Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY 3. CEZA DAIRESI (KYB)

3. Ceza Dairesi         2022/1390 E.  ,  2022/3200 K.ŞÜPHELININ IFADESININ ALINMA IMKANI OLMADIĞINDAN BAHISLE YAKALAMA KARARI ÇIKARTILIP MAKÜL SÜRE SONRA DÜZENLENEN IDDIANAMENIN BU SEBEPLE IADE EDILEMEYCEĞINE DAIR ILAM
"İçtihat Metni"Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 31.12.2021 tarih ve 2021/144817 sayılı yazısı ile; silahlı terör örgütü kurma veya yönetme suçundan şüpheli M. E. hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 25/02/2020 tarihli ve 2018/10273 soruşturma, 2020/1362 esas, 2020/212 sayılı iddianamenin iadesine dair Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 04/03/2020 tarihli ve 2020/35 iddianame değerlendirme sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Kahramanmaraş 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/03/2020 tarihli ve 2020/45 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 31/10/2016 tarihli ve 2016/15416 esas, 2016/16813 karar sayılı ilâmında, "... 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 170/2. maddesine göre soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı bir iddianame düzenleyerek kamu davası açar. Aynı yasa maddesinin 3. fıkrasında ise iddianamede gösterilmesi ve bulunması gereken unsurlar sayılmıştır. Şüphelinin ifadesinin veya savunmasının alınmasında belirtilen madde açısından bir zorunluluk bulunmamaktadır. Bu itibarla, Ceza Muhakemesi Hukukunun temel amacı olan maddî gerçeğe ulaşılmasıdır. İddianamede belirtilen suç vasfı değerlendirildiğinde, suçun takibinin şikâyete bağlı olmadığı ve uzlaşma ile önödeme hükümlerinin uygulanma imkânının bulunmadığı, dosya kapsamında müşteki beyanlarını doğrular nitelikte iki tanığın ifadesine yer verildiği, bu kanıtların kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturduğu tartışmasızdır. Şüphelinin ifadesi veya savunması dosya içerisindeki bu deliller karşısında suçun sübutuna mutlak etki eden bir kanıt niteliği de taşımamaktadır. Dolayısıyla şüphelinin ifadesinin alınmasında bu fıkra açısından da bir zorunluluk bulunmamaktadır. Sonuç olarak, şüphelinin ifadesinin alınmaması sebebiyle iddianamenin iadesine karar verildiği, bu hususun ikmali amacıyla yapıldığı anlaşılan iddianamenin iadesi ve bu karara yapılan itiraz üzerine verilen kabul kararı yerinde görülmekle, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir..." şeklinde açıklandığı üzere, Somut olayda Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesince, şüphelinin ifadesi alınmadan iddianame düzenlendiğinden bahisle, iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesinde yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukukî nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, şüphelinin tüm aramalara rağmen bulunamadığı, nitekim Kahramanmaraş 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 25/10/2018 tarihli ve 2018/2882 değişik iş kararı ile şüpheli hakkında yakalama emri düzenlenmesine karar verildiği, yakalama için makul bir süre beklenildiği ve şüphelinin silahlı terör örgütü kurma ve yönetme suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, iddianamenin iadesi sebepleri arasında şüphelilerin savunmasının alınmamış olmasının sayılmadığı cihetle, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 23/11/2021 gün ve 94660652-105-46-20869-2021-Kyb sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak, Dairemize gönderilmiştir. II- OLAY;FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının tespiti ile şehir yapılanmasının deşifre edilmesine yönelik yürütülen soruşturmalar kapsamında, örgütün hiyerarşik yapısı içerisinde süreçte il imamı, bölge imamı, eyalet imamı vs... gibi görevlerde bulunduklarını beyan eden şahısların da aralarında bulunduğu anlaşılan ve etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediklerini beyan eden çok sayıda şüphelinin ifade ve teşhislerinde özetle, Latif kod adı ile Kahramanmaraş ilinde küçük bölge imamı, büyük bölge imamı, bölge imamı, eyalet imamı, esnaf sorumlusu vs...gibi görevlerde bulunduğu, atama ile çeşitli il ve bölgelere gönderildiği, gezileri organize ettiğine dair hakkında beyanlarda bulunulan, muhtelif ihbar tutanaklarında adı geçen, aynı suçtan haklarında işlem yapılan kişilerle birlikte yurt dışına çıkış ve otel konaklama kayıtlarına rastlandığı, çocuğunu örgütle iltisaklı okula gönderdiği, Bank Asya'da artan hesap hareketlerinin bulunduğu ayrıca 2015/10818 sayılı soruşturma evrakı kapsamında örgüt mensuplarınca 2014 yılında adliye önünde gerçekleştirilen eylemde yer aldığı yine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisizlik kararı ile gönderilen soruşturma dosyalarına konu evraklarda ise Gürcistan'da bulunan örgütle iltisaklı bir okula bağışta bulunduğu ve en son Malatya ilinde faaliyet gösteren pansiyonda çalıştığı ve ikamet ettiği tespit edilen şüpheli M. E. hakkında; silahlı terör örgütüne üye olma suçundan başlatılan soruşturmalara matuf Kahramanmaraş, Malatya ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılıkları arasında ortaya çıkan yetki uyuşmazlıkları sonrası verilen merci kararlarına istinaden Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma yürütülmüştür. Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/10818 sayılı soruşturması kapsamında tanzim olunan 31.05.2017 tarihli kolluk fezlekesi içeriğinde belirtilen ve eki evraklarda yer alan 30.08.2018 tarihli ikamet arama tutanağına göre yakalanması amacıyla 2. Sulh Ceza Hakimliğinden alınan 2016/1814 D.iş nolu arama ve el koyma kararına istinaden 30.08.2016 tarihinde şüphelinin ikametinde yapılan aramada, kimsenin olmadığı tespit edilmiş ayrıca aramada herhangi bir suç ve suç unsuruna rastlanılmamıştır. Fezlekede il sınırları içerisinde yakalanmasına yönelik değişik tarihlerde yapılan çalışmalarda yakalanamadığı belirtilen şüphelinin, soruşturmanın devamı sürecinde, daha sonraki tarihlerde yurtiçi veya yurt dışında olup olmadığının, yurtiçinde bulunması halinde adresinin tespit edilip, yakalanmasına yönelik verilen talimatlara istinaden yapılan araştırmalara dair tanzim olunan kolluk tutanaklarda da özetle; yaklaşık iki ay öncesinde izne ayrıldığını belirterek Maraş ilinde bulunan ikametinden ayrıldığı ve bir daha dönmediğine dair bilgilerin elde edildiği, son güncel adresinin Malatya ilinde olduğu, çok sayıda yurt dışı giriş ve çıkış kaydının bulunduğu ve en son kaydının 16.04.2016 tarihinde giriş şeklinde olduğu, araştırmalar neticesinde yakalanmasının mümkün olmadığı, çalışmaların devam ettiğinin belirtildiği görülmüştür. Safhalarda, İçişleri Bakanlığının 25.09.2017 tarihli ve 149783 sayılı yazısını ilgi tutan Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün 12.10.2017 tarihli yazısı ile yetkisizlik kararı ile gönderilmesine müteakip 2017/13287 soruşturma sayısına kayıt edilen dosya kapsamında Malatya Cumhuriyet Başsavcılığından; özetle, Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/10818 soruşturmasında firari olduğu ancak; UYAP kayıtlarında herhangi bir arama kaydının bulunmadığı, Ankara C. Başsavcılığında da derdest dosyasının bulunduğu anlaşılan ve yetkisizlik kararı ile dosyasının gönderildiği bildirilen şüphelinin aranmasına devam edilip edilmediğinin tespiti ile iade talebinde bulunulup bulunulmayacağı hususunun bildirilmesi, talep edilmesi halinde de ilgili evrakların düzenlenerek gönderilmesi istenilmiştir. Süreçte yetki uyuşmazlıklarına konu olan dosyada, Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığının 29.01.2020 tarih, 2018/10273 soruşturma sayılı yazısı ile şüpheli hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yürütülen soruşturmanın tamamlanmadığı, kırmızı bülten çıkartılması veya iade edilmesi hususunun soruşturmanın tamamlanmasına müteakip talep edilmesinin düşünüldüğü, Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü Suçluların İadesi ve Hükümlü Nakli Bürosuna bildirilmiştir. Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığının 24.10.2018 tarihli yazısı ile 2018/10273 soruşturma sayılı dosyada; şüphelinin çağrı üzerine savcılığa gelmediği ve kendisine çağrı yapılamadığı, tüm aramalara rağmen kendisine de ulaşılamadığı belirtilerek, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hakkında 5271 sayılı CMK’nın 94. maddesi uyarınca ifadesinin alınmasına yönelik yakalama emri düzenlenmesi, Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğinden talep edilmiştir. Kahramanmaraş 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 25.10.2018 tarih, 2018/2882 D.İş sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yürütülen soruşturma dosyasında şüphelinin tanzim edilen araştırma raporlarında adresinde bulunamadığının ve kendisine çağrı yapılamadığı anlaşıldığından, CMK' nın 98 ve 94 maddelerince uyarınca, hakkında yakalama emri çıkartılmasına karar verildiği belirtilerek, Cumhuriyet Başsavcılığının isteminin kabulü ile CMK’nın 98 ve 162. maddeleri gereğince yakalama emri çıkarılmasına, itiraz kanun yolu açık olmak üzere karar verilmiştir. Düzenlenen yakalama emrinde de silahlı terör örgütüne üye olma suçundan ifadesinin alınmasına yönelik yakalama emri çıkartıldığı belirtilmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığının 25.02.2020 tarih, 2018/10273 soruşturma ve 2020/212 id. nolu iddianamesi ile silahlı terör örgütü kurma veya yönetme suçundan, birleştirme talepli iddianame tanzim etme zorunluluğu hasıl olduğu belirtilerek, ifade ve teşhis tutanakları, yurt dışı çıkış kayıtları, bank asya kayıtları, sgk, otel konaklama, okul ve yurt kayıtları, yakalama kararı, kolluk tutanakları, örgüt şeması, Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünden gelen evrak, nüfus ve adli sicil kayıtları ile tüm soruşturma dosyası kapsamı delil gösterilmek sureti ile şüphelinin ilk olarak Kahramanmaraş ilinde Büyük Bölge sorumlusu olarak görev yaparken daha sonra örgüt içerisinde yükselerek eyalet imamı olduğu ve akabinde örgüt içi tayin ile Diyarbakır iline gönderildiği anlaşıldığından, tespit edilen eylemleriyle suç tarihlerinde örgüt yöneticisi olarak faaliyetlerinin bulunduğu iddiası ile 5237 sayılı TCK'nın 314/1, 53/1, 58/9 ve 3713 sayılı TMK'nın 5/1 maddelerince cezalandırılması istenilmiştir. İddianame anlatımında özetle; silahlı terör örgütü tarafından örgüt içerisinde Küçük Bölge İmamı, Büyük Bölge İmamı, Bölge İmamı, Eyalet İmamı gibi üst düzeyde sorumlu görev aldığı ve örgüt tarafından çeşitli il ve bölgelere gönderilerek imamlık yaptırıldığına dair bir çok beyan, teşhis ve araştırma tutanağına binaen şüpheli hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü yöneticiliği suçundan soruşturmaya başlandığı belirtilerek, Latif Kod adı ile mütevelli bölge imamlığı, il bölge imamlığı, esnaf sorumluluğu, Kahramanmaraş Büyük Bölge abisi, Kahramanmaraş eyalet abisi, Büyük Bölge sorumlusu gibi üst düzeyde örgüt içerisinde bulunduğu hususunda hakkında verilen ifadelerle, teşhislere; tespit edilen eylemleri ile örgütle irtibatına dair diğer delillere yer verilmek sureti ile, şüphelinin ikameti Malatya'da olduğundan soruşturma ve kovuşturmada yetkili yerin bulunduğu yer adli makamları olduğu yönündeki Yargıtay kararlarına rağmen Elazığ Mahkemelerince verilen kesin kararlara istinaden soruşturmanın yürütüldüğü ve şüpheli hakkında iddianame tanzimi zorunluluğunun hasıl olduğu, yetkisizlik hususunu değerlendirmenin münhasıran mahkemeye ait olduğunun değerlendirildiği de ifade edilerek, iki yıldır yurt içinde yakalamalı olan şüpheli hakkında yakalama kararının infazının makul sürede beklenildiği, örgüt içinde üst düzey sorumlu olduğu, ülke genelinde bu denli üst düzey örgüt yöneticilerinin davalarının açıldığı ve derdest olduğu; uzun süren soruşturmaya rağmen davanın açılmamış olmasının veya mahkemelerce yakalamalı şahısların iddianamelerinin iade edilmesinin bu tür üst düzey örgüt yöneticileri bakımından uygulanması durumunda örgütle mücadelede zafiyete sebebiyet vereceği, her ne kadar terör suçlarının temadi eden suçlardan olduğu belirtilse de örgütte üst düzey görev yapan şüpheli açısından, hakkında çok sayıda delilin mevcudiyeti de dikkate alındığında temadinin kesilip kesilmemesinin hiç bir öneminin kalmadığının göz önünde bulundurulması gerektiğinin belirtildiği görülmüştür. UYAP sisteminde yapılan incelemede; iddianame, 25.02.2020 tarihinde elektronik olarak imzalanmıştır. Fiziki evraka göre ise 26.02.2020 tarihinde Cumhuriyet Başsavcısınca görüldüsü, 28.02.2020 tarihinde de mahkeme başkanınca havalesi yapılmıştır.Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.03.2020 tarih ve 2020/35 iddianame değerlendirme nolu kararı ile 5271 sayılı CMK'nın 170/3, 4 maddelerine aykırı düzenlendiği kanaatiyle, CMK'nın 174/1-a maddesi gereğince iddianamenin iadesine, oy birliği ile itiraz kanun yolu açık olmak üzere karar verilmiştir. Kararda iade nedeni olarak özetle; şüphelinin soruşturma aşamasında ifadesinin alınmadığı, iddianamenin iadesi bağlamında mütemadi suçların diğer suçlara nazaran farklı bir değerlendirmeye tabi tutulması gerektiği, örgütü yönetmek ya da örgüte üye olma suçlarının mütemadi suçlardan olduğu, bu suçlarda örgüt hiyerarşisine dahil olup faaliyetlere başlanmakla suçun tamamlandığı, ancak fiilin icrası devam ettiği müddetçe, fiilin ifade ettiği haksızlık da süreceğinden suç işlenmeye devam edeceği, failin kendi isteği ile ya da iradesi dışında örgütten ayrılması halinde suçun bitmiş olacağı, muhakeme hukuku yönünden zamanaşımı ve yetkili mahkemenin temadinin bitişine göre değerlendirileceği ve örgüt üyeliği suçunun temadi eden suçlardan olması nedeniyle hukuki ve fiili kesinti ile sona ereceği ve kesinti tarihinin de suç tarihi olacağı, mütemadi suçlarda iddianame düzenlemekle hukuki kesintinin gerçekleştiğinin kabulü halinde dava zamanaşımı süresinin de işlemeye başlayacağı, bir taraftan suç işlenmeye devam ederken iddianame ile kamu davası açılması nedeniyle bu suçun dava zamanaşımına uğrama tehlikesinin ortaya çıkacağı, kamu davası açılması için yeterli delil bulunan hallerde savunma alınmaksızın dava açılmasına engel hal yok ise de; mütemadi suçlardan olan örgüt üyeliği suçunda yakalamanın gerçekleşmediği durumda dava açılmasının bir yarar sağlamayacağı, yakalama ile fiili kesinti gerçekleştirilmemesi nedeniyle işlemeye devam edilen bir suçla ilgili olarak örgüt mensubu şüpheliler hakkında açılan kamu davasının sonuçlandırma imkanı bulunmadığından soruşturma evrakının Cumhuriyet Başsavcılığında değil mahkemede beklemesini sağlama dışında, usul ekonomisi bakımından bir fayda sağlamayacağı gibi yargılamanın makul sürede bitirilmesi ilkesinin de ihlal edileceği belirtilerek, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yönetici kadrosunda bulunduğu belirtilen şüpheli hakkında suç şüphesi oluşturabilecek düzeyde delil bulunduğu ve savunma alınmaksızın kamu davası açılabilecek ise de CMK'nın 247 ve devamı maddeleri gereğince "kaçaklık" kararı da verilmemiş olan şüphelinin, mütemadi suçlarda, temadinin ancak yakalanma ile kesileceği yönündeki yerleşik içtihatlar gözetilerek, ifadesi alınmadan iddianame düzenlenmesi nedeni ile iddianamenin iadesine karar verildiği belirtilmiştir.UYAP sisteminde yapılan incelemede; iade kararının, 04.03.2020 tarihinde elektronik olarak imzalandığı görülmüştür. Cumhuriyet savcısı, 09.03.2020 tarihinde iade kararına itirazda bulunulmuştur. İtiraz layihasında özetle; iddianame anlatımında belirtildiği gibi güncel mernis adresine nazaran yetkisizlik hususunda değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu ve iddianame tanzim etme zorunluluğunun hasıl olduğu, iki yıldır yurt içinde yakalamalı olmakla makul süre beklenilen şüphelinin örgüt içinde üst düzey sorumlu olduğu, uygulamada ülke genelinde benzer üst düzey örgüt yöneticilerine davaların açılmasına ve derdest bulunmasına istinaden, uzun süren soruşturmaya rağmen dava açılmaması veya yakalamalı olması nedeni ile iddianamenin iade edilmesinin özellikle bu tür üst düzey örgüt yöneticileri bakımından uygulanmasının örgütle mücadelede zafiyet yaratacağının değerlendirildiği, her ne kadar terör suçlarının temadi eden suçlardan olduğu belirtilse de toplanan çok sayıda delilin mevcudiyeti karşısında şüpheli açısından temadinin kesilip kesilmemesinin hiç bir öneminin kalmayacağının göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilerek iade kararının kaldırılması istenmiştir. Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.03.2020 tarih ve 2020/35 iddianame değerlendirme nolu kararı ile verilen iade kararında bir isabetsizlik bulunmadığından itirazın reddi ile dosyanın ve eklerinin itiraz mercii olan Kahramanmaraş 3. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Kahramanmaraş 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.03.2020 tarih ve 2020/45 değişik iş sayılı kararı ile itirazın reddine, oy birliği ile kesin olarak karar verilmiştir. Kararda özetle, Cumhuriyet savcısının iade şartları oluşmadığından itirazın kabulüne dair mütalaasına aykırı olarak, Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinin itiraz kararında belirtilen eksiklikler yerine getirildikten sonra iddianamenin düzenlenmesi gerektiği anlaşıldığından, itirazın reddedildiği belirtilmiştir. Soruşturma evrakı Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/5924 soruşturma numarasına kaydedilmiştir. Süreçte dosya içeriğine, şüphelinin Ömer Güney adına tespiti yapılan hatlardan bylock programını kullandığına dair soruşturma evrakının ve hakkında örgütle irtibatına dair başkaca ifadelerin gönderildiği görülmüştür. Şüphelinin yakalanmasına yönelik süreçte tanzim olunan kolluk tutanaklarında ise yapılan çalışmalarda yakalanmasının mümkün olmadığı, mernis kaydının Malatya ilinde olduğu, Kahramanmaraş ili dahilinde kalabileceği veya saklanabileceği herhangi bir adresin olmadığı, şahsın ve ailesinin son bir yıl içerisinde polnet sisteminde hastane ve eczane kayıtlarının olmadığı, mernis kontrollerinde 07/04/2016 tarihinde Adana Havalimanından yurt dışına çıkışının olduğu, yurt içine girişinin ise olmadığının belirlendiği belirtilmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığının 03.12.2020 tarihli yazısı ile şüpheli hakkında kırmızı bülten çıkartılması hususunda gerekli evraklar düzenlenerek Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğüne gönderilmiştir. Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü Suçluların İadesi ve Hüküm Nakli Bürosunun 24.12.2020 tarihli yazısı ile iade ve kırmızı bülten taleplerine ilişkin süreçlerin başlatılabilmesi için CMK'nın 100 veya 248/5 maddeleri uyarınca çıkarılmış bir yakalama müzekkeresinin düzenlenmesi ve bu kapsamda iade talepnamesi, kırmızı bülten talep formu ve dosya inceleme tutanağında gerekli güncellemenin yapılarak, kırmızı bülten evrakı içerisinde yer aldığı gibi CMK 94'e göre çıkartılacak ise de savunması alınmak üzere ve SEGBİS ifadelerinin çıkartılmasının uygun olacağı da belirtilmek sureti ile yakalama emri düzenlenmesi ve belirtilen diğer eksikliklerin ikmali sonrasında, yeniden düzenlenecek evrakların gönderilmesi istenilmiştir.Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığının 22.01.2021 tarih, 2020/5924 yakalama sayılı yazısı ile Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğinden, Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü Suçluların İadesi ve Hüküm Nakli Bürosunun 21.12.2020 tarihli yazısı ilgi tutularak, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hakkında soruşturma yürütülen şüpheli hakkında Kahramanmaraş 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 25.10.2018 tarih ve 2018/2882 D.İş sayılı yakalama kararına istinaden talep edilen kırmızı bülten çıkartma talebinin ilgi sayılı yazı ile eksik hususlar olduğundan bahisle iade edildiğinden, ilgi de kayıtlı yazıda belirtildiği üzere şüpheli hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan CMK 100 veya 248/5 maddeleri uyarınca yakalama kararının düzenlenmesi, aksi halde CMK 94'e göre çıkartılacak yakalama kararından savunması alınmak üzere ve SEGBİS ifadelerinin çıkartılmasının istenildiği anlaşıldığından, şüpheli hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan CMK 100 veya 248/5 maddeleri uyarınca yakalama emri düzenlenmesi, aksi kanaatte ise CMK 94'e göre çıkartılacak yakalama kararından savunması alınmak üzere ve SEGBİS ifadelerinin çıkartılması suretiyle yakalama emri düzenlenmesine karar verilmesi talep olunmuştur. Kahramanmaraş 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 25.01.2021 tarih, 2021/476 D.İş sayılı kararı ile 5271 sayılı CMK.nun 94.maddesi uyarınca tutuklamaya yönelik yakalama emri düzenlenemeyeceği, CMK'nın 98.maddesine göre yakalama emri düzenlenebileceği, şüpheli hakkında çıkarılacak yakalama emri neticesinde savcılıkça hakimliğe tutuklama istemi ile sevkine müteakip yapılacak sorgu neticesinde tutuklama kararının verilip verilmeyeceği hususunun değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu, belirtilen kanun maddesi uyarınca şüpheli hakkında tutuklanmasına yönelik yakalama emri düzenlenemeyeceğinden istemin reddine karar verilmiştir.Cumhuriyet Başsavcılığının 26.01.2021 tarihli yazısı ile de şüpheli hakkında çıkartılan yakalama kararına ilişkin talebin Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğince reddine yönelik karar verildiği, ancak diğer hususların yerine getirildiği ve düzenlenen evrakların gönderildiği belirtilerek, talebin bu haliyle değerlendirilmesinin mümkün olmaması halinde istinabe işlemlerine ilişkin uygulanacak iş ve işlemlerin bildirilmesi istenilmiştir. Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğünün 05.02.2021 tarihli yazısı ile konunun yargı yetkisi ve takdir hakkı dahilinde değerlendirilmesi keyfiyetinin talepte bulunan ilgili adli makama ait olmak üzere, bir şahıs hakkında kırmızı bülten ve iade talebinde bulunulabilmesi için, adı geçen hakkında CMK'nın 248. maddesinin 5. fıkrasına istinaden, CMK'nın 100 üncü maddesi uyarınca gıyabi tutuklama müzekkeresi düzenlenmesi, "savunmasının alınması", "SEGBİS vasıtasıyla ifadesinin alınması" ve "CMK'nın 94 üncü ve 98 inci maddesi uyarınca tutuklanması" ifadelerinin yer almadığı bir yakalama emrinin bulunması gerektiği, bu itibarla mevcut tutuklamaya yönelik yakalama emrine istinaden kırmızı bülten talebine yönelik evrak tanzimi ile iletilmesi; isnat edilen suçların vasfı ve mahiyeti imkan tanıyorsa, hakkında çıkarılan yakalama emirlerinin sadece ifadesinin alınmasına yönelik olması durumunda şahsın yurt dışı adresinin belli olması gözetilerek, adı geçenin savunmasının uluslararası adli yardımlaşma (istinabe) yoluyla alınmasının mümkün olduğu bildirilmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığının 29.09.2021 tarihli yazısı ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne, Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 04/03/2020 tarih, 2020/35 id. değ. sayılı kararının kanun yararına bozulması ihbar ve görüşünde bulunulmuştur. Yazıda özetle; terör örgütü içerisinde eyalet imamı olarak örgütsel faaliyetler yürüttüğü tespit edilerek başlatılan ve yakalama emri düzenlenerek hakkında kırmızı bülten çıkartılması talebinde bulunulan devamında da 2018/10273 soruşturma sayılı dosyadan iddianame tanzim edilerek dava açılan şüpheliye yönelik tanzim olunan iddianamenin, mahkemece yakalamalı olan eyalet imamının savunmasının alınmaması nedeni ile iade edildiği ve buna ilişkin itirazın da mercii tarafından kesin olarak reddine karar verildiği, yaklaşık 2 yıldır yurt içinde yakalamalı olan ve makul süre beklenen, hakkında kırmızı bülten talebinde de bulunulan fakat sonuç alınamayan ayrıca; örgüt içinde üst düzey sorumlu olduğu ile ülke genelinde bu denli üst düzey örgüt yöneticilerinin davalarının açıldığı ve derdest olduğu ve de uzun süren soruşturmaya rağmen davasının açılmamış olmasının veya mahkemelerce yakalamalı olan şahısların iddianamelerinin iade edilmesinin özellikle bu tür üst düzey örgüt yöneticileri bakımından da uygulanmasının örgütle mücadelede zafiyet yaratacağından, her ne kadar terör suçlarının temadi eden suçlardan olduğu belirtilse de örgütte üst düzey görev yapmış olan şüpheli açısından delillerin çokluğu da dikkate alındığında temadinin kesilip kesilmemesinin hiç bir öneminin de kalmayacağının göz önünde bulundurulmaması nedeni iade kararının usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle kanun yararına bozulması istenmiştir.Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/5924 soruşturma sayılı dosyasında yapılan adres sorgulamalarında, şüphelinin yurt dışı adresinde konsolosluk bilgisine yer verildiği görülmüştür. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 23/11/2021 tarih 94660652-105- 46-20869-2021-Kyb sayılı yazısı ile Kahramanmaraş 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.03.2020 tarih ve 2020/45 değişik iş sayılı kararının bozulması istenilmiştir.III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yürütülen soruşturma kapsamında ifadesi alınamadığından hakkında yakalama kararı çıkartılan şüphelinin silahlı terör örgütü kurma ve yönetme suçundan cezalandırılması istemi ile düzenlenen iddianamenin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 174/1-a maddesi gereğince iade edilmesinde ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair verilen kararda hukuka aykırılık bulunup bulunmadığına ilişkindir.IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME: Konu ile ilgili yasal düzenlemeler şöyledir:5271 sayılı CMK'nınKamu davasını açma göreviMadde 170 – (1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.(3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;a) Şüphelinin kimliği,b) Müdafii,c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,e) Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,g) Şikâyetin yapıldığı tarih,h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,j) Suçun delilleri,k) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri, gösterilir.(4) İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.(5) İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.(6) İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.İddianamenin iadesiMadde 174 – (Değişik: 25/5/2005 - 5353/27 md.)(1) Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;a) 170. maddeye aykırı olarak düzenlenen,b) (Değişik:17/10/2019-7188/20 md.) Suçun sübûtuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,c) (Değişik:17/10/2019-7188/20 md.) Önödemeye veya uzlaştırmaya ya da seri muhakeme usulüne tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaştırma ya da seri muhakeme usulü uygulanmaksızın düzenlenen,d) (Ek:17/10/2019-7188/20 md.) Soruşturma veya kovuşturma yapılması izne veya talebe bağlı olan suçlarda izin alınmaksızın veya talep olmaksızın düzenlenen,İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.(4) Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.Ceza muhakemesinin amacı, maddi gerçeğin insan onuruna yaraşır biçimde araştırılıp bulunmasıdır.Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.CMK’nın 160/1 maddesinde yer alan “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hal” ifadesinden de anlaşılacağı üzere belli bir suç şüphesine karşı soruşturmaya başlanılabilmesinin maddi koşulu, o suça ilişkin başlangıç şüphesinin var olmasıdır. Başlangıç şüphesi, soyut bir izlenimle değil; suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıalar ile oluşur. Cumhuriyet savcısı, başlangıç şüphesinin olup olmadığını yani, suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıaların bulunup bulunmadığını değerlendirerek soruşturmaya başlayacaktır. Kısaca, başlangıç şüphesinin bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi, Cumhuriyet savcısına aittir (Veli Özbek, Nihat M. Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınlar, Ankara, 2011, sayfa 186 ve devamı). Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler. "Yeterli şüphe", şüphelinin müsnet suçtan yargılanması için gerekli ve yeterli olan şüphe derecesini ifade eder. Bu şüphenin, hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delile dayanması gerektiğinde kuşku yoktur. Cumhuriyet savcısı topladığı delillerin iddianame düzenlemek için yeterli olup olmadığını takdir edecek, delilleri olaylarla ilişkilendirerek yeterli şüpheyi ortaya koyacaktır. Kamu davasının açılmasında yeterli şüpheden bahsedebilmede önemli olan, suçun işlendiğine yönelik tartışılabilirlik ve mahkûmiyetin ne derecede mümkün olabilirliğidir. Soruşturma aşamasında toplanan deliller sonucunda yeterli şüphenin oluşmaması durumunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, yargılama aşamasında hakim veya mahkemece verilen kararlar ile kanun yolu aşamalarında delillerin hukuka uygunluk denetiminin yapılacağına dair düzenlemelerin yanı sıra; iddianamenin iadesi müessesesinin de delilin denetimine olanak tanıdığının kabulü gereklidir. Ancak Anayasanın 38, 5271 sayılı CMK'nın 206/2 maddelerindeki düzenlemeler kapsamında, bu olanağın çok geniş yorumlanmaması gerektiği CMK'nın 172/1 maddesinin doğal sonucudur.