Borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmesi İİK'nun 16. maddesi anlamında bir "şikayet" olup, aynı Yasanın 16/l. maddesi gereğince bu şikayetini işlemi öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine yapması gerekir. Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 Esas-1991/344 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, seçilen takip şekline göre borçlunun icra dairesine itiraz etmesinden ayrı olarak yedi günlük şikayet süresi içinde tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurması zorunludur....
Borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması "şikayet" niteliğinde olup, İİK'nun 16/l. maddesi gereğince şikayetin, işlemi öğrenme tarihinden itibaren (7) günlük sürede icra mahkemesine yapılması gerekir. Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 Esas-1991/344 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, seçilen takip şekline göre borçlunun, icra dairesine itiraz etmesinden ayrı olarak yedi günlük şikayet süresi içinde tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurması da zorunludur. Somut olayda, borçlu, 11.06.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurusunda, icra takibinden 23.02.2012 tarihinde haberdar olduğunu beyan etmiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2021/26331 Esas sayılı dosyasında yapılan adi kira ve hasılat kiralarına ait takip sonrasında ödeme emrinin davalıya tebliğ edilirken imzadan imtina eden bina görevlisi Rasim Elmacı'nın beyanına göre çarşıda olduğundan bahisle TK 21 mad gereği muhtarlığa verilmek sureti ile tebliğ edilmiş ise de muhatabın tevziat saatinden sonra dönüp dönmeyeceği kısa süreli mi uzun süreli mi ayrıldığı belirlenmemiş olduğundan bu nedenle tebligat usulsüz olup şikayetçinin TK 32 mad gereği öğrenme tarihinin mahkememizin 2021/1786 Esas sayılı dosyasında ki dava dilekçesinin tebliğ edildiği 27/11/2021 olarak düzeltilmesine karar vermek gerekmiş aşağıda ki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, " Şikayetçinin usulsüz tebliğe yönelik şikayetinin kabulü ile,Büyükçekmece 1....
Borçlunun, kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmesi, İİK'nun 16. maddesi anlamında bir "şikayet" olup, aynı Yasa'nın 16/l. maddesi gereğince, bu şikayetini, işlemi öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede icra mahkemesine yapması gerekir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. İİK'nun 168/4-5. maddesi gereğince, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde, imzaya ve borca itirazın yasal 5 günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü nitelikte olup mahkemece re'sen gözetilmelidir....
Tüm bu tespitler ve izahatlar ışığında, neticeten şikayetin reddi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından HMK'nın 355/1 maddesi delaletiyle HMK'nın 353/1- b.2 maddesi gereğince usulsüz tebliğ şikayetinin esastan reddine dair ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, usulsüz tebliğ şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine, usulsüz tebliğ şikayeti reddedildiğinden, davacı hakkında yapılan takip işlemlerinin iptaline ilişkin ve hacizlerin kaldırılmasına ilişkin taleplerin de reddine dair yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir. H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE, 2- Mersin 3....
DAVA Borçlu şikayet dilekçesinde; davalı alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla ilamsız takipte, Tebligat Kanunu'nun 11. maddesi ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılmasının zorunlu olduğunu, takibe ilişkin ödeme emrinin vekili varken asile tebliğ edilmesinin usulsüz olduğunu ileri sürerek borçlu asile yapılan ödeme emri tebliği işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. II....
Davacı tarafından haciz ihbarnamelerine ilişkin tebligatların usulsüz olduğu ve bu hususun kamu düzeni ile ilgili olup süresiz şikayet olduğu ileri sürülerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talep edilmiş ise de tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürülerek icra mahkemesine başvuru yapılması “şikayet” niteliğinde olup İİK’nun 16/1. maddesi gereğince şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması zorunludur. (Benzer yönde Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2020/2151 Esas 2020/9785 Karar sayılı ilamı) Bu husus kamu düzenine ilişkin olduğundan resen gözetilmelidir. Davacı tarafından dava dilekçesinde haciz ihbarnamelerinden 08/05/2019 tarihinde haberdar olduğu açıkça beyan edilmekle birlikte icra dosyasında mevcut 08/05/2019 tarihli dilekçe ile haciz ihbarnamelerine itiraz edilmekle öğrenme tarihinin 08/05/2019 tarihi olduğu sabittir....
adresine tebliğe çıkarıldığı, “Muhatap gösterilen adreste ismen soruldu, taşınmış olduğu tespit edildi, yeni adresi bilinmiyor, komşu isim ve imza vermekten kaçındı, ayrıca mahalle muhtarı tasdik ve imzadan imtina etmiştir. Evrak çıkış merciine iade” denilerek 08.11.2014 tarihinde iade edildiği, bunun üzerine TK'nun 21/2. maddesi gereğince muhatabın adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki adresine 28.11.2014 tarihinde tebligat yapıldığı, 22.08.2014 tarihli haciz tutanağında; ise “13/A numaraya gelindi, içerisinin boş olduğu, kapının kapalı olduğu görüldü, alacaklı vekilinin talebiyle 13/B numaralı adrese gelindi...” denildikten sonra kumaş haczi yapıldığı ve yediemin olarak da aynı adreste ...'a teslim edilmiş olduğu, şikayetçinin usulsüz tebligatı 15.01.2015 tarihinde öğrendiğini beyan ettiği, İİK'nun 16/1. maddesi gereğince yedi günlük süre içinde 19.01.2015 tarihinde şikayet dilekçesini ibraz ettiği anlaşılmıştır....
Yine davacı taraf ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğundan bahisle borca itirazlarını mahkememize bildirmiş ise de, ilamsız takipte bora itirazların icra dairesine bildirilmesi gerektiği, zaten borçlu tarafça icra dairesine borca itiraz dilekçesinin sunulduğu ve bu konuda icra dosyasında icra müdürlüğünce verilmiş bir kararın bulunmadığı, ve ayrıca mahkememize yapılan itirazın hukuki bir sonuç doğurmaması nedeniyle reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; Usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin KABULÜ ile, İstanbul 23. İcra Müdürlüğünün 2019/41186 esas sayılı dosyasında şikayetçi borçluya ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligatın usulsüzlüğünün tespitine, tebliğ tarihinin 27/10/2020 tarihi olarak düzeltilmesine, Borca itirazın ilamsız takipte icra dairesine yapılması gerektiğinden REDDİNE, " karar verildiği görülmüştür....
Bu kapsamda cezaların şahsiliği prensibi uyarınca asıla tebligat yapılıp yapılmadığı ya da tebliğin usulüne uygun olup olmadığı, ancak yapılan şikayet üzerine icra ceza mahkemesi hakimi tarafından suçun oluşup oluşmadığı bakımından re'sen gözetilip incelenir. Dolayısıyla davacının icra hukuk mahkemesinde, asıla yönelik tebliğ işleminin usulsüz olduğu iddiasının takip hukuku bakımından bir etkisi ve karşılığı bulunmamaktadır. Kaldı ki hukuk hakimince verilen tebliğin usulüne uygun olduğu ya da usulsüz olduğu yönündeki karar maddi gerçeği aramakla yükümlü icra ceza hakimini bağlamaz. Diğer bir deyişle, davacının talebi ceza yargılamasında halli gereken bir husus olduğundan, vekile yapılan tebliğ işlemine yönelik şikayet de bulunmadığından, verilecek kararın takibin yürütülmesine bir etkisi de olmadığından, davacının isteminde takip hukuku kapsamında hukuki yararı bulunmamaktadır....