz üzerine durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, ödeme emrine itiraz süresi içinde borcun ödendiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının itiraz süresi içinde asıl alacak miktarını ödediği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, ödemenin infazda nazara alınmasına karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir. Takibe konu alacak miktarı itiraz süresi içerisinde ödendiğinden bu miktara yönelik itirazın iptali davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece fer'i talepler (icra giderleri, faiz vs) yönünden inceleme ve değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir....