Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 10/03/2020 NUMARASI : 2019/629 ESAS, 2020/248 KARAR DAVA KONUSU : Takibin Taliki Veya İptali KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının yasal süresi içerisinde istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü. İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı borçlular vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın müvekkili hakkında çeke dayalı kambiyo takibi yürüttüğü, ancak bu çekin müvekkili şirketin davalı bankaya olan kredi riskine karşı teminat çeki olarak verildiğini, müvekkili şirket ile alacaklı arasında 15.05.2017 tarihli kredi sözleşmesi bulunduğunu, bu nedenle kambiyo takibine konu olmayacağını, çek tazminatından sadece keşidecinin sorumlu olduğunu, belirterek takibe itiraz etmiştir....

Bununla birlikte icra takibine itiraz edilirken yetkiye de itiraz edilmiş, fakat yetkili icra dairesi gösterilmemiş olması nedeniyle icra dairesinin yetkisine itiraz usulüne uygun olmayıp, yerinde değildir. Bunun yanı sıra Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. İİK'nun 50 nci maddesi, icra dairelerinin yetkisini düzenlemiştir. İtirazın iptali davası için İİK'nda özel bir yetki kuralı öngörülmemiştir. Bu nedenle, yetkili mahkeme, HUMK'nun 9 ncu ve devamı maddelerinde tanzim edilen yetki kurallarına göre belirlenecektir. Dolayısıyla, itirazın iptali davasının icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde bakılacağı gibi bir zorunluluk söz konusu değildir. Doğal olarak, icra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemiş olması veya itirazın usulüne uygun olmaması yalnız takibin yapıldığı yer mahkemesinin yetkili olmasını gerektirmez....

IV-Alacaklının İtirazın Giderilmesi Talebinden Sonra Açılan Menfi Tespit Davasında Hukuki Yarar İlamsız icra takibine karşı süresi içinde yapılan itiraz ile veya gecikmiş itiraz nedeninin icra mahkemesince kabulü icra takibine devam edebilmek için alacaklının başvurusu ile itirazın giderilmesi gerekir. Bunun için alacaklının ya itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurması veya genel mahkemelerde itirazın iptali davası açmış olması gerekir. Alacaklının bu yollardan birine başvurmasından sonra açılan menfi tespit davasında hukuki yarar bulunup bulunmadığı konusu da önemlidir. 1-Alacaklının İtirazın Kesin Kaldırılması Talebinde Bulunmasından Sonra Açılan Menfi Tespit Davasında Hukuki Yarar İlamsız icra takibine konu edilen alacak İİK’nun 68.ve 68-a maddesinde sayılan belgelerden birine dayanması halinde alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kesin kaldırılmasını talep edebilir. Talep üzerine verilecek icra mahkemesi kararları kesin hüküm teşkil etmez....

    Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; eldeki dava İİK 67/1'e göre açılan itirazın iptali davası olduğunu, işbu davada, takip/ödeme emrine ilişkin hususların değil, borçlunun borcuna ilişkin hususlar(borçlu olup olmadığı, borçlu ise borcun miktarı, borcun ödenip ödenmediği) incelenmeli ve bu yönde bir değerlendirme yapılması gerektiğini, borçlunun borca itiraz ettiğini ve borçlu olmadığını iddia ettiğini, bunun karşısında alacaklı tarafından da borçlunun borca haksız itirazı sebebiyle itirazın iptali davası açıldığını, borçlunun ise takibe/ödeme emrine itiraz davası açmadığını, icra dairesinde borca itiraz ettiğini, işbu dosyada mahkemenin, icra mahkemesi gibi hareket ettiğini, borçlunun takip talebine itirazı dahi yokken, takip talebini resen incelediğini, İcra Hukuk Mahkemeleri’nin görev alanına girildiğini ve takibe/ödeme emrine ilişkin hususlarda inceleme yapmasının hatalı olduğunu, borçlunun, kesinleşmiş mahkeme kararı ve akabinde çıkarılan yeni ihtarname ile de borçtan...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İtirazın İptali Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, kira sözleşmesine dayalı kiralananda meydana gelen hasar bedelinin tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, itirazın iptali davasını gören mahkeme, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebilir ancak bunun için davalı borçlu tarafından ödeme emrine itiraz dilekçesinde, icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazlarını bildirmesi gerekmektedir. Eldeki davada davalının ödeme emrine itiraz dilekçesinde, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı bulunmadığından mahkemece icra dairesinin yetkisine yönelik karar vermesi beklenemez. 25. Açıklanan nedenlerle, mahkemece davalı borçlunun ödeme emrine itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazının olmadığı yönündeki direnme kararı yerindedir. 26. Ne var ki, davanın esasına ilişkin temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden, bu yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir. IV....

        Ödeme emrine itiraz, borçlunun borçlu olmadığını veya alacaklının takip yapma yetkisini haiz bulunmadığını icra dairesine bildirmesidir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 62. maddesine göre “İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur.” Borçlunun süresinde itirazı üzerine takip kendiliğinden durur (m.66/1). Kanun koyucu ödeme emrine itiraz içeriği konusunda borçluyu sınırlayıcı herhangi bir düzenlemeye yer vermemiştir. Borçlunun borca itiraz ederken itiraz sebeplerini ayrıca ve açıkça bildirme zorunluluğu bulunmamaktadır. Borçlunun yalnız “itiraz ediyorum” demesi dahi yeterlidir ve borca itiraz olarak kabul edilir. Ancak iki hâl yönünden itiraz iradesinin açıkça belirtilmesi zorunlu görülmüştür. Bunlardan ilki “Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet ve miktarını açıkca göstermesi lazımdır....

        İtirazın iptali davasında ispat yükü kural olarak davacı alacaklıdadır. Ancak borçlunun itirazındaki beyana göre ispat yükü yer değiştirebilir. Borçlu itirazın iptali davasına karşı vereceği cevapta ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olduğu itiraz sebepleri ile bağlı değildir, borçlu her türlü borca itirazını ödeme emrine itirazından bağımsız olarak ileri sürebilir. Somut olayda, davalı borçlu icra takibine itirazında genel ifadelerle borca itiraz etmiş olup özel bir itiraz nedenine dayanmadığından ispat yükü alacaklıdadır. Davacı alacağının varlığını ve miktarını ispat ile yükümlüdür....

          Mahkemece yapılan yargılama,toplanan deliller doğrultusunda, davalının icra takibine itirazında icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiği, itirazın iptali davalarında takibin yetkili icra müdürlüğünde yapılmasının dava şartlarından olduğu, davalının ikametgah adresinin Manisa olduğu gözetildiğinde takibin yetkili icra dairesinde açılmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davalı borçlu ödeme emrine karşı itirazında icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiğini bildirmekle yetinmiş yetkili icra müdürlüğünün neresi olduğunu belirtmemiştir.Bu durumda davalının icra müdürlüğünün yetkisine itiraz etmiş sayılması mümkün olmadığından mahkemece işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış mahkeme kararının bozulması gerekmiştir....

            de müvekkili şirket olduğunu, başlatılan icra takibi ve ödeme emri incelendiğinde muhatabın müvekkili T1 olduğunun taraflarınca anlaşıldığını ancak borçlu sıfatı olarak Bercadia AVM Kat malikleri yazıldığından müvekkili şirketin kendisinin muhatabı olduğu icra takibine itiraz edemediğini, ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur....

            UYAP Entegrasyonu