Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY 4. CEZA DAIRESI (KYB)

4. Ceza Dairesi         2020/31885 E.  ,  2021/10056 K.DENETIM SÜRESI IÇINDE SUÇ IŞLENMEMESI YADA YÜKÜMLÜLÜKLERE UYARMAMASI NEDENIYLE VERILECEK DÜŞME KARARIYLA BIRLIKTE HAGB DAIR KARARIN BÜTÜN HIKÜM VE SONUÇLARI ILE ORDATAN KALKACAĞI GÖZETILDIĞINDE DÜŞME KARARI ILE BILIKTE SUÇTAN KULLANILAN EŞYANIN MÜSADERE EDILEMEYECEĞI. TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 62TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 106
"İçtihat Metni"Tehdit suçundan sanık M. S.'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/2-a ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, adli emanetin 2010/7903 sırasında kayıtlı suçta kullanılan tabanca, şarjör ve mermilerin müsaderesine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına dair İzmir 15. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 11/11/2010 tarihli ve 2010/524 esas, 2010/795 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine dair İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31/12/2010 tarihli ve 2010/1459 değişik iş sayılı kararını müteakip, 5 yıllık denetim süresi içerisinde sanığın kasıtlı suç işlemediğinden bahisle açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılmasına, açılan kamu davasının düşürülmesine ilişkin İzmir 15. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 15/01/2016 tarihli ve 2010/524 esas, 2010/795 sayılı ek kararı sonrası, sanığın müsadere kararı verilen silahın iadesine ilişkin talebi üzerine müsadere edilen silahın ve iptal edilen silah ruhsatının iadesine ilişkin karar verilmesine yer olmadığına dair İzmir 15. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 14/01/2020 tarihli ve 2010/524 esas, 2010/795 sayılı ek kararına yönelik itirazın reddine ilişkin mercii İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 20/02/2020 tarihli ve 2020/267 değişik iş sayılı kararının kapsayan dava dosyası incelendi.İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre;1- İzmir 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/01/2016 tarihli ve 2010/524 esas, 2010/795 sayılı ek kararı yönünden yapılan incelemede;Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildikten sonra deneme süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlenmemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılmaması halinde duruşma açılarak sanığın hukuki durumunun tayini gerektiği gözetilmeden sanığın savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle evrak üzerinden karar verilmesinde,2-Kabule göre de, İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/02/2020 tarihli ve 2020/267 değişik iş sayılı kararı yönünden yapılan incelemede;Ruhsat kaydı bulunan silahın müsaderesi kararının hükme bağlı olduğu, sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş bulunulması karşısında, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere de uygun davranıldığı, bu şekilde kurulan hükmün hukuki bir sonuç doğurmadığı anlaşılmakla, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesine karar verildiği cihetle, ayrıca ruhsatlı silahın gerekli işlemlerin yapılması için ilgili idareye teslimine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilmektedir.Hukuksal Değerlendirme:Bir nolu isteme yönelik incelemede;Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 16/02/2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. İncelenen dosyada, sanık hakkında silahla tehdit suçundan açılan davada hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve kararın kesinleşmesinden itibaren beş yıllık denetim süresinin sona ermesi nedeniyle; mahkemesince resen dosya ele alınarak duruşma yapılmaksızın ek karar ile denetim süresi boyunca yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı gerekçesiyle kamu davasının düşürülmesine karar verildiği, bu hususun sanık lehine olduğu ve duruşma açılmasının sonuca etkili olmadığı anlaşıldığından kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmiştir. İki nolu isteme yönelik incelemede; Denetim süresi içinde suç işlenmemesi ya da yükümlülüklere uyulması nedeniyle verilecek düşme kararıyla birlikte hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın bütün hüküm ve sonuçları ile ortadan kalkacağı gözetildiğinde, düşme kararı ile birlikte suçta kullanılan eşyanın akıbeti hakkında da yeniden bir karar verilmesi gerekir. Düşme kararı, CMK.nın 223/8. maddesinde "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması halinde davanın düşmesine karar verilir." şeklinde tanımlanmıştır. Sanığın CMK.nın 231/8. maddesinde düzenlenen 5 yıllık denetim içerisinde suç işlememesi ya da yükümlülükleri yerine getirmesi, kovuşturmanın devamına engel olmakla bu husus bir kovuşturma şartına dönüşmektedir. Bu durumda CMK.nın 231/10. maddesine göre verilecek düşme kararı da aynı Kanunun 223/8. maddesi kapsamında değerlendirilmelidir. Bu niteliği itibariyle düşme kararı, sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren nedenlerden birisini oluşturmaktadır. Dolayısıyla hakkında düşme kararı verilen kimsenin hukuk düzeni açısından hüküm giymiş gibi kabul edilerek bir suç işlediği gerekçesiyle hakkında doğrudan ceza (hapis veya adli para cezası) olmasa da güvenlik tedbiri biçiminde cezai sonuçlar da uygulanması mümkün değildir. Yukarıda belirtildiği üzere bir güvenlik tedbiri olan müsaderenin uygulanabilmesi için kişinin suç işlediğinin kesinleşen bir mahkeme kararı ile ortaya konulması gerekir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 2009/7 – 96 Esas, 2009/188 Karar sayılı kararında da, sanıklardan ele geçirilen ve bizatihi müsadereye tabi olmayan eşyaların müsaderesine karar verilebilmesi için öncelikle işledikleri eylemlerin suç teşkil etmesinin gerekli olduğu vurgulanmıştır. Sonuç olarak açıklanması geri bırakılan hükmün, suç işlenmeden ya da yükümlülüklere uygun şekilde tamamlanan denetim süresi sonunda CMK.nın 231/10. ve 223/8. maddeleri uyarınca ortadan kaldırılarak verilen davanın düşmesine dair karar, kişinin suç işlediğini ortaya koyan ve hukuki açıdan sonuç doğurmaya elverişli bir mahkeme hükmü niteliğinde bulunmadığından güvenlik tedbiri olan müsaderenin uygulanmasının mümkün bulunmadığı gözetilmeden emanete kayıtlı silahın, idareye teslimi yerine İzmir 15. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 14/01/2020 tarihli ve 2010/524 esas, 2010/795 sayılı ek kararı ile bu hususta yeniden "karar verilmesine yer olmadığı" kararı üzerine yapılan itirazın mercii İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 20/02/2020 tarihli ve 2020/267 değişik iş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.Sonuç ve Karar:Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, yapılan açıklamalara göre kısmen yerinde görüldüğünden;1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın düzenlediği tebliğnamedeki bir nolu istem yerinde görülmediğinden, İzmir 15. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 15/01/2016 tarihli ve 2010/524 esas, 2010/795 sayılı ek kararı yönünden CMK'nın 309. maddesi uyarınca, KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,
2-Tehdit suçundan sanık M. S. hakkında ruhsatlı silahın iadesi talebinin reddine ilişkin mercii İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 20/02/2020 tarihli ve 2020/267 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,3-5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 4-a maddesi gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Adalet Bakanlığı'na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 22/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

UYAP Entegrasyonu