maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanığın yokluğunda verilen 26/03/2014 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının sanığın bildirdiği ve aynı zamanda MERNİS adresi olan adresine doğrudan Tebligat Kanununun 21/2. maddesi gereği tebliğ edildiği dolayısıyla tebligatın usulsüz olduğu ve bu nedenle kararın da usulsüz olarak kesinleştirildiği dolayısıyla bu kararın kesinleşmediği, buna bağlı olarak da sanığa verilen 05/11/2015 tarihli mahkûmiyet kararının hukuki değerden yoksun olduğu anlaşılmakla, sanığın temyiz dilekçesinin, 26/03/2014 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının CMK'nın 231. maddesinin...
tebligata Tebligat Kanununun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanığın yokluğunda verilen 08/11/2012 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının sanığın bildirdiği ve aynı zamanda MERNİS adresi olan adresine doğrudan Tebligat Kanununun 21/2. maddesi gereği tebliğ edildiği dolayısıyla tebligatın usulsüz olduğu ve bu nedenle kararın da usulsüz olarak kesinleştirildiği dolayısıyla bu kararın kesinleşmediği, buna bağlı olarak da sanığa verilen 16/06/2016 tarihli mahkûmiyet kararının hukuki değerden yoksun olduğu anlaşılmakla, sanığın temyiz dilekçesinin, 02/09/2013 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik olduğu kabul edilerek...
. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanığın yokluğunda verilen 04/11/2014 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının sanığın bildirdiği adresine doğrudan Tebligat Kanununun 35. maddesi gereği tebliğ edildiği dolayısıyla tebligatın usulsüz olduğu ve bu nedenle kararın da usulsüz olarak kesinleştirildiği dolayısıyla bu kararın kesinleşmediği, buna bağlı olarak da sanığa verilen 11/05/2016 tarihli mahkûmiyet kararının hukuki değerden yoksun olduğu anlaşılmakla, sanığın temyiz dilekçesinin, 04/11/2014 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının CMK'nın 231. maddesinin 12. fıkrası gereğince itiraz kanun...
hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanığın yokluğunda verilen 03/04/2015 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının sanığın bildirdiği ve aynı zamanda MERNİS adresi olan adresine doğrudan Tebligat Kanununun 21/2. maddesi gereği tebliğ edildiği dolayısıyla tebligatın usulsüz olduğu ve bu nedenle kararın da usulsüz olarak kesinleştirildiği dolayısıyla bu kararın kesinleşmediği, buna bağlı olarak da sanığa verilen 01/03/2016 tarihli mahkûmiyet kararının hukuki değerden yoksun olduğu anlaşılmakla, sanığın temyiz dilekçesinin, 03/04/2015 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının CMK'nın 231. maddesinin 12. fıkrası...
2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanığın yokluğunda verilen 13/10/2014 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının sanığın bildirdiği ve aynı zamanda MERNİS adresi olan adresine doğrudan Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereği tebliğ edildiği dolayısıyla tebligatın usulsüz olduğu ve bu nedenle kararın da usulsüz olarak kesinleştirildiği dolayısıyla bu kararın kesinleşmediği, buna bağlı olarak da sanığa verilen 11/02/2016 tarihli mahkûmiyet kararının hukuki değerden yoksun olduğu anlaşılmakla, sanığın temyiz dilekçesinin, 13/10/2014 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının CMK'nın 231. maddesinin...
2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanığın yokluğunda verilen 28/06/2012 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının sanığın bilinen son adresine gönderildiği ve tebligatın sanığın tanınmadığından bahisle merciine iade edildiği, söz konusu kararın sanığın mernis adresi yerine önceki tebligatın iade edildiği adrese Tebligat Kanunu 35. madde gereğince usulsüz olarak tebliğ edildiği ve bu nedenle kararın usulsüz olarak kesinleştirildiği dolayısıyla bu kararın kesinleşmediği, buna bağlı olarak da sanığa verilen 26/06/2015 tarihli mahkûmiyet kararının hukuki değerden yoksun olduğu anlaşılmakla, sanığın temyiz dilekçesinin, 28/06/2012 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik olduğu kabul edilerek...
/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanığın yokluğunda verilen 08/11/2012 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının sanığın bildirdiği ve aynı zamanda MERNİS adresi olan adresine doğrudan Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereği tebliğ edildiği dolayısıyla tebligatın usulsüz olduğu ve bu nedenle kararın da usulsüz olarak kesinleştirildiği dolayısıyla bu kararın kesinleşmediği, buna bağlı olarak da sanığa verilen 08/09/2015 tarihli mahkûmiyet kararının hukuki değerden yoksun olduğu anlaşılmakla, sanığın temyiz dilekçesinin, 08/11/2012 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının CMK'nın 231. maddesinin...
Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince; tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Öte yandan, borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmesi, İİK'nun 16. maddesi anlamında bir "şikayet" olup, aynı maddenin 1. fıkrası gereğince borçlunun bu şikayetini, işlemi öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede icra mahkemesine yapması gerekir. Somut olayda, örnek 10 numaralı ödeme emrinin borçluya 31.05.2017 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise 07.06.2017 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuruda icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği, 06.10.2017 tarihinde cevaba cevap dilekçesi ile ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayetini ileri sürdüğü anlaşılmıştır. İİK'nın 18. maddesi uyarınca icra mahkemesine arzedilen hususlar ivedi işlerden sayılır ve bu işlerde basit yargılama usulü uygulanır....
Mahkemece;"Davacının usulsüz tebligat şikayetinin süre nedeniyle reddine,..." şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır....
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, ileri sürülen usulsüz tebligata ilişkin mahkeme nezdinde yapılmış bir şikayet bulunmamasına, ödemeye dair delil bildirilmemesine, yapılan masraf ve kendi zararı sebebiyle kira alınmamasına dair yazılı bir anlaşma sunulmaması ve davacı tarafça bu yönde bir kabul bildirilmemesi karşısında ibraz edilen masraf kayıtlarının kira borcunu itfa eden bir işlem olarak kabulü mümkün olmadığı, ilk derece mahkemesinin kararında yazılı gerekçelere göre istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine aykırılık bulunmayan karara yönelik davalının istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir....