Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Alacaklı vekilinin 28.04.2008 tarihli talebi üzerine, borçlu şirkete iflas yolu ile adi takibe ilişkin ödeme emri gönderilmiştir. Bunun üzerine borçlu vekili, yetkiye, zamanaşımına ve borcun esasına itiraz etmiştir. İİK' nun 156/3 ncü maddesi gereğince, borçlu ödeme emrine itiraz etmişse alacaklı bu itirazın kaldırılmasını ve borçlunun iflasına karar verilmesini ticaret mahkemesinden isteyebilir. İİK’nun 154’ncü maddesine göre,iflas yolu ile takipte yetkili mercii, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki icra dairesidir.Ancak,icra dairesinin yetkisi kamu düzeninden olmadığından taraflar yetki sözleşmesi ile başka bir yer icra dairesinin yetkili olduğunu kararlaştırabilir.İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi halinde,iflas davasının kaldırılmasına bakan mahkemenin öncelikle bu yetki itirazını inceleyerek sonuçlandırması gerekmektedir....

    İcra Müdürlüğünün 2020/3531 Esas sayılı dosyası ile müvekkiline ödeme emri gönderildiğini, gönderilen ödeme emrinde icra dosya numarası ve icra müdürlüğünün iban numarası yazmaması sebebiyle usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının müvekkiline göndermiş olduğu ödeme emrinde borç miktarında açıklık bulunmadığını, iki farklı borç miktarı gösterilmiş olup toplam borcun net bir şekilde belirtilmediğini, takibe dayanak belgelerin tasdikli suretinin ödeme emrine ek olarak eklenip gönderilmesi gerekirken, ödeme emrine onaylı suretlerin eklenmediğini, ödeme emrinde takip dayanağı belgenin kredi sözleşmeleri olduğu belirtildiğini ancak kredi sözleşmelerine ilişkin bir açıklama yapılmadığını, müvekkillerine gönderilen tebliğ mazbatasının usulüne uygun düzenlenmediğini belirterek tebligatın yok hükmünde olduğunu, müvekkiline, usulüne uygun hesap kat ihtarı gönderilmediğini, müvekkilinin gönderilen ödeme emrinde belirtilen miktarda borcu bulunmamakta olup borca, faize, faiz oranlarına ve tüm ferilerine...

    Davacının kredi alacağının tahsili amacıyla başlattığı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibinde borçlu ve rehin maliki 3.kişiye ödeme emri tebliğ etmiş ve hem borçlu hem de rehinli taşınmazın maliki icra takibine itirazda bulunmuştur. Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takibinde borçlu ve rehinli taşınmaz maliki mecburi dava arkadaşı olup, her ikisi de itiraz etmiş bulunduğundan, ikisi hakkında da itirazın kaldırılabilmesi için dava açılması zorunludur. Somut olayda davacı ödeme emrine itiraz eden ipotek maliki davalı ... hakkında itirazın iptali davası açmış ise de yine takibe itiraz eden asıl borçlu...hakkında herhangi bir dava açılmamıştır. Bu durum bir dava şartı olup, mahkemece re’sen gözetilmesi gerekir. Bu hususlar dikkate alınmadan yazılı şekilde işin esasının incelenmesi doğru görülmemiştir....

      Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....

        Davalı cevabında; dava konusu ödeme emrinin iptali için icra hukuk mahkemesinde dava açtığını, iptal kararı verilmesi durumunda iş bu davanın konusuz kalacağını, davacıya borçlu olmadığını belirterek davanın reddi ile %40 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; davacının temel ilişkinin tarafı olmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davalı tarafın tüm temyiz itirazların reddine karar verilmiştir.Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;Somut olayda, davacı-alacaklı tarafından yapılan takipte icra müdürlüğü tarafından gönderilen ödeme emrine davalı-borçlu tarafından süresinde itiraz edilmiştir....

