DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Asıl davanın önlem nafakası, birleşen davaların ise evlilik birliğinin temelden sarsılmasına dayalı karşılıklı boşanma davası ve ferilerine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Resen kamu düzenini ilgilendiren haller ile tarafların istinaf başvuru sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda ilk derece mahkemesi tarafından tüm delillerin toplandığı, usul hükümlerinin uygulanmasında hata edilmediği, tedbir nafakasına hükmedilmesinde ve boşanma davalarının kabulü yönünde kurulan hükmün doğru olduğu ancak mahkemece belirlenen kusur tespiti, hükmedilen yoksulluk nafakası ve maddi-manevi tazminat miktarlarında hata edildiği görülmüştür. Dosya kapsamına göre erkeğe yüklenen şiddet ve tehdit vakıaları sabittir. Şiddet vakıasını tanıklar teyit etmiştir. Tehdit vakıasının ise ceza dosyası ile erkeğin mahkum edilmesi nedeniyle sabit olduğu anlaşılmıştır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Karar taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf edilmiş, Kadın vekili kusuru karşı davanın kabulünü, kabul edilen ziynet alacağı yönünden ücreti vekalet takdir edilmemesini, önlem nafakası davası hakkında olumlu ya da olumsuz karar verilmemesini, tazminat ve nafaka miktarlarını, Erkek vekili asıl davanın kabulünü, kusuru, karşılık davada reddedilen feri taleplerini İstinafa getirmişlerdir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Taraflar arasında görülen asıl dava evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına ilişkin boşanma davası ve ziynet alacağı davası, erkeğin karşılık davası evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına ilişkin boşanma davası, kadının birleşen davası ise önlem nafakası istemine ilişkindir. HMK'nun 355. maddesine göre; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir....
Davacı tarafından müşterek çocuklar için ayrı ayrı aylık 2000'er TL önlem nafakası talep edilmiş, mahkeme tarafından aylık 1500'er TL önlem nafakasına hükmedilmiş, karar davacı tarafından istinaf edilmiştir. Reddedilen önlem nafakası miktarı ayrı ayrı yıllık 8000 TL nin altında olduğundan (500*12=6000) karar davacı açısından HMK'nın 341/4. maddesi hükmü gereği kesin niteliktedir. HMK'nın 346. maddesi gereğince kesin olan karara karşı istinaf dilekçesi ilk derece mahkemesince reddedilebileceği gibi 352. madde gereğince Bölge Adliye mahkemesince de istinaf isteminin reddine karar verilebilir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun, istinaf kanun yoluna başvurma talebinin kesin karara ilişkin olması nedeniyle HMK'nın 341/4 ve 352. maddeleri gereğince reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
Davalı birleşen dosya davalısı kadın vekili istinaf dilekçesi ile; boşanma davasının reddine itirazları olmadığını, kadın ve çocuk için verilen nafaka miktarlarının az olduğunu, TÜFE-ÜFE oranında artışların dahi dikkate alınmadığını belirterek kararın boşanma hariç nafaka yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı birleşen dosya davalısı erkek vekili istinaf dilekçesi ile; boşanma talebinin reddinin yanlış olduğunu, boşanma kararı verilmediyse bile ayrılık kararı verilmesi gerektiğini, bunun hiç göz önünde tutulmadığını, nafaka artırımının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına, boşanma red kararı yerine ayrılık kararı verilmesine, baba ile çocuk arasında şahsi ilişkinin düzenlenmesine ve nafakanın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Asıl dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle TMK 166/1 maddesi gereğince boşanma davasıdır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 27/12/2022 NUMARASI : 2021/798 ESAS-2022/979 KARAR DAVA KONUSU : Önlem Nafakası KARAR : Yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında istinaf talebinde bulunulmakla; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların 2007 yılında evlendiklerini, Denizli 1....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava ve karşı dava TMK'nun 166/1 maddesi gereğince açılmış şiddetli geçimsizlik nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davası, kadının birleşen davası ise önlem nafakası davasıdır....
Md. gereğince boşanmalarına, asıl davanın kısmen kabulü ile davacı kadın lehine 400 TL önlem nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, müşterek çocukların velayetlerinin davalı babaya verilmesine, anne ile aralarında kişisel ilişki tesisine, erkeğin maddi manevi tazminat taleplerinin reddine, kadın yararına asıl dosya üzerinden önlem nafakasına hükmedildiği anlaşılmakla birleşen dosya açısından kadın yararına tedbir nafakası hükmedilmesine yer olmadığına, kadın çalışmaya başladığını beyan ettiğinden yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 7.000 TL maddi ve 7.000 TL manevi tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine..." karar verilmiştir....
Müşterek çocuklar için aylık 825,00'er TL önlem nafakasının çocukların ihtiyaçlarına, nafaka yükümlüsünün ekonomik ve sosyal durumuna hakkaniyete ve ölçülülük ilkesine uygun olduğu değerlendirilmiş, davacı kadının çocuklar için talep ettiği önlem nafakasına yönelik istinafı kısmen kabul edilerek müşterek çocuklar lehine aylık 825,00'er TL önlem nafakasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
Kadın için tedbir nafakası verilmemesi ve yoksulluk nafakası verilmesi açısından; Davalı-davacı kadın için işbu davada TMK 169 maddesi gereğince tedbir nafakası verilmediği, Aksaray 2.Aile Mahkemesinin 2016/1097 Esas 2017/397 karar sayılı ilamı ile verilen önlem nafakasının boşanma kararı kesinleşmesiyle birlikte yoksulluk nafakası olarak devamına karar verildiği, önlem nafakasında verilen nafakanın TMK'nın 197 maddesine dayandığı halde işbu boşanma davasında cevap dilekçesiyle istenen tedbir nafakasının TMK'nın 169. Maddesine dayandığı, işbu davada kadın için tedbir nafakası verilmemesinin hatalı olduğu anlaşılmakla, bu nedenle Aksaray 2....
Mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen tarafların diğer kusurlu davranışlarına göre, boşanmaya neden olan olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin, davalı-karşı davacı kadına nazaran daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, bu husus gözetilmeden, kadının daha ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. 3-Boşanma ve ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan özellikle eşlerin barınmasına (TMK m.186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m.223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re’sen) almak zorundadır (TMK m.169). Dava süresince geçerli olacak olan bu tedbirlerin alınması, tarafların “kusursuz” olma şartına bağlanmamış, yasada önlem için “kusur” unsuruna yer verilmemiştir....