Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK md. 181/1- 2). Çocuk ile ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi; çocuk ve velayet kendisinde bulunmayan ana veya baba için bir haktır (Çocuk Hakları Sözleşmesi md. 9/3). Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece yüksek yararları gerektirdiği takdirde veya ana ve babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir (Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi md. 4/2). Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu bakımdan kişisel ilişki tesis edilirken çocuğun bedeni, fikri ve ruhsal gelişimi esas alınarak amacı gerçekleştirici bir düzenleme yapılmalıdır....
Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir (TMK md. 323). Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK md. 181/1- 2). Çocuk ile ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi; çocuk ve velayet kendisinde bulunmayan ana veya baba için bir haktır (Çocuk Hakları Sözleşmesi md. 9/3). Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece yüksek yararları gerektirdiği takdirde veya ana ve babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir (Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi md. 4/2). Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi - Yoksulluk Nafakasının Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Velayetin değiştirilmesi ve yoksulluk nafakasının kaldırılması talepli davada mahkemece, kısa kararda ''davacının davasının reddine'' karar verildiği halde gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ''davacının velayetin kaldırılması davasının reddine'' karar verilmek suretiyle kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294/3. maddesi uyarınca, hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz....
Buna göre; gerekçeli kararda birleşen davada çocuk ile baba arasında kişisel ilişkinin yatısız olarak düzenlenmesi gerektiği hususunda tespit yapılırken kısa karar da asıl davada karar tarihi itibariyle üç yaşında olan müşterek çocukla davalı-davacı baba arasında bir ay yatılı ilişki kurulmasına, birleşen davada ise infazda tereddüt yaratacak şekilde yine sömestre de bir hafta yaz tatilinde bir ay yatılı ilişki mi yoksa saatli ilişki mi kurulduğu tam anlaşılamamakla birlikte yatısız ilişki ise hem taraflar hem de çocuk açısından günlük olacak şekilde çocuğu alıp vermenin maddi ve manevi zorluk yaratacağı, asıl davada" her ayın birinci ve üçüncü Cumartesi -Pazar "birleşen davada ise her ayın iki ve dördüncü Cumartesi -Pazar olacak " şekilde baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulması davacı-davalı annenin velayet görevini yerine getirememesine ve hafta sonları çocuk ile birlikte olamaması sonucunu doğuracağı bu durumun çocuğun menfaatine olmadığı bu haliyle gerekçeli kararın kişisel...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...davalı babanın velayet görevini kötüye kullandığı, ihmal veya istismar ettiğine dair herhangi bir olay veya bulgu bulunmadığı, çocuğun altı yıldır baba ile birlikte yaşadığı, son yaşanan olayda çocuğun babası ile okula gitme meselesi yüzünden babaya kızdığı için karakola giderek şikayetçi olduğu, aslına baba ile yaşamak istediği, çocuğun anne ile kişisel ilişki kurmasında herhangi bir sorun da yaşanmadığı, velayetin değiştirilmesini gerektirir herhangi bir durum olmadığından davanın REDDİNE," karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı kadın vekili, davanın kabulü gerektiğini ileri sürmek suretiyle hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı erkek istinaf yasa yoluna başvurmamıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı kadın tarafından açılmış velayetin değiştirilmesi istemine ilişkindir....
Davalı- davacı annenin davası velayetin değiştirilmesine ilişkin olup çekişmesiz yargı işidir (HMK m. 362/2-b-13). Bölge Adliye Mahkemesince çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar kesin nitelikte olup, bu kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamaz (HMK m.362/l-ç). Bu sebeple davacı-davalının velayetin değiştirilmesi davasına yönelik temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Velayetin değiştirilmesine dair ilk derece mahkemesi kararı yukarıda açıklanan sebeple kesinleştiğinden, davacı-davalı babanın velayet hakkı kendisinde iken istediği kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasının konusu kalmadığından bu husus gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....
Aile Mahkemesi'nin 2018/599 esas 2018/739 karar sayılı ilâmı ile çocuk Berra Naz yararına baba aleyhine hükmedilen iştirak nafakasının kaldırılmasına, velayeti babaya verilen çocuk Berra Naz için dava tarihi 22/11/2019 tarihinden itibaren aylık 500,00- TL iştirak nafakasının davalı anneden alınarak davacı babaya ödenmesine karar verildiği görülmüştür. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; yerel mahkemenin velayetin değiştirilmesi yönündeki kararına annenin ihmal veya istismarı bulunmadığını belirterek itiraz ettiği görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava; Velayetin değiştirilmesi iştirak nafakası kaldırılması ve iştirak nafakası talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesi kararına karşı; davalı vekili velayet yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. Türk Medeni Kanununun 183. ve 349.maddelerine göre; yeni olgunun zorunlu kılması ve küçüğün menfaatini gerektirmesi halinde velayet değiştirilebilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından; yoksulluk nafakasının kaldırılması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, dava dilekçesinde velayetin değiştirilmesi yanında, boşanma davası sonucunda davalı lehine hükmedilen yoksulluk ve ortak çocuk yararına hükmolunan iştirak nafakasının kaldırılmasını, mahkemece bu isteklerin kabul görmemesi halinde nafakaların indirilmesini talep etmiştir. Dava dilekçesi ile birlikte yatırılan başvurma harcı, dilekçedeki tüm talepleri kapsar, dava dilekçesindeki her bir talep için ayrı ayrı maktu ve nispi harçların yatırılması gerekmektedir. Davacının davalı yararına hükmolunan yoksulluk nafakasının kaldırılması yönündeki talebi için ayrıca harç alınmamıştır....
Bu itibarla; Çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasının çocuğun yararına olduğu anlaşılmakla ve çocukla baba arasında daha önce kurulan kişisel ilişkinin icra kabiliyeti bulunmadığı anlaşıldığından yeniden kişisel ilişki düzenlemesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı kadın tarafından açılmış velayet istemine ilişkindir. Her ne kadar Mahkemesince davacının velayetin değiştirilmesi davasını açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın usulden reddine karar veriliş ise de; Velayet kamu düzeni ile ilgili bulunup, çocuğun üstün yararı da dikkate alınarak değişen şartlara göre her zaman yeniden değerlendirilmesi ve yargılamanın her aşamasında ileri sürülen hususların nazara alınması mümkündür. Bu sebeple davacının davayı açmakta hukuki yararı vardır. Somut hadisede davacı anne ile dava dışı babanın boşandığı ve velayetin babaya verildiği, babanın ceza evine girmesi nedeniyle babadaki velayetin kaldırılarak küçüğe babaannenin vasi olarak atandığı gelinen aşamada annenin velayet talep ettiği görülmüştür....