          Mahkemece, davalı-borçlunun icra takibine 04.08.2000 tarihinde itiraz ettiği, itirazın 04.08.2000 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, ancak davanın İİK.nun 67.maddesi gereğince 1 yıllık hak düşürücü süreden sonra 16.09.2004 tarihinde açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. İİK.nun 67/1.maddesi uyarınca, itirazın iptali davasının itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde açılması gerekir. Mahkemece davanın yasada öngörülen sürede açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Oysa, icra takibiyle ilgili olarak ödeme emrine itiraz eden borçlunun itirazının davacı-alacaklı vekiline ilk kez 05.05.2004 tarihinde tebliğ edildiği, bu tarihten önce itirazın tebliğ edildiğine dair icra dosyasında bir bilgi ve belgeye rastlanmamıştır....

            -KARAR- Davacı vekili, mal satımından doğan alacak için yapılan icra takibine itiraz edilmediği için takibin kesinleştiğini, bunun üzerine takip yolunun değiştirilerek davalıya iflas ödeme emri gönderildiğini, davalının yargılamayı uzatmak ve zaman kazanmak amacıyla iflas ödeme emrine itiraz ettiğini belirterek itirazın kaldırılması suretiyle davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının 5 yıl önceki bir hukuki ilişkiden doğan kapalı faturaya istinaden ilamsız takip yaptığını, tarafların ...’da ortak fabrika kurmak amacıyla anlaşmaları üzerine, davacının ...’taki iplik fabrikasının sökülerek müvekkili vasıtasıyla ...’a gönderilmek üzere bedeli peşin alınmış gibi kapalı faturalara istinaden teslim edildiğini, konuyla ilgili olarak menfi tespit davası açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur....

              -KARAR- Davacı vekili, mal satımından doğan alacak için yapılan icra takibine itiraz edilmediği için takibin kesinleştiğini, bunun üzerine takip yolunun değiştirilerek davalıya iflas ödeme emri gönderildiğini, davalının yargılamayı uzatmak ve zaman kazanmak amacıyla iflas ödeme emrine itiraz ettiğini belirterek itirazın kaldırılması suretiyle davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının 5 yıl önceki bir hukuki ilişkiden doğan kapalı faturaya istinaden ilamsız takip yaptığını, tarafların ...’da ortak fabrika kurmak amacıyla anlaşmaları üzerine, davacının ...’taki iplik fabrikasının sökülerek müvekkili vasıtasıyla ...’a gönderilmek üzere bedeli peşin alınmış gibi kapalı faturalara istinaden teslim edildiğini, konuyla ilgili olarak menfi tespit davası açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur....

                tarafından 16.08.2010 tarihli dilekçe ile ödeme emrine itiraz edildiği, buna rağmen icra dosyasına sunulan vekaletnamede, vekil eden olarak sadece davalı ...'nın bulunduğu, diğer davalı şirket tarafından bahse konu avukat ... verilmiş vekaletnamenin bulunmadığı görülmüştür. Bununla birlikte, ödeme emrine itiraz neticesinde ilgili icra müdürlüğü tarafından takibin durdurulduğuna dair kararın da dosya içerisinde bulunmadığı görülmüştür....

                  Noterliği'nde düzenlenen 19.04.2013 tarih, 06905 yevmiye, 55764 sözleşme numaralı düzenleme şeklinde finansal kiralama sözleşmesi düzenlendiğini ve sözleşmeye konu ekipmanın finansal kiralama yoluyla kiralandığını, davacı aleyhine başlatılan takipte ödeme emrinin 20/12/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, asla kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının iddiasına konu ödemelerin takibin kesinleşmesinden önceki evrede yapıldığının belirtildiğini, İcra İflas Kanunu'nunda İcra mahkemesinin itfa sebebine dayanarak icra takibinin iptaline karar verebilmesi için, borcun icra takibinin kesinleşmesinden sonraki dönemde itfa edilmiş olmasının şart olduğunun belirtildiğini, takip tarihinden önceki ve takip tarihi ile ödeme emrine itiraz tarihine kadar ki itfa/ödeme, ancak ödeme emrine itiraz yoluyla ileri sürülebileceğini, Finansal Kiralama Sözleşmesi’nden doğan kira bedellerinin zamanında ödenmemesi nedeniyle sözleşmenin kiracısına ve ilgili kefile Beşiktaş 27....

                  UYAP Entegrasyonu