Şüphelinin savunmasının alınmasını zorunlu kılan açık bir hükme CMK’nın 170 ve 174. maddelerinde yer verilmemiştir. Ancak bu durum her koşulda savunma alınmadan dava açılabileceği şeklinde de yorumlanmamalıdır. Kural olarak mütemadi suçlarda iddianame düzenlemekle hukuki kesintinin gerçekleştiğinin kabulü halinde dava zamanaşımı süresi de işlemeye başlayacaktır. Bir taraftan suç işlenmeye devam ederken iddianameyle kamu davası açılması nedeniyle bu suçun dava zamanaşımına uğrama tehlikesi ortaya çıkacaktır. Diğer taraftan tamamlanan ancak bitmeyen mütemadi suçtan dolayı aynı sanık hakkında çok sayıda iddianame düzenlenebilecektir. Bu nedenle kamu davası açılması için yeterli delil bulunan hallerde savunma alınmaksızın dava açılmasına engel hal yok ise de, mütemadi suçlardan olan örgüt üyeliği suçunda yakalamanın gerçekleşmediği durumda dava açılması bir yarar sağlamayacaktır. Ayrıca eksik soruşturma nedeniyle yeterince delil toplamadan açılan davalar beraatle sonuçlanabilecektir. Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararlarda yeni delil ortaya çıkması halinde dava açma olanağı var ise de kesin hüküm halinde CMK 314. maddedeki sınırlı nedenlere dayalı olarak yargılamanın yenilenmesi mümkün olup,bu durum maddi gerçeğe ulaşmaya da engel oluşturacaktır. Terör suçlarında amaç suça elverişli araç suç işlenmesi halinde suç tarihi araç suçun işlendiği tarihtir. Bu nedenle mütemadi suçtan bahsetmek söz konusu değil ise de, örgütsel faaliyetlerinin devam ettiği dönemlerde aynı nitelikte suç işleme olanağı bulunduğundan yerleşik uygulamaya göre amaç suçtan ancak bir kez hüküm kurulması gerekliliği karşısında, yakalanmayan sanık hakkında kamu davası açılması usul ekonomisi bakımından fayda sağlamayacaktır. Ancak müsnet suçla ilgili olarak dava açmayı gerektiren yeterli şüphe oluşturacak somut delillerin ikame olunduğu ve fakat şüphelinin kaçması nedeni ile ifadesinin alınma imkanının bulunmadığı, hakkında çıkartılan yakalama emrinin üzerinden somut olaya özgü makul sürenin geçtiği anlaşılan durumlarda, özellikle "yargılamanın makul sürede tamamlanması" ilkesi kapsamında ikame olunan delillerin mahkemece de toplanmasını teminen iddianame düzenlenmesinin gerekebileceği de gözetilmelidir. Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre, somut olayda;Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yürütülen soruşturma kapsamında atılı suçtan 25.10.2018 tarihinde hakkında yakalama emri düzenlenen ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yöneticisi olmak suçundan yurt içi ve yurt dışı örgütsel faaliyetlere katıldığı, Latif kod adı ile Kahramanmaraş ilinde küçük bölge imamı, büyük bölge imamı, bölge imamı, eyalet imamı, esnaf sorumlusu vs...gibi görevlerde bulunduğu ve atama ile çeşitli il ve bölgelere gönderildiğine ilişkin hakkında suç şüphesi oluşturabilecek düzeyde delil ikame olunan şüphelinin, makul süre içerisinde yakalanamaması ve dosyadaki deliller gözönüne alınarak, itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından istemin kabulüne karar verilmiştir.V-SONUÇ VE KARAR:Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği, incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Kahramanmaraş 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.03.2020 tarih ve 2020/45 değişik iş sayılı kararının, CMK'nın 309/4-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde icrasına, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.06.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

UYAP Entegrasyonu