WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ceza hukukunda ceza sorumluluğunun esaslarını düzenleyen genel hukuk hükümlerinin düzenlendiği Türk Ceza Kanunu'nun suça iştirak halini düzenleyen bölümünde ise; suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her birinin fail olarak sorumlu olacağı; suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığının yeterli olduğu; suçun işlenişine iştirak eden her bir kişinin, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılacağı hususu düzenlenmiş olup, iştirak fiilinde esas olanın fiil olduğu dikkate alındığında, davacı tarafından sahte belge düzenleme fiiline iştirak edilip edilmediğinin asıl borçlu şirket veya mükelleften bağımsız olarak değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır....

    Mahkemece davacının iştirak nafakası haricinde kendiliğinden çocuk için yapmış olduğu yurt giderleri ve harici giderlerin iştirak nafakasından mahsup edilmesini talep edilemeyeceği, bu konuda davalı anne ile yapılmış bir anlaşmanın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı dava ve cevaba cevap dilekçesinde iştirak nafakası bedellerinin bir kısmının davalının hesabına yatırdığını da beyan etmiş, bu yöne ilişkin delillerini de bildirmiş ise de mahkemece davacının bildirdiği deliller toplanıp, değerlendirilmeden davanın reddine karar verilmiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında davalının iştirak nafakası bedelinin davalının hesabına yatırdığını belirttiğine göre bu hususa ilişkin delillerinin toplanarak, gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılarak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....

      Somut olayda; tarafların 02/07/2009 tarihinde kesinleşen karar ile boşandıkları, anılan bu davada çocuklar için iştirak nafakası talep edilmediği, davacı annenin eski eşi olan davalı babaya ortak çocukların giderlerini paylaşmak amacı ile eldeki iştirak nafakası davasını açtığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, ortak çocuklar yararına iştirak nafakasına karar verilmesi gerekir iken hukuki nitelemede hata yapılarak davacı anne ile davalı baba arasındaki evlilik sürüyormuşcasına davalı babanın tedbir nafakası ödemesine karar verilmesi isabetli bulunmamıştır....

        nun 370/2.maddesi anlamında; "Hakimin takdir yetkisi kapsamında" kalmadığından hükmün 3 .fıkrasında yeralan "...iştirak nafakasının 600 TL yükseltilerek ..." ifadelerinin çıkarılarak, yerine "...iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren 600 TL ye yükseltilerek ..." ifadelerinin yazılması sureti ile hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          İcra Müdürlüğü’nün 1997/3234 sayılı takip dosyasının düzenlenen sıra cetvelinde dikkate alınmadığını; öte yandan alacaklarının 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun Ek 5 nci maddesi uyarınca ilk hacze iştirak ettirilmesi gerektiğini ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili sıra cetvelinin satış tarihi itibariyle düzenlendiğini, davacının haczinin düştüğünü, davacının diğer dosyasının iştirak ettirilmiş olması nedeniyle davaya konu ettiği dosyasının ilk hacze iştirak edemeyeceğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İcra Mahkemesince davacının bir dosyasının ilk hacze iştirak ettirildiği, dava konusu ettiği diğer takip dosyasının ilk hacze iştirak ettirilmesinin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 69 ncu maddesine aykırı olacağı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş; hüküm davacı Fon vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki velâyetin değiştirilmesi davası ve karşı iştirak nafakası verilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı-karşı davalının açtığı velâyetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası davasının kabulüne, davalı-karşı davacının açtığı karşı iştirak nafakası davasının ise reddine karar verilmiştir. Kararın davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir....

              Somut olayda, şikayetin konusu boşanma ilamı ile hükmedilen iştirak nafakasının ilam kesinleşmeden talep edilemeyeceğine ilişkindir. İştirak nafakası, boşanma hükmünün, fer'isi mahiyetinde olduğundan, talep edilebilmesi için hükmün kesinleşmesi gerekir. İcra takibinin dayanağı .... .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/91 Esas 2010/98 Karar sayılı ilamında müşterek çocuklar için iştirak nafakasına hükmedildiği ve ilamın kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Her ne kadar tedbir nafakasının tahsili için ilamın kesinleşmesi gerekmez ise de dayanak ilamda iştirak nafakasına hükmedilmiş olup iştirak nafakası ilamın kesinleşmesi ile muaccel hale geleceğinden ilam kesinleşmeden takibe konu edilemez. Mahkemece bu husus gözardı edilerek şikayetin süreden reddine karar verilmesi doğru değildir....

                Somut olayda, şikayetin konusu boşanma ilamı ile hükmedilen iştirak nafakasının ilam kesinleşmeden talep edilemeyeceğine ilişkindir. İştirak nafakası, boşanma hükmünün, fer'isi mahiyetinde olduğundan, talep edilebilmesi için hükmün kesinleşmesi gerekir. İcra takibinin dayanağı ... .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/91 Esas 2010/98 Karar sayılı ilamında müşterek çocuklar için iştirak nafakasına hükmedildiği ve ilamın kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Her ne kadar tedbir nafakasının tahsili için ilamın kesinleşmesi gerekmez ise de dayanak ilamda iştirak nafakasına hükmedilmiş olup iştirak nafakası ilamın kesinleşmesi ile muaccel hale geleceğinden ilam kesinleşmeden takibe konu edilemez. Mahkemece bu husus gözardı edilerek şikayetin süreden reddine karar verilmesi doğru değildir....

                  Mahkemece; davanın kabulü ile davalılar lehine ayrı ayrı hükmedilen 350 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı ... ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, iştirak nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının temyiz itirazları yerinde değildir. 4721 sayılı T.M.K'nun 328/1 maddesine göre; babanın çocuğuna bakma mükellefiyeti onun reşit olmasıyla sona erer. ... olduktan sonra da eğitimine devam ediyorsa, kendisi yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Davalı ... 10.09.1991 doğumlu, Z. Tuçe ise 21.09.1987 doğumlu olup, dava tarihinde 18 yaşını doldurmuşlardır. Reşit olan çocuk adına velayeten annesi veya kendisi iştirak nafakası isteyemez. Şartları var ise reşit çocuk yardım nafakası talebinde bulunabilir (TMK. md. 364)....

                    Aile Mahkemesi'nin 2013/588 Esas, 2014/755 Karar sayılı ilamının kesinleşmediğini, boşanma ile karar verilen iştirak nafakası, tazminatlar ve bunların ferileri niteliğindeki avukatlık ücreti ile yargılama giderlerinin kesinleşmeden takibe konulamayacağını, iştirak nafakası kararın kesinleşmesinden sonra işlemeye başlayacağından alacaklının dava tarihinden itibaren iştirak nafakası talep etmesinin ilama aykırı olduğunu belirterek, icra emrinin ve takibin iptaline karar verilmesini talep etmiş, Mahkemece nafaka ilamlarının infazı için kesinleşmesi gerekmediğinden şikayetin iştirak nafakası yönünden reddine avukatlık ücreti ile yargılama gideri yönünden ise kabulüne karar verilmiş, hüküm borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir. HUMK'nun 443/4. (HMK'nun 367/2.) maddesi gereğince aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümler kesinleşmedikçe takibe konu edilemez....

                      UYAP Entegrasyonu