"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık, davalı tarafça kullanılan kredinin ortakları oldukları davacı kooperatif tarafından ödenmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 23.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 23.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 09.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık, davalı tarafça kullanılan kredinin ortağı bulunduğu davacı kooperatif tarafından ödenmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 23.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 23.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 09.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Buna göre uygulanacak ortalama faiz oranının %5,16 olduğu ve geç ödemeden kaynaklı olarak davacı tarafın 502.499,18 USD faiz alacağının bulunduğu kabul edilerek, davacı tarafın 19.07.2022 tarihli ıslah dilekçesi göz önünde bulundurularak bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir....
Nitekim aynı dönemde ticari işlerdeki temerrüt faiz oranı davacının talep ettiği, temerrüt faizi oranı tutarında olup, "Faiz=Ana paraxGecikilen Gün SayısıxFaiz Oranı/360x100" formülünden hareketle yapılan hesaplamada davacının uygulanan faiz oranı farklılığı nedeniyle faiz gelirinin 6.901.534.25TL olması gerekirken 5.990.531,73TL olduğu, dolayısıyla aradaki farkın 911.002,52TL olduğu, davacının talebinde 365 gün esası üzerinden talepte bulunduğu, talepten fazlaya hüküm verme yasağı nedeniyle 360 gün üzerinden yapılan hesaplamada daha yüksek miktar oluşmasına rağmen davacının talebi ile bağlı kalınarak ana para, gecikilen gün sayısı, faiz oranı belirli olduğundan ıslah suretiyle talep edilen 911.002,53TL'nin tahsiline karar vermilmiştir. Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11....
KARAR Davacı, sözleşme gereğince davalı Kurum sigortalısı olan hastalara ait reçete bedellerini Kuruma fatura edip, tahsil ettiğini, ancak davalı tarafından gönderilen 20.12.2006 tarihli yazı ile, 2002 yılına ilişkin bir kısım reçetelerin fiş numaralarının doğru olmadığı iddiası ile 5.019 YTL asıl alacak, 7.123 YTL faiz olmak üzere toplam 12.413 YTL, 2003 yılına ilişkin bir kısım reçetelerin ise perakende satış fişi numaralarının yazılmadığı iddiası ile, 11.858 YTL asıl alacak, 8.366 YTL faiz olmak üzere toplam 20.255 YTL’nin alacağından mahsup edileceğinin bildirildiğini, fatura bedellerinin ödenmesinden uzun bir süre geçtikten sonra şekli eksiklikler nedeniyle ödemelerin geri alınmasının doğru olmadığını ileri sürerek, 32.368 YTL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı, sözleşme hükümlerine aykırılık nedeniyle yapılan mahsup işleminin yerinde olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir....
Davalı vekili, takip dayanağı belgenin kambiyo senedi vasfını yitirdiğini, müvekkilinin ciranta olup, belgenin kambiyo senedi vasfını kaybetmesi nedeniyle sorumluluğunun olmadığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece toplanan delillere göre, davalının 15.03.2007 tarihli oturumda keşideci ile kendisi arasında harici ortaklık ilişkisinin bulunduğunu beyan ettiği, bu durumda bu senedin ödenmesinden keşideci gibi davalının da sorumlu olacağı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, takibin 2.850.-YTL. asıl alacak, 168.41.-YTL. işlemiş faiz kalemleri yönünden takipten itibaren yasal faizi ile devamına, davalının % 40 oranında tazminatla sorumluluğuna karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davada, davacı tarafından davalıya ait Kuşadası'nda bulunan arsanın alımı nedeniyle banka havalesi ile 09.12.2005 tarihinde 9500,00 TL havale ettiği halde tapu işlemlerinin yapılmadığı gibi paranın da iade edilmediği ileri sürülerek tahsili için yapılan icra takibine vaki haksız itirazın iptali istenilmiştir.Davalı, havalenin borç ödeme vasıtası olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının savunmasını ispat etmesi gerekeceğinden ve yemin teklif etmeyeceğini beyan ettiğinden davacının davasını ispat ettiğinin kabulü ile itirazın iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal oranda faiz yürütülmesi suretiyle takibin devamına karar verilmiş, hüküm, süresinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.Borçlar Kanunu'nun 457 ve ardından gelen maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal nitelikçe ( tıpkı onun özel biçimlerinden...
dolayı 5510 sayılı Kanun'un 42 nci maddesi ile yasal faiz oranı gözetilmek suretiyle hesaplanan toplam 3.729,75 TL yasal faiz alacağının hesaplandığı anlaşıldığından; davanın kısmen kabulü ile davacının yaşlılık aylığının Kurum tarafından geç ödenmesinden dolayı 3.729,75 TL yasal faiz alacağının davalı Kurumdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının yaşlılık aylığı bağlanması talebinin dava devam ederken Kurum tarafından aylık bağlandığı anlaşılmakla konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına, davacının birikmiş aylıkların kendisine ödenmesi talebinin Kurum tarafından dava devam ederken ödendiği anlaşılmakla talebin konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....
alacağı ve enkaz bedelinin geç ödenmesinden kaynaklanan faiz alacağının tahsili ile ortak alanlarda hak sahibi olduğunun tespitini istemiştir....
Mahkemesi Davacı, maaşlarının geç ödenmesinden dolayı oluşan faiz alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 18/12/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....