Dericilik Şirketinin Kooperatifin gerçek katılımcısı olduğu dosyadaki tespitler, bilirkişi raporu, serbest bölge kayıtlarından anlaşıldığından davacı şirketin davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir." gerekçesiyle davanın kabulüne ve İzmir İli, Menemen İlçesi, … Mevkii, … Ada, … Parselde kain tapunun iptali ile davacı şirket adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği ve kararın 23/06/2021 tarihinde kesinleştiği, bu karara göre Mahkemece, ... Toplu İşyeri Kooperatifinin gerçek katılımcısının ... değil davacı şirket olduğunun ve böylece davacı şirketin taşınmazın gerçek maliki olduğunun tespit edildiği, bu tespit doğrultusunda da taşınmazın tapu kaydı iptal edilerek davacı şirket adına tescile hükmedildiği dikkate alındığında, gayrimenkulün gerçek maliki olmayan ...'in yetkilisi ve ortağı olduğu ... San. ve Tic. Ltd. Şti.'...
nin hissedarı olduğunu, mezkur şirketin ortaklarından müvekkilinin muris eşi ... tarafından kendi hissesinden şirket dışı olan davalı ...'a 25 pay karşılığı olan % 2,5'lik payın devredildiğini ve bu hisse devir sözleşmesinin şirket ortaklar kurulu karar defterine 16/02/2009 tarih ve 18 no'lu karar işlendiği, ancak anılan şirket ortaklar kurulu kararında şirket hissedarı olarak müvekkilin isminin altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin ilgili ortaklar kurulu toplantısına dahi katılmadığını ileri sürerek, ilgili ortaklar kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında davadan feragat ettiklerini beyan etmiştir. Asıl davada davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete ortaklar kurulunun 2009/18 sayılı kararı ile ortak olduğunu, ortaklık öncesinde davacının işyerini davalı şirkete bedelsiz kiraladığını, asıl davada ...'...
GEREKÇE: Dava, davalıların davacı şirketin ortağı olduğunun tespiti, menfi tespit istemine ilişkindir. Şirket ortağı olduğunun tespiti davası ve buna bağlı açılan menfi tespit davası arabuluculuğa tabi olmadığından ön incelemede bu konudaki incelemede eksiklik olmadığı kabul edilmiştir. Davacının haricen yaptığı 203.500 TL tutarındaki ödemelerin icra dosyasına bildirilmediği iddiası ile açtığı menfi tespit davası yazılı yargılama usulüne , Şirket ortağı olduğunun tespiti davası basit yargılama usulüne tabi olduğundan menfi tespit davası bu davadan ayrılmıştır. Davacı vekili davanın açılma sebebini açıklarken , ''Davalılar müvekkil şirkette hisse senedi sahipleridir. Hisse senedi sahipleri AŞ pay defterinde kayıtlıdır, genel kurul toplantılarına üye olarak çağrı yapılmaktadır. Davalılar şirketin ortağı olarak kabul edilmedikleri takdirde hisselerini müvekkil şirkete iade etme durumları ortaya çıkmış ve bu konuda müvekkilimiz ödeme yapmaya zorlanmıştır....
eski yetkilisi ile arasında bağ olduğunun sabit olması ve yukarıda anlatılan tüm hususlar birlikte değerlendirildiğinde davalı şirket eski yetkilisinin iş ve eylemleri nazara alındığında davalı şirket ve şirket ortağı olan --------- iyi niyetli üçüncü kişi olarak kabul edilemeyecekleri, kanun koyucunun amacının özünde iyi niyetli olan kişiyi korumak olduğu yukarıda anlatılan hususlardan ötürü davalıların iyi niyetli 3....
Davalı alacaklı vekili, davacı şirketin borçtan kurtulmak için kurulmuş paravan şirket olduğunu, davacı ve borçlu şirketlerin %99 hissedarı olan ...’ın borçlu şirket adresinde yeni bir şirket kurduğunu, haksız açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacı ve borçlu şirketin en büyük hissedarının aynı kişi olup faaliyet konularının aynı olduğu, haciz adresinde borçluya ait birçok belgenin bulunduğu ve takipten ve ilk hacizden sonra davacı şirketin, borçlu şirketin büyük hissedarı tarafından aynı adreste kurulmuş bulunması olgularının yapılan işlemlerin danışıklı olduğunun işareti olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir....
CEVAP; Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; şirket ortağı ....’in vefatı ile geriye eşi, 2 oğlu ve 1 kızının mirasçı olarak kaldığını, davacının diğer erkek kardeşi .... ile 15/06/2016 tarihinde .....’in şirkette bulunan % 33,33 hisselerini satın almak suretiyle devraldığını, davacının bu şekilde şirketin % 16,66 oranında hissedarı olduğunu, .....’in diğer mirasçıları tarafından Bakırköy ........
in davacı Şirket ve dolayısıyla da davacı Şirket’in diğer ortağı ...’den habersiz olarak davacı Şirket envanterinde-sermayesinde ayni sermaye olarak kayıtlı bulunan, ancak tapu kaydı halen eski Şirket ortağı ve davalı ... ile davacı Şirket ortaklarından ...’in anneleri olan ... adına,... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, Ada No:...,Parsel No:..., Pafta No:...’de kayıtlı bulunan taşınmazı, kendi adına veya kendi adına kurmuş olduğu ... ...Limited Şirketi adına tapudan devir yaptırmak suretiyle şirket ortaklarından ...'in şirketteki payını ... ve ...'e devrettiğini, davalı ...'in davacı şirket ve diğer ortağı ...'den habersiz şekilde şirket sermayesinde ayni sermaye olarak bulunan ancak tapuda halen eski şirket ortağı ...adına kayıtlı ... ili ... ilçesi ... Mahallesi ... ada ... parsel sayılı taşınmazı kendi adına tapudan devri yaptırmak suretiyle davacı şirketin malvarlığına zarar verdiğini belirterek bu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı şirket ......
İnşaat adına yapılmış sayılmasını talep ettiği, bunun üzerine aynı sözleşmeye davacı şirket yetkilisi ... tarafından davacı şirket kaşesinin basıldığı, taşınmazın süresinde teslim edilmemesi nedeniyle davacı tarafça keşide edilen 12.04.2016 tarihli ihtarname ile yapıdaki eksikliklerin tamamlanması ile birlikte teslim tarihine kadar geçecek süredeki kira kaybı bedelinin ödenmesinin talep edildiği, davacı şirkete taşınmazın tapu devrinin 05.09.2015 tarihinde gerçekleştirildiği, taraflarca düzenlenen daire teslim formuna göre dairenin davacı şirkete 29.12.2016 tarihinde teslim edildiği anlaşılmaktadır.İlk sözleşme davalı ile davacı şirket yetkilisi arasında imzalanmış olsa da; davacı şirket yetkilisinin 05.05.2015 tarihli yazısıyla, akdedilen satış sözleşmesinin iptal edilerek, aynı daireyi şahsı adına değil de ortağı bulunduğu ... İnşaat firması adına almaya karar vermeleri nedeniyle, şahsi hesabından yapılan ödemenin ... İnşaat adına yapılmış sayılmasını talep ettiği anlaşılmaktadır....
Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2020/137 D.İş dosyasındaki 06.04.2020 tarihli bilirkişi tespiti ile belirlenmiş olduğundan, davacının sözleşmedeki 60.000,00 TL cezai şart talebinde haklı olduğu ancak bu konudaki nihai takdirin mahkememizde olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili alacak kalemlerine yönelik talebini 99.000,00 TL artırarak toplam alacak talebini 100.000,00 TL'ye çıkardığına dair ıslah dilekçesi sunarak, ıslah harcını yatırmış, davacının ıslah dilekçesi davalı şirkete tebliğ edilmiştir. Yukarıda içeriği açıklanan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu değerlendirilmiş, bu nedenlerle; dava konusu taşınmazın davalı adına kayıtlı olmaması nedeni ile davacının tapu iptal tescil talepli davasının reddine, davacının alacak talepli davasının kabulü ile 60.000 TL cezai şart ve 40.000 TL fazla ödenen alacağın 30/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Anılan madde uyarınca Devletin sorumluluğunun kapsamı, tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olup tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda oluşan hataları da kapsamaktadır. Bir başka deyişle, kadastro işlemleri, tapu kütüğünün oluşumuna dayanak oluşturduğundan, bu işlemler nedeniyle tapu kütüğünde oluşacak yanlışlıklar nedeniyle doğacak zararlar da TMK'nın 1007. maddesi kapsamındadır. Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluk niteliğinde olup, tapu siciline bağlı çıkarların ve mal varlığına ilişkin (aynî) hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir....