Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU


Hukuk Genel Kurulu 2007/14-227 E., 2007/241 K.

Hukuk Genel Kurulu 2007/14-227 E., 2007/241 K.
ARA KARARDAN DÖNMEÇEKİŞMELİ YARGIDA USULELATMANIN ÖNLENMESİMAHKEMENİN GÖREVSİZLİĞİTAPU İPTAL VE TESCİL

4822 S. TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKL... [ Madde 23 ]
4822 S. TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKL... [ Madde 3 ]
1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 7 ]
"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki "Tapu iptal-tescil ve Elatmanın önlenmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Rize Asliye 2.Hukuk Mahkemesince Tapu iptal ve tescil davasının reddine, Elatmanın önlenmesi davasının kabulüne dair verilen 29.12.2005 gün ve 2004/261-2005/918 sayılı kararın incelenmesi davacı-k.davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin 11.07.2006 gün ve 2006/4656-8338 sayılı ilamı ile; (...Davacı, davalı-yüklenici İhsan tarafından inşa edilen binadaki 38 numaralı bağımsız bölümü yükleniciden satın alan Cemal 'den temlik aldığı halde taşınmazın diğer davalıya muvazaalı olarak satıldığını belirterek tapu kaydının iptali ile adına tescili isteğinde bulunmuştur.

İddia şekline göre; davacının konut olan bu yeri oturmak amacıyla satın aldığı anlaşılmaktadır.

4077 Sayılı Tüketicinin Korunması hakkındaki yasada değişiklik yapan 4822 Sayılı Yasanın 3/c maddesi ile "konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar" da tüketicinin korunması hakkındaki yasa kapsamına alınmıştır. Aynı yasanın 23. maddesi uyarınca tüketicinin korunması hakkındaki yasa uygulamasından kaynaklanan her türlü uyuşmazlıkların Tüketici Mahkemesinde görülmesi gerekir. Açıklanan bu olgu karşısında, mahkemece ayrı bir tüketici mahkemesi varsa görevsizlik kararı verilmesi yok ise davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılarak karar verilmesi yerine Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması bozma nedenidir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı-k.Davalı vekili

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararınn verildiği tarih itibariyle HUMK.2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, tapu iptali ve tescil; birleştirilen dava ise, elatmanın önlenmesi istemlerine ilişkindir. Davacısı Zeliha, davalı/yüklenici İhsan Kabil tarafından inşa edilen binadaki 38 numaralı bağımsız bölümü yükleniciden satın alan Cemal 'den, 18.8.2001 tarihli harici sözleşme ile satın aldığı halde; tapuda taşınmazın diğer davalı Temel'e muvazaalı olarak satıldığını ileri sürerek, tapu iptal ve tescil istemiyle Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan davayı açmış; davalı tapu maliki Temel tarafından el atmanın önlenmesi istemiyle açılmış bulunan dava ise, tapu iptal ve tescil davası ile birleştirilmiştir.

Asliye Hukuk Mahkemesince işin esasına girilerek, tapu iptal ve tescil istemine ilişkin ana davanın reddine, men'i müdahale istemine ilişkin birleşen davanın kabulüne dair verilen karar; Özel Daire'ce yukarıda ayrıntısı açıklanan gerekçeyle ve "davanın ayrı bir tüketici mahkemesi varsa görevsizlik kararı verilmesi yok ise davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılarak karar verilmesi gereğine işaretle" bozulmuştur.

Yerel Mahkemece bozmadan sonra düzenlenen 15.09.2006 tarihli tensiple, "Davanın mahiyeti itibarı ile Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılmasına" karar verilmiş; sonraki 31.10.2006 tarihli duruşmada ise taraf vekillerinin bozmaya karşı beyanları alındıktan sonra, bozma ilamına direnildiği yönünde ara kararı oluşturulmuştur.

Hukuk Genel Kurulu'ndaki görüşme sırasında işin esasına geçilmeden önce; Yerel Mahkemenin bozmadan sonra tensiple bozma gerekçesi yönünde; "Davanın mahiyeti itibarı ile Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılmasına" dair verdiği ara kararının, eylemli uyma niteliğinde bulunup bulunmadığı; dolayısıyla, bozma gerekçesinin kamu düzenine ilişkin olması da göz önüne alınarak, Mahkemece artık bu aşamadan sonra direnme kararı verilip verilemeyeceği ön sorun olarak incelenmiş ve aşağıdaki sonuca varılmıştır:

Çekişmeli yargıda taraflarca hazırlama (ihzar) prensibi geçerli olup, hâkim tarafların talepleri ile bağlıdır. Hâkim, talepte bulunan tarafların iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü delillerle yetinmek zorundadır. Kendiliğinden araştırma yetkisine ve yükümlülüğüne sahip değildir. Bilindiği gibi çekişmeli yargıda, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi hükmüne göre hâkim, Yargıtay'ın bozma kararı üzerine tarafları duruşmaya çağırıp dinledikten sonra bozma ilamına uyulup uyulmayacağına karar verir. Görülüyor ki hâkim, kural olarak Yargıtay bozma kararına uyup uymamak konusunda tarafların düşünce ve istekleriyle bağlı olmayıp, bu yönden serbest davranmak, uyma ya da direnme kararı vermek yetkisine sahiptir.

Az yukarıda açıklanan genel kurala ayrık olmak üzere, çekişmeli yargıda eğer bozma kararına karşı diyecekleri sorulan tarafların bozma kararına uyulmasını istemeleri, bozma nedenleri bakımından bozma kararına uyulmasını isteyen tarafı bağlayabilecek ve davayı karşı taraf yararına sona erdirebilecek bir nitelik taşıyorsa böyle bir durumda hâkimin artık direnme kararı vermesi olanağı bulunduğundan söz edilemez.

Ne var ki; bozma nedenlerinin Kamu düzenine ilişkin ve dolayısı ile hâkimin kendiliğinden (resen) göz önünde bulundurması gereken sebeplerden olması halinde, taraf iradelerinin hukuki sonuç doğurmayacağı her türlü duraksamadan uzaktır.

Bu noktada, görev kuralları dava şartlarından olup, kamu düzenine ilişkin bulunması nedeniyle; mahkeme, görevli olup olmadığını yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetir ve görevsiz olduğu kanısına varırsa kendiliğinden görevsizlik kararı verir (HUMK m.7,I).

O halde; somut olaydaki gibi; "mahkemenin görevsizliğine" işaret eden bozma nedeni, taraf iradelerinin hukuki sonuç doğurabileceği nitelikte değildir.

Yeri gelmişken, usulü kazanılmış hak kavramı üzeride durulmasında da yarar vardır.

Bir davada, mahkemenin veya tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine, diğeri aleyhine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakka, usule ilişkin kazanılmış hak denir.

Kural olarak mahkeme, verdiği ara kararından, dava veya yargılama sonuçlanmadan önce dönebilir. Genel nitelikteki bu kuralın tek istisnası, verilen ara kararının taraflardan biri yararına usulü kazanılmış hak doğurması halidir. Diğer bir ifadeyle, bir ara kararının verilmesiyle taraflardan biri yararına usulü kazanılmış hak doğar ise, mahkemenin artık bu karardan dönmesine yasal olarak olanak yoktur.

Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bozma ilamına uyulmasına ilişkin ara kararı da bu nitelikte olduğundan, bozmaya tensip ile uymuş olan mahkemenin artık bu karardan dönerek direnme kararı vermesi olanaklı değildir. Çünkü, usule ilişkin kazanılmış hak müessesi usul hukukunun ana ilkelerindendir ve kamu düzeni ile ilgilidir (09.05.1960 gün, 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları).

Somut olayda; Yerel mahkeme, önceki kararın, Özel Daire'ce kamu düzenine ilişkin olan görev noktasından bozulması üzerine, yeniden düzenlediği 15.09.2006 tarihli tensip ara kararıyla, "Davanın mahiyeti itibarı ile Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılmasına" karar vermiştir.

Az yukarıda açıklanan esaslar gereğince; Mahkemece, kamu düzenine ilişkin ve dolayısıyla taraf iradelerinin hukuki sonuç doğurma olanağı bulunmayan bozma gerekçesi yönünde ara kararı oluşturulmakla, davalı yararına usulü kazanılmış hak doğduğu şüphesizdir. Bu itibarla mahkemenin, sonradan 31.10.2006 tarihli duruşmada verdiği ara kararının, gerçek anlamda bir direnme kararı olmadığı açıktır.

Hal böyle olunca; ortada varlığından söz edilebilecek bir direnme kararı mevcut olmayıp, bozma gerekçesi doğrultusunda, bozmaya eylemli uyma sonucu Tüketici Mahkemesi sıfatıyla tesis edilmiş yeni bir hüküm bulunmaktadır.

Bu nedenle dosya, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmelidir.

S O N U Ç : Yukarıda açıklandığı üzere, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 14.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 02.05.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.

UYAP Entegrasyonu