İcra takip dosyasından gönderilen 13 (51) örnek ihtarlı ödeme emri davalı borçluya mernis adresinde 3.12.2012 tarihinde 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 21/2.madde gereğince tebliğ edilmiştir. Yapılan bu tebligatta bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Kaldı ki tebligatın usulsüz olması durumunda bile dava dilekçesi ve duruşma günü kendisine tebliğ edilen davalı borçlu, yedi gün içerisinde ödeme emrinin usulsüzlüğü konusunda şikayette bulunmadığından tebligat geçerli hale gelir. İcra mahkemesi ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. YHGK.nun 30.3.2005 gün ve 2005/6-190-220 ve 28.09.2005 gün ve 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Kesinleşen takip üzerine yasal sürede ödeme de bulunmadığından borçlunun temerrüdü gerçekleşmiştir. Mahkemece tahliyeye karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....
Taraflar arasındaki usulsüz tebligat şikayeti uyuşmazlığından dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin kabulüne karar verilmiştir. Kararın şikayet edilen alacaklı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine hükmedilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı alacaklı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. ŞİKAYET Borçlu İcra Mahkemesine başvurusunda; ödeme emri tebliğinin birlikte sakin ibaresiyle...e yapıldığını, ... ile birlikte oturmadığını, tebliğin usulsüz olduğunu ve takipten 25.10.2021 tarihinde haberdar olduğunu ileri sürerek ödeme emri tebliğ tarihinin 25.10.2021 olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. II....
İtiraz dilekçesinde borçlunun, takip konusu alacaktan kaynaklanan nedenlerle takibin iptalini istediği, talebini takip hukukuna ilişkin olan usulsüz tebligat iddiasına dayandırmadığı belirgin olduğuna göre; direnme kararında sözü edilen, borçlunun "haricen haberdar olduğuna" dair beyanının, usulsüz tebligat iddiasını da kapsadığına dair düşüncenin kabulüne olanak bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle ön sorunun oyçokluğuyla reddi ile diğer hususların görüşülmesine geçildi: Sonuç itibariyle; tebligatın usulsüzlüğüne dair şikâyeti bulunmayan borçluya, ödeme emrinin 07.04.2008 tarihinde tebliğine dair işlemin usulüne uygun yapılıp yapılmadığının mahkemece kendiliğinden değerlendirilmesi ve incelenmesi olanaklı değildir....
Borçlunun ölümünden sonra alacaklının, takibin mirasçılara karşı devam ettirilmesi istemine dair mirasçılara herhangi bir tebligat yapılmadan doğrudan kıymet takdiri raporu tebliğ edilmesi isabetsizdir. Dolayısıyla henüz borçlu sıfatı olmayan mirasçılar adına tebliğe çıkarılan kıymet takdiri tebliğleri esasa etkili olmayıp yok hükmündedir. Şikayetçi mirasçılar, takipten muttali oldukları tarihe göre yasal süresi içinde başvurmuş olmaları halinde, murislerine yapılan ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu iddiasında bulunabilirler. Mirasçılara tebliğ edilen kıymet takdiri raporu tebligatları yok hükmünde olduğuna göre mirasçıların takibe en geç şikayet tarihinde muttali olduklarının kabulü gerekir. Şikayetçilerin, şikayet tarihi itibariyle, murislerine yapılan ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü iddiasının yasal yedi günlük sürede ileri sürüldüğü anlaşılmıştır....
Bu haliyle meşruhattaki '' o esnada evde olmadığı' ifadesi ile muhatabın adreste bulunmadığı tespit edilerek tebellüğe ehil olduğu belirtilmek suretiyle davacının annesine yapılan satış ilanı tebliğ işlemi Tebligat Kanunu'nun 16. maddesi ile Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesine uygun olduğu anlaşılmış olup, ayrıca satış ilanı ve kıymet takdir raporu tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini istemek hakkı sadece kendisine tebligat yapılmayan ilgilisine şikayet hakkı verir. ihalenin feshini isteyen şikayetçi, kendisi dışındaki diğer ilgililere kıymet takdirinin ve ya satış ilanının tebliğ edilmediği hususunu ileri süremez....
Ancak; bu tarihten sonra icra müdürlüğünce örnek 10 ödeme emri çıkartılamayacağı kararı ile örnek 7 ödeme emrinin tebliğe çıkartıldığı, takip türünün değiştiği ve ödeme emrinin 22.06.2017 tarihinde 103 davetiyesinin ise 01.03.2018 tarihinde Hava Karadeniz imzsına tebliğ edildiği, bu tarihten sonra muris borçlunun icra dosyasında beyanının bulunmadığı, itiraz ve şikayet usul ve esasları farklı olan ilamsız icra takibine yönelik örnek 7 ödeme emri tebliğinin borçluya yeni itiraz ve şikayet hakkı verdiğinin tartışmasız olduğu bu halde örnek 7 ödeme emri ve 103 davetiye tebliğinin usulsüzlüğü yönünden mirasçıların şikayet hakkının bulunduğunun kabulü gerekir....
Satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkı, sadece kendisine usulüne uygun tebligat yapılmayan ilgilisine ait olup, ihalenin feshini isteyen davacının, kendisine ya da vekiline yapılan tebligatın usulsüz olduğunu da, ayrıca ve açıkça ileri sürmediği sürece, bu husus kamu düzeninden olmadığından, mahkemece resen fesih nedeni olarak incelenemez. Somut olayda; 03.10.2017 tarihli şikayet dilekçesinin incelenmesinde şikayetçiler tarafından kendilerine yapılan satış ilanı tebligatının usulsüz tebliğ edildiğinin açıkça fesih nedeni olarak ileri sürülmediği, sadece taşınmaz satış ilanının tebliğine ilişkin hukuki düzenlemelere uyulmadığının ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır....
Öte yandan, tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayet, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi günlük sürede yapılmalıdır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince; tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Somut olayda, örnek 10 numaralı ödeme emrinin borçluya 14.08.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin İİK'nun 168/4. maddesinde öngörülen yasal beş günlük süreden sonra 22.08.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurarak imzaya itiraz ettiği görülmüştür....
Tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin başvuru, İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğindedir. Şikayet başvurusu, şikayete konu işlemin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılmalıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Öğrenme tarihinin belirlenmesi açısından şikayetçinin bildirdiği tarih esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde, usulsüz tebliğ işleminden haberdar olduğu tarihi 04/03/2020 olarak bildirmiş ancak dava yasal 7 günlük süreden sonra 13/03/2020 tarihinde açılmış olduğundan davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle esastan reddedilmesi doğru olmamıştır....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 12/01/2022 NUMARASI : 2021/94 ESAS - 2022/8 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet (Tebligat Usulsüzlüğü, Haczedilmezlik) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı ilk derece mahkeme kararı aleyhine istinaf yasa yoluna başvurulmuş olmakla, Dairemizce HMK'nun 353. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda dosyadaki belgeler okundu, incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Konya 